Çok güzel bir rüya görürken Onur elinde telefonundan saçma bir şarkı açmış ve üzerime atlamıştı. Yanaklarımı sıkarken "Yeni uyandırma şeklini beğendin mi?" diye sordu. Yandan telefonumu alıp saate baktım. Ellerini iterken "Saat daha 10 lan. Bırak biraz daha uyuyayım." Onur üzerimden kalkarken "O zaman Akşıneli değmiş, çok güzel kızarmış, ketçapa banmalık patates kızartmasını da ben ve Mert yeriz." dediği an kalkıp tuvalete koştum. İşeyip çıktım.
Bugün büyük gün. O yüzden erken uyandırmış olmalılar. Onlar olmasa zaten sıçmıştım. Onlara, her birine ayrı ayrı borçluyum.
Ellerimi yıkarken aklıma Elena geldi. Dün yaptığı o öfkeli çıkışından sonra geri gelmedi.
Tuvaletten çıkıp mutfağa koştum. Aradığım kimseyi burada bulamayınca salona gittim. Kısacası patates kızartması kokusunu takip ettim.
Gördüğüm manzarayı kısaca özet geçeyim. Mert Onur'un ağzına patates tıkıyor, Akşın çay koyuyor, Aziz çayları dağıtıyor, Alp depresif modunda ve Savaş. Savaş bir an da bana gelip arkadan sarıldı. Arkama doğru yavaşça döndüğümde o da parmak uçlarında yükselip minik ama dolgun dudaklarını benim dudaklarıma bastırdı. Elimi tutup Onur ve Mert'in karşısındaki boş kısma oturduk.
Savaş boynuma doğru ufacık bir öpücük bırakıp önüne döndü. Bu hareketleri ne kadar kendimi tutmaya çalışsam da istemsizce beni tahrik ediyor.
Şu düğün işleri ve evlatlık falan işleri bir bitsin ona efsane bir şey hazırlayacağım. Bence ilk gecemiz için çok seveceği bir hediye olacak onun için.
Ketçap ve mayonezi zorla sıktıktan sonra patates kızartmasını bol ketçapın içine daldırıp ağzıma attım. Ketçapı çok seviyorum. Neden bilmiyorum ama kaşarlı tosta bile ketçap sıkarım.
Baya bir yiyecek midemize giderken Onur ve ben masayı topladık. Bize kaldı çünkü hazırlarken yardım etmedik diye.
Masayı toparladıktan sonra elimde sigara paketi ve çakmak ile salona girmiştim ki yer sehpasında dün bana ezberletmeye çalıştıkları saçma şeyler duruyordu. Ellerimi sertçe aşağı doğru salıp "Ya hayır ya." dedim.
Somurturken Onur da kahkaha atıyordu. Onur sırtıma öküz gibi vurup "Allah kurtarsın kardeş." dedi. Hapishaneye düşen yeni eleman muamelesi yaptı bana.
Elimin arka kısmını gösterip "Bak çarparım ağzına." dedim. Elini sırtımdan çekip sağ çaprazımda duran Mert'in arkasına saklanıp "Mert beni korur ki." diyip dil çıkardı. Sonra arkadan boynunu uzatıp Mert'in yanağını öptü. Mert gülümserken Onur Mert'in beline ellerini doladı. O kadar tatlılar ki.
"Onu güldürdüğün için şanslısın yoksa seni çoktan vurmuştum." dedim. Herkes gülerken Savaş beni yere oturtup "Otur bakalım. Tekrar etmemiz gereken fırçalar ve eşyalar var." dedi.
Ayağa kalkıp en sevdiğim kanepeye geçtim. Savaşla aramda duran sehpanın üzerinde dün gördüğüm saçma şeyler vardı. Sağ tarafda Mert ve Akşın sol tarafda Onur duruyordu. Kendimi kanepeleri tırnaklayan kedi ve ayakkabıları çiğneyen köpekler gibi hissediyorum. Suçluymuş gibiyim.
Zaten çoğunu dün öğrendiğim şeyler vardı. Sırasıyla bana far paleti, rujlar, her halt için yapılmış fırçalar, eyeliner, fondöten, kaş boyası, bıyık alma yayı, haylaytır mı ne bok, sünger, allık, rimel, oje ve en son da makas gibi bir şey gösterdi. Elimi başıma koyup bastırdım. Hepsi merakla bana bakarken "Bekleyin. Hatırlayacağım." dedim.
