4.Bölüm

26.4K 1.5K 46
                                    

3 gün önce
Ekrem ve Zelal'in nikahını kıymak için hoca gelmiş ikisi de istemeye istemeye kabul etmişlerdi.
Ekrem çaresiz bir şekilde Zelal'in yüzüne bir an bakıp başını eğip odadan çıktı.
Hoca tanıdık olduğu için resmi  nikah sormamıştı.
Herkes bu evliliğin gerçek olmadığını biliyordu.
Fatma hanım üzgündü oğlu bir türlü mutlu olamıyor hep olmayacak kadınları yüreğine alıyordu.

Ekrem genç delikanlı iken Berçem'i sevdi yıllarca açıklayamadı en iyi arkadaşları Berat ve Miran'ın kardeşiydi .
İlk başlarda  içine atıp sustu.
Hisleri kalbini bütün benliğini ele geçirince  duygularını açıklamaya karar verdi ama geç kalmıştı.
Berçem İbrahim'e çoktan sevdalanmıştı.
Abisi Berzan'ında etkisiyle Ekrem il başta vazgeçmedi öyle sevmişti ki kalbi Berçem'in kaderi olduğuna inanmıştı.
  İbrahim ile Berçem kaçınca bütün inancı tükendi içindeki iyi taraf karanlığa gömüldü.
Yıllarca umutsuzca sevdiği kızı kaybetmesiyle kendini abisinin oyunlarının içinde buldu.
Kendine gelişi masum çocuk ruhlu Fidan'ın bir çift yeşil gözleriyle olmuştu.
Fidan'ı da sevdi mi Berçem gibi belki hayır fakat Berçem yarası olmuştu Fidan dermanım olur sanmış kızın masumiyetine tutunup üzerinden karanlığı atıp hayalini kurduğu iyi adam olma fırsatını yakaladı.
Hala şansları vardı Fidan ile ama elini uzatmaya cesareti yoktu,
O da redderse beni istemezse diye korkuyor içinde bir gün bir araya geleceğiz umuduyla yaşamak istiyordu.
Artık tek amacı abisinin arkasında bıraktığı enkazları toplayarak ruhunu temizlemek İyi bir adam olmaktı.
Bu yüzden dermanı gördüğü kız Fidan ondan gitse bile Zelal'e ve çocuklarına sahip çıkmaktan vazgeçmeyi hiç düşünmüyordu .
Ekrem derin bir nefes alıp gözü yaşlı bakan annesinin yanına gidip elini öptü.
"Ah oğlum gözümün nuru seninle evliliğinle ilgili hayalim bu değildi "
"Üzülme annem hayırlısı böyleymiş "deyip ağlayan annesini teselli etti .
Yeğeni Cemal'im saçlarını okşayıp çalışma odasına girdi .
Sırtında yük olan aklını kurcalayan bu işten kurtulmuştu .
Sıra abisinin pis işlerinden şirketi ve ailesini temizlemekti.
Berzan 'ın ölümü ile ortaya çıkan uyuşturucu ve silah kaçakçılığı işi Ekrem'i zorluyordu.
Tek başına halledemeyeceğini anlayınca ortak iş yaptıkları Miran'a durumu anlatmış iki arkadaş çözüm arasalarda bulamadılar  adamlar çok güçlüydü içerden bile destek görüyorlardı .
Ekrem çaresiz dosyaları tekrar incelemeye başladı.
Kaçakçılık işinden gelen para olmasaydı şirketleri çoktan iflas ederdi.
Hem bu pis işlerden kurtulmalı hemde aile şirketini iflastan kurtulmalıydı ama nasıl ?
Bütün gece çalışma masasında oturup düşündü.
İş meselesini düşünerek çözemeyeceğini   anlayınca tehdit eden adamı aradı .
"Alo "
"Bende ne zaman arayacaksın diye bekliyordum "
"Kısa keseceğim yarın öğlen istediğin yerde buluşalım bu meseleyi çözelim "
"Sen nasıl istersen buluşalım ama ortaklık bozulmayacak haberin olsun "deyip telefonu yüzüne kapattı.

Ekrem buluşmaya giderken Miran'a haber verdi.
Karşısında ki adama hiç güvenmiyordu.
"Alo"
"Miran Poyraz ile buluşmaya gidiyorum "
"Saçmalama Ekrem sakın gitme bak bu ay ki mallar için seni kullanabilir"
"Senden benimle ilgili ne isterse istesin sakın yapma"
"Ne dediğini bilmiyorsun sen nerdesin söyle bende geleceğim "
"Olmaz birimiz dışarda kalmalıyız "
"Benden üç gün haber alamazsan o zaman polise gidersin "
"Lan oğlum saçmalama ölüme gitmek bu "
"Psikopatın ne yapacağı belli olmaz "
"En fazla ölürüm "deyip telefonunu Miran'ın yüzüne kapattı.  
Buluşma yerine gelince arabadan indiği an kafasına aldığı darbe ile bayıldı.

Gözlerini açtığında eli kolu bağlı bir sandalyenin üstünde karanlık bir yerdeydi.

"Nerdesin Poyraz ?"
"Sana ancak bu kalkeşlik yakışır "
"Yüreğin varsa çıkarsın lan karşıma "diye bağırdı .
Ama ne ses ne de seda vardı.
Sanki buraya bağlayıp ölüme terk etmişlerdi.

Aradan ne kadar zaman geçti artık zaman kavramını yitirmişti .
Biri içeri girip tam önünde durdu.
"Hoşgeldin Ekrem ağa "deyip yüzüne tokat atmaya başladı.
Ekrem ise adamı delirtircesine hiç cevap vermedi.
O sustukça karşısında ki adam kendinş kaybediyordu.
Ekrem'in dudağı kanamaya başladığında bile durmadı.
"Cevap ver lan bana "
"Dün bağırıyordun bak bugün karşındayım"
"Dilini mi yuttun ağa bozuntusu"
Deyip silahını çekip karşısına geçti .
Ekrem hala sesini çıkarmıyordu alışkındı babasından yediği dayaklar karşısında susmaya daha çocukken alışmıştı.
Acısını saklamaya karşısındakine bu zevki tattırmamaya yemin etmişti.
Poyraz adamın sessizliğine daha fazla dayanamayıp kendi kendine konuşmaya başladı.

"Madem sen konuşmuyorsun yeni karın çok güzel getireyim o konuşsun"
"Ya da olmadı senin şu İstanbulda ki doktor kız da bir içim su maşallah"
"Ne o lan yoksa bu ikisi dışında başka biri daha mı var "deyip gülmeye başladı.
Ekrem elinde ki düğümleri gevşetmiş kurtulmaya çalışıyordu.
Adam kendisine yaklaştığı an boynuna kolunu dolayıp silahı elinden alıp kendine çekti.
"Şimdi sıra bende adamlarına söyle kapıyı açsınlar "
"Sevkiyat ben ölsem bile olmayacak "
"Miran buna asla izin vermez sen daha iyi biliyorsun ya ben yine de söyleyeyim dedim " deyip silahı adamın başına dayadı.
Adamlarına seslendi .
"Açın kapıyı lan yoksa patronunuz sizlere ömür "deyip bağırdı.
Kapıyı açtıklarında Ekrem adamla yürürken kolunda hissettiği acıyla bir an arkasını döndü.
Karşısında ki gördüğü adama şaşkın şaşkın baktı .
"Sen "
"Bende bu işin ortağıyım diyelim "

"Üzgümüm Ekrem ağa ama buradan elin kolunu sallayarak çıkmazsın izin vermem" deyip bir yumrukla yere serdi.
Ekrem omzundaki ağrı ile kendini korumaya çalışsa da iki adamın tekmeleri ile yerde kanlar içende öylece yattı.
Poyraz karşısında ki adamla tokalaşıp içeriye girerken adamlarına emir verdi.
"Kaldırın şunu şurdan götürün atın bir yere "dedi .
Murat ise gülerek konuştu.
" Poyraz karşında koskoca Ekrem ağa var ona her hanhi bir yer yakışmaz "
"Çöpe atın "deyip içeri girdiler .

Günümüz
"Ne oluyor Poyraz Yeliz ile ne işiniz var"
"Ekrem'i senin ki getirmiş hastaneye "
"Hallerinden belli ki tanışıyorlar "
"Ablasının sevgilisi değil mi lan Ekrem tabi tanışacaklar "
"Babası gelini olarak kabul etmeye hazır ama senin Yeliz'ini "deyip güldü.
"Ulan kansız Rüstem ağa "deyip Murat söylenmeye başladı.
"Tamam ayrımcılık yok madem benim küçük bal belası bu işe bulaştı"

"Kaçırın bakalım Ekrem için ne kadar kıymetli benim kız "deyip çıktı .

Murat eve gelince aklında Yeliz vardı.
Bu işlere bulaşmasını istemiyordu ama kızı koruyacak gücü de isteği de yoktu.
Kafasında kaçırılacağı anı düşünüp dururken kapıyı açmasıyla karşısında kızı görünce şok oldu.
Yeliz her zaman ki gibi adama atarlanarak kardeşiyle odaya girince Murat adamlarını aradı.
"Sizin kuş benim evde birlikte çıkacağız kızla ben bir kaç adım geride dururum"
"Paket yapıp gidersiniz "deyip talimat verdi.
Yeliz odadan çıkınca kızın yanına yaklaştı.
   Yeliz sinirle adama konuştu.
"Sen nereye ?"
"Yeliz çok konuşma da yürü bu saatte tek başına yollamam seni "
"İyi ne yapmak istersen onu yap "deyip önden yürümeye başladı .
Bir araba önünde durunca Yeliz de durdu.
İki adam ne olduğunu anlamadan kızı bayıltıp arabanın arkasına attı.
Murat öylece arkalarından baktı.
Telefonunu cebinden çıkarıp adamları aradı .
"Kızın saçının tek bir teline zarar gelirse öldürürüm hepinizi Poyraz haberin olsun "deyip kapattı .
Şimdi sıra kendi işine yarayacak dedikoduyu mahallenin meraklı kadınlarına  yaymaktaydı.
Hem Ekrem'i tehdit edecekler hemde Murat çıkan dedikodular sayesinde kızı evliliğe ikna edecek Yeliz onun gelini olacaktı .
 

Bahtımın Karası ♣️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin