Ben açıkçası karşımızda tahtına oturmuş, beyaz takım elbiseli, yaşlı, kolunun altında hafif tüylü bir kediyi seven, yanında tahta kolunu dayamış 20 yaşında süper bir model kadın ile bizi bekleyen birini düşünmüştüm. Hani genelde filmlerde falan öyle olur ya.
Ama tahmin ettiğimiz gibi olmadı. Kır saçlı, en fazla 45 yaşında, sportif giyimli, yanında 2 tane koruması olan ve o sırada kibar bir şekilde yemek yiyen bir adam vardı.
Bizi gördüğü gibi yandan peçetesini alıp ağzını sildi. Ayağa kalkıp "Ah pardon. Bu kadar erken beklemiyordum." dedi. Yanımıza gelip elini uzattı. Elena ve ben birbirimize değişik bakışlar attıktan sonra ilk ben elini sıktım. Sonra da Elena. Bizi yemek yediği masaya doğru götürdü. Kendisi zaten az önce baş köşede oturuyordu. Sağ tarafına denk gelen en yakın sandalyeyi geriye doğru çekti ve Elena'dan oturmasını rica etti. Elena önce bana baktı ve oturdu. Kendisi eski yerine geçerken bana "Lütfen. Buyrun." dedi. Elena'nın karşısına oturdum.
Elena etrafı incelerken ben 'Bu nasıl kötü adam?' bakışları ile adama bakıyordum. Adam yanındaki korumalara "Hanımların siparişini alın." dedi. Biz hâlâ ona bakarken dönüp bize baktı ve "Ah özür dilerim. Hanımefendi ve beyefendi." dedi. Adamın kibarlığı hem çok hoşuma gitti hem de ürküttü.
Korumalardan biri cebinden defter ve kalem çıkarıp bize bakmaya başladı. Biz Elena ile birbirimize bakıp tekrar adama döndük. Adam bize bakıp "İsterseniz sizin için hemen makarna da yaptırabilirim." dedi. Elena ile aynı anda kafa salladık. Neden bilmiyorum ama ikimiz de sanki konuşsak bir şey olacakmış gibi ağzımızı açmıyorduk.
Elena etrafa tekrar bakarken adam "Burası için çok uğraştım. Hoşunuza gitti mi?" diye sordu. Elena kısaca "Evet." dedi. Dayanamayıp "Neden burdayız?" diye sordum. Kafasını bana çevirip "Çünkü ben istedim." dedi. Suratında ufak bir tebessüm vardı.
Küçümser gibi bakıp bu seferde "İyi de sen kimsin?" diye sordum. Bu sefer zoraki bir gülümsemeyle "Türkiye'nin gizli zenginlerinden biriyim. İstesem ülkeyi bile satın alırım." dedi. Tam ağzımı açmış bi şey söyleyecektim ki "Ayrıca. Büyüklerinle kibar konuşmalısın tatlım." dedi. Direkt gözlerine bakıp "Beni sik gibi bi hayatın içine sokanlara kibar davranamıyorum. Tatlım." dedim.
Adam kahkaha atıp "O meseleyle ilgileniyorum." dedi. Kaşlarımı çatıp "Nasıl yani?" diye sordum. Adam çatalını tabağın yanına koyup "O da benden size bir sürpriz olsun." dedi.
Yaklaşık beş-on dakika kimse konuşmadı. Adam arada sırada korumalarla anlamadığımız şeylerden konuşuyordu, emir falan veriyordu. Bir yerden sonra garson gibi birisi gelip ikimize de makarna verdi. Sanki burası bir ev değil de şık bir restoran gibi.
Elena'nın da benimde karnı çok açtı. O yüzden hiç düşünmeden makarnaya daldık. Elimden geldiğince adam gibi kibar olmaya çalışıyordum. Elena'nın da benden farkı yoktu.
Yemeğimizi yedikten sonra adam ayağa kalkıp bizim girdiğimiz kapının sağındaki koridora girdi. Biz arkasından bakarken dönüp "Lütfen beni takip edin." dedi. Peşine takıldık. Yine aynı dekorasyona sahip şık bir odaya girdik. Odada kocaman bir pencere vardı. Girerken gördüğümüz laboratuvar-hastane karışımı yer bu pencereden rahatlıkla görünüyordu.