Elimi aşağı indirip tam pes edecektim ki aklıma geldi. "Kaş makası!" diye bağırınca Akşın gelip kafama vurdu. "Hayır gerizekalı. Kirpik makası o." dedi. Göz devirip "Siz kızlar gerçekten kirpiklerinizi kesiyor musunuz?" diye sorunca bu sefer Mert gelip kafama vurdu. Vururken "Sadece kızlar mi aptal." dedi. Kafamı ovuştururken "Sevginizi belli ediş şeklinde hayran kalıyorum bazen." dedim.
Onur araya girip "Biz şeyleri unuttuk. Tırnak malzemelerini." dedi. Afallayarak "Tırnak için sadece oje yok mu? Tırnak makyajı diye bir şey de mi var yoksa?" diye sordum. Mert bana acıyarak baktı. O sırada Savaş içeri gidip geldi. Elinde bıçak tarzı bir şey vardı. Ama daha küçüktü. Keskin gözüküyordu. Bıçak gibi olan şeyi sağ işaret parmağının tırnağına sürttü. Sonra aleti gösterip "Bu törpü." dedi. Daha sonra küçük makası eline aldı. Tırnağın başladığı yerinden et parçası kesti. Bir insan bunu kendine nasıl yapar bakışı atarken "Bu tırnak makası, tırnak etlerini kesmek için." dedi. Bakışlarımı kesmeden "Ben tırnaklarımı ve tırnak etlerimi yiyorum zaten." dedim.
Mert tırnaklarına bakarken "Acaba takma tırnak mı taksak?" dedi. Herkes Mert'e bakınca "Yani Deniz'e." diye devam etti. Ellerimi kaldırıp "Orda durun. Bu tırnakların takmaları mı var?" diyince Mert bana "E oha yani." dedi.
Başkasının tırnakları gibi duran tırnakları kutusundan çıkarıp önce sağ serçe parmağımın tırnağından takmaya başladı. Sonra sırayla devam etti.
1-2 saatin sonunda bütün şeyleri ezberlediğimden emin olunca Savaşla odamıza çekildik. Normalde buraya bana ufak bir valiz ya da çanta hazırlamak için gelmiştik ama girer girmez Savaş'ı kucağıma alıp yatağa fırlattım. Bir kaç günün özlemini şimdiden çıkarmam lazımdı. Üstündeki bol koyu kırmızı tişörtü çıkarıp boynunu ve boynunun biraz altını öpmeye başladım.
Pozisyonumuz ne ara değişti bilmiyorum ama Savaş kucağıma çıktı ve kucağımda bana sürtünmeye başladı. Bundan daha tahrik edici az şey vardır.
Tam südyenini çözüyordum ki pat diye kapı açıldı. Sonra bir çığlık ile Akşın kapıyı geri kapattı. Savaş nefes nefese yan tarafıma geçerken "Her kimse kapıya bıraktığım çorabı görmüş olmalıydı." dedim. Savaş hiç umursamadan beni üstüne çekti. Bu sefer sadece dudağımı değil her yerimi öpüyordu.
Öperken "Her yerini tatmak istiyorum." dedi. Dilimle çizgi çekerek göbeğine indim. O sırada südyenini çıkarıyordu. Biraz huylanmıştı ama zevk alıyordu da. Hoşuna gitmişti sanırım.
Onur kapıyı tıklatıp "Hadi yarım saate hazır olun çıkmamız lazım. Oynaştığınız yeter. Ayrıca Akşın sizi bozulan psikolojisi için azarlamayı düşünüyor. Yani yerinizde olsam camdan atlardım. Sadece tavsiye ediyorum." diye bağırıp içeri gitti. Savaş südyenini giyerken "Çığlığın kimin olduğu belli oluyor." dedi. Gülümseyip son bir kez Savaş'ı öpüp çantamı hazırladım. Alp ve Onur arabaya yaslanmış ve diğer herkes beni uğurlamak için aşağıya inmişti. Akşın salağının elinde bir şişe su bile görmüştüm.
3 aydır bölüm atmadığım için bana kızmış olabilirsiniz.
Haklısınız da.
Ama yazasım gelmemişti.
İyi okumalar 💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev Arkadaşıydık (Girlxgirl)
Teen FictionHikaye girlxgirl olduğu için okumak istemeyenler okumasın. Boyxboy da var. O yüzden okumak istemiyorsanız hiç başlamayın. Hastanenin koridorunda bana sanki yabancıymışım gibi bakan en yakın arkadaşım derin bir nefes aldı. "Biliyorum." dedi. Anlamadı...