48

1.5K 80 5
                                    

2 hafta sonra Onur'u ve valizini almak için konum attığı adrese navigasyon sayesinde hızlı bir şekilde vardım.

2 hafta daha geçmişti ve Onur ailesiyle konuşup Savaş'ın yanına taşınmaya ikna etmeyi başarabilmiştik. Arkadaş biraz inatçıda.

Babam biraz para ile benim sınırı baya bir geçen devamsızlık sorunumu halledebilmişti. Anlaşılan para her şey olmuş.

Arada bir eski evime uğrayıp canım sevgilimi görüyordum. Ve hayır. Tahmin ettiğiniz gibi biz daha diğer adıma geçemedik. Ama Onur ve Mert geçti. Bana Mert gelip 'Kanka seviştik' demedi ama ben Mert'i son gördüğüm de yavaş yürümesinden ve otururken canının acımasından anlamıştım. Nedenini anlatmama gerek yoktur sanırım.

Alp de Savaş'ın evinin önüne bizden önce gelmişti. Evet. Sadece Onur'u değil Alp'i de buraya taşınmaya ikna edebildik. Ama bir sorun var. Elena Alp'in buraya taşınmasına son derece karşı. Barışma aşamasındalar ve bu taşınma işi bu aşamayı yokuşa sürüyor. Tekrar kötü olma ihtimalleri var.

Akşın ve Aziz bu gidişle Akşın 18 olduğunda evlenecekler. Bu kız daha 17 ama abisi öğrendiği an yüzük takarlar. Ve bence abisi yakında öğrenecek.

Bu akşam eski evimdeyim. Yani Savaş'ın. Bu gece kalacağım ve sonra sabah en en eski evime gideceğim. Bir gece kalıp o düğüne gideceğim. Bütün akrabalarımı onları çok özlemişim gibi sarıp sarmalayıp sonra görüşeceğimizle ilgili umutlandırmam gerekiyor. Ve tabi kız gibi davranmalıyım.

Bu yüzden sevgilim ve diğer canım arkadaşlarım bana kız gibi olmanın ponçik renkli kurallarını öğretecekler. Benim bildiğim tek şey ruj ve oje. O da içinde j harfi var diye. Tuhaf bir huy ama ben j harfini severim.

Ne bok yicem orda ben? Neyse ki Savaş, Mert, Elena ve Akşın var. Yoksa nah kız gibi gözükürdüm.

Bu şeylerin içinde kötü bir yan sabah bana makyaj yapacak olmaları. Ve tabi akşam da ağda yapacaklar. Ağdanın verdiği acıyı hiç bir kız unutamaz.

Uğraştığım şeylere bakın ya. Cidden başım bir türlü boktan şeylerden kurtulmuyor. Lağamcılardan çok bok gördüm.

Onur'u indirip önümde duran valizi Onur'a uzattım. Onur valizin tutamaçından tutup benim inmemi bekledi. İlerde bir yere park edip Onur'un yanına geri gittim. Kolunu omzumun üzerine attı. Savaş ve Alp bizi daha fazla beklemesin diye yanlarına gittik. Savaş bana doğru gelip sarılınca Onur kolunu indirmek zorunda kaldı. Aslında 10 dakikadır yokum. Yani sarılması saçma. Normalde yapmaz. Ha doğru. Neden bilmiyorum ama Onur ile dövüşürken de kızıyorlar kanka olunca da.

Bu gece alem yapmak istiyorum ama Alp hep hafif şeyler almıştı. Sonuçta unutmamam lazım ama bu bir sürü sigaraya engel değil.

Semih bizi kaçırdığında Elena ile bir sürü sigara içmiştik. Oranın tek ve en güzel yanı istediğin her şeyin ayağına getirilmesiydi.

Yukarı çıkıp Alp ve Onur'un eşyalarını teker teker yerlerine dizip ve odalarını temizleyecektik. Ben merdivenlerde yorulup kalınca Onur beni sırtına alıp "Sen zayıfladın mı?" diye sordu. Kaburga kekliklerim biraz belli olmaya başlamıştı ama o kadar zayıflamamışımdır.

"Tartılmadım daha." diyerek kestirip attıktan sonra kafamı omzuna koydum. Baya bir kilo kaybetmiştim. İlk başlarda yemek yiyebiliyordum ama şu aralar tek yaptığım yediğimi geri kusmak. Neyse hallederim bunu.

İçeri girdiğimizde Onur beni indirip kanepeye fırlattı.

Elena elindeki tabakları Alp'e baktıktan sonra sertçe masaya vurdu. Evet. Sinirli.

Aziz elinde poşetler ile kapıda belirdi. "Mert iti nerde?" diye sorduğumda birisi arkadan üzerime atladı. Onur o sırada "İşte burda." dedikten sonra o da üzerime atladı.

"Nefes alamıyorum. Kalkın lan." diye bağırdım ama inmediler. Kahretsin. Onur Mert'in tam arkasında ve ben bir an seviştiklerini hayal ettim. Kusucam.

İkisini yere düşürüp bu sefer ben üstlerine atladım. Onur "Sen atlayınca bize her hangi bir etkisi olmuyor ki." diyerek güldü.

Mert Onur'u öpüp yerden kalktı. Sonra da Onur'u tutup kaldırdı. Çok tatlı piçler.

Hep beraber sofraya geçtik. Elena ve Akşın bu sefer yemek işini Savaş'a bırakmışlar. Bu yüzden bimden alınan nagıtları yiyoruz.

Mert ketçapı kendi tabağına sıktıktan sonra mayoneze uzanırken bana ketçapı verdi. Ketçapı sıkacak gücüm bile kalmamıştı. Onur elimden alıp benim tabağıma sıktı. Bu kendimi küçük bir çocuk gibi hissetmeme sebep oldu.

Nagıtlar enfes görünüyordu. Tam bir tanesini ağzıma atmıştım ki Savaş Alp'e "Alp sen bizim en en en eski odaya geçersin. Onur sen de eşyaları koyduğumuza geçersin." dedi.

Elena o güzelim ikiz sesiyle "Alp balkonda uyusun bence." dedi. Mert gülmemeliyim gülmemeliyim modundayken ve Onur haykırırken Alp "Elena alt tarafı buraya taşındım. Savaş kız kardeşin ile sevgili ve benim gözümün senden başka hiç kimseyi görmediğini biliyorsun." dedi. Haklı.

Elena çatalını sakince yere bırakıp "Banane." dedi. Alp bu sefer "Sence de bu konuyu uzatmıyor musun?" dedi. Yine haklı.

Elena kalkıp mutfağa gidince Alp de onu takip etti. Tabi bu durumda Mert bana ben Mert'e döndük. Ve ağzımdan o altın rengi kelimeler döküldü.

"Kaos. En sevdiğim."

Gençler hepinizden özür dilerim.

Farkındayım bölüm biraz geç geldi.

Ama gerçekten okul falan çok yoruyor. Yazacak pek vakit bulamadım açıkçası.

Gerçekten kusura bakmayın.

İyi okumalar 💕

Ev Arkadaşıydık (Girlxgirl)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin