Odama gidip pijamalarımı arayıp buldum. Mert için de rahat bir şeyler bulduktan sonra giyinmeye başladım. Giyinmem bittikten sonra Mert odaya girdi ve giyinmesi için beni kış kışladı.
-Savaş-
Deniz salona girdiğinde "Hangi filmi izlesek bilemiyorum. Çok kararsız kaldım." dedim. Ceketinden sigara ve çakmağını alırken "Zahmet etme ne izleyeceğimiz belli zaten." dedikten sonra mutfağa gitti.
Peşinden gittiğimde tahmin ettiğim gibi küllüğü arıyordu. Balkona çıkıp küllüğü getirdikten sonra ikimize de birer dal çıkardı. Bir dal daha çıkarıp masanın üstüne bıraktı. Biz sigaralarımızı yaktıktan hemen sonra Mert gelip masanın üzerindeki dalı aldı. Bu aralarındaki sessiz iletişim şeyleri aşırı hoşuma gidiyor. Böyle bir bestim olsa keşke.
Mert sigarasını yaktıktan sonra "Ee ne izliyoruz?" diye sordum. Deniz gülerken Mert "Ölümcül Oyuncaklar." dedi. Göz devirip "Lan bi bıkmadınız şu filmden. Dizisini de kaç defa izlediniz ben sıkıldım sizin yerinize." dedim.
Deniz bana yaklaşıp "Herkesin bir tutkusu var balım. Kiminin Star Wars, kiminin Harry Potter, kiminin başka bir şey falan..." dedi. O bunları söylerken ilk defa Deniz'in bana bu kadar yakın olması kalbimin minicik çarpmasına sebep oldu. Daha önce hiç böyle olmamıştı.
Geriye çekilip "En azından onlar daha popüler." dedim. Mert araya girip "Ölümcül Oyuncaklar fark edilmeyen bir elmastır." dedi. Deniz gülüp "Olay zaten bu. Herkesin izlediği bir şeyi izlemektense Ölümcül Oyuncaklar filmini ve Shadowhunters dizisini ölene kadar izlemeye devam ederiz." dedi. Mert külünü dökerken "Ve tabi ki kitapları da." dedi. Gözlerimi devirip "Bir gün bu seriden bıkacaksınız ve ben o zaman zorla bu filmi izleteceğim." dedim.
Sigaralarımız bitince Deniz filmi ayarlamaya gitti. Mert mutfakta ben cipsleri ayarlarken içecekleri koymak için uğraşıyordu. Abur-cuburları alıp salon gittik.
Film başladığında bu iki salak televizyonun dibine gidip sanki ilk defa izliyormuş gibi tekrar izliyordu. Ben ise sıkılmaya başlamıştım.
Sıkılırken aklıma şu saçma günlük tutma olayı geldi. Ne yazabilirdim ki? Başımıza gelen ekstra değişik bir şey yok. Tek düze yaşadığımız bir hayat var. Okul-iş-ev. Bunlar dışında pek bir şeye vaktimiz kalmıyor açıkçası.
Bunları düşünürken Deniz ve Mert'e baktım. Sanki iki küçük çocuk gibiler. Ellerinde cips ve ağızları açık film izliyorlar.
Deniz. Bu aralar yakınlaştığımızı hissediyorum. Yıllardır arkadaşız ama hiç bana Mert'e davrandığı gibi davranmadı.
Ben bunları düşünürken film bitmişti. O kadar sıkıldım ki bu filmi tekrar tekrar izlemekten artık dakikalar içinde bitiyormuş gibi geliyor. *Çoğunda uyuyorum*
Mert tekrar odamıza gidip üzerini değiştirmeden önce son birer sigara içtik. Sonra Mert üzerini değiştirdi ve Deniz'in parfümüyle banyo yaptıktan sonra kendi evine gitti. Mert'i uğurladıktan sonra Deniz'in Sherlock dizisinde kaldığımız bölümü açtığını gördüm.
Bölüm bittiğinde (Spoiler içerir) Deniz "Ya amına koyayım Jhon'un da kalbi var ya. Şerefsiz Sherlock İntihar etmiş gibi gösterip cidden ondan saklayacak mı? Bu ne saçma arkadaşlık lan." diye bağırdı. Kafasına vurup "Komşuların eve gelmesini istemiyorsan biraz sessiz bağır gerizekalı." dedim. Bana hak verdikten sonra tekrar mutfağa gitti. Bende peşinden gidecektim ama salonu toparladım.
Saate baktığımda 12'ye geldiğini gördüm. Mutfağa doğru "Saat 12 olmuş. Zıkkımlan sonra doğru yatağa." diye seslendim. Mutfaktan "Tamam anne." diye bir ses geldi. İstemeden gülüp odama geçtim. Sanırım Deniz'le aramızda bir şeyler değişecek gibi gelmeye başladı.
Yanlışlarım varsa affola
İyi okumalar 💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev Arkadaşıydık (Girlxgirl)
Teen FictionHikaye girlxgirl olduğu için okumak istemeyenler okumasın. Boyxboy da var. O yüzden okumak istemiyorsanız hiç başlamayın. Hastanenin koridorunda bana sanki yabancıymışım gibi bakan en yakın arkadaşım derin bir nefes aldı. "Biliyorum." dedi. Anlamadı...