Adam pencerenin önünde durup "Bu hayatınızdan nefret ediyorsunuz..." dedi. Pencereden dışarı bakarken "Ama ne kadar şanslı olduğunuz konusunda en ufak bir fikre bile sahip değilsiniz." dedi. Elena ile birbirimize bakarken Elena "Bizim neremiz şanslı? Farkındaysanız benim kardeşim neler yaşadı. Gerçek ailesinden haberi olmadan kaç yıl başka bir ailesi var diye düşündü ve nefret etti." dedi.
Adam gözlerini yumup "O konuya daha sonra geleceğiz. Ama şanslı olduğunuz kısmı hâlâ atlıyorsunuz." dedi. Dayanamayıp "Hangi konuda şanslıyız?" diye sordum. Bize dönüp "Bu pencerenin ardındaki kimsesizlerden olabilirdiniz. İstesem sizi ailenizden alıp burada bir deney faresi yapabilirdim ama yapmadım. Çünkü bir laboratuvar faresi olmanızdan çok gerçek hayatı deneyimleyen bir deney faresi olmanızı istedim." dedi. Elena'yı gösterip "Biriniz ailesinin göz bebeği olarak mükemmel yetiştirilirdi." dedi. Sonra beni gösterip "Biriniz ise zor şartlarla başa çıkmayı öğrendi." dedi.
Gözlerimi yumup karşımdaki adamın yaşantımı nasıl değiştirdiğini düşündüm. Bu adamı öldürmek istedim.
Gözlerimi açtığım an adam ile göz göze geldim. Gözlerime bakıp sanki aklımı okumuş gibi "Sanırım birisi beni öldürülecekler listesine ekledi." dedi.
Ağzımı tam küfür etmek için açmışken "İnsan öldürmek senin için çok kolay değil mi? Bir kiralık katil gibisin. Bundan zevk aldığının da farkındayım." dedi.
Adam bu sözleri sarf ederken Elena, Semih'ten kaçarken öldürdüğüm adamları aklından geçirmediyse bende Deniz değilim. Evet biraz zevk almıştım.
Adam havada iki kere elini çırptığında odaya korumalardan biri elinde bir sunum tabağı ile geldi. Adam sunum tabağının kapağını kaldırınca içinde bir tabanca olduğunu gördük. Tam o sırada kapıda iki koruma ve yıllardır baba dediğim o sikik herif içeri girdi. Daha doğrusu korumalar onu içeri sürükledi.
Adam eline tabancayı alıp "Bu tabancada sadece bir kurşun var. Bu odadaki herhangi birimizi vurabilirsin. Yıllardır sana acı çektiren adamı da, beni de." dedi. Tabancayı bana uzattı. Gözlerimi tekrar kapatıp düşündüm. İkisi de ölmeyi hak ediyor ama tek kurşunluk şansım vardı.
Gözlerimi açtığımda Elena "Yapma." dedi. Ben ise onun gözlerine baka baka silahı aldım. Tek bir kelime bile etmeden silahı eski babama doğrulttum. Emniyetini açarken "Sonunda intikamını alıyorsun ha? Hep beni öldürmeyi düşleyip yıllarını geçirdin. Sana hiç acımayan, nefes almanı istemeyen adamı. Şimdi o nefret ettiğin insana dö-" diyebilmişti. Sözlerini kesense anlına yediği kurşun oldu.
Elena şok olmuş bir şekilde bakarken "Daha fazla iğrenç sesini duymak istememiştim." dedim. Adam elimden silahı alırken "Hep sahip olmak istediğim deney faresine dönüşmüşsün. Soğuk kanlı. Sanırım bir deneyim başarılı oldu." dedi.
Onu öldürmek ne kadar hoşuma gitmiş olsa da ikiz kardeşim korku dolu gözler ile bana bakıyordu. İşte o zaman ne yaptığım dank etti beynime. Canımdan çok sevdiğim kardeşimin gözünün önünde bir can daha aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev Arkadaşıydık (Girlxgirl)
Teen FictionHikaye girlxgirl olduğu için okumak istemeyenler okumasın. Boyxboy da var. O yüzden okumak istemiyorsanız hiç başlamayın. Hastanenin koridorunda bana sanki yabancıymışım gibi bakan en yakın arkadaşım derin bir nefes aldı. "Biliyorum." dedi. Anlamadı...