Gözlerimi açtığımda daha önce hiç gelmediğim bir yerdeyim sanmıştım. Ama daha sonra etrafı inceleyince burasının bana yabancı gelmediğini fark ettim. Tek sorun benim burayı nereden biliyor oluşum? Çünkü hatırlayamıyorum.
Kolumu bağlı olduğu yerden çıkartmaya çalışınca zincirlenmiş olduğumu fark ettim. Zincir mi? Böyle saçma ve psikopatça bir şeyi kim, neden bana yapsın ki?
Bir tahminim var gibi. Lütfen o olmasın. Tanrı'm. Bizi umursamadığını biliyorum. Ama lütfen o olmasın.
Ben bunları içimden geçirdikten sonra kapı açıldı. Kapıyı kimin açtığını arkasındaki ışıktan dolayı göremiyorum ama erkek olduğu çok bâriz.
Önüme yemek bırakıp kapıya doğru geri döndü. Sonra bir tane daha yemek koydu. Neden iki tane olduğunu anlamaya çalışırken kapının arkasında bir beden daha belirdi. Daha kısa ve kesinlikle bir kadın bedeniydi. Oda karanlık olduğu için fark edemediğim diğer boş yatağa o bedeni bir nevi fırlattı. Adam çıkarken odanın ışığını pat diye açıp çıktı. Kapıyı kapatıp kilitledi.
Gözlerim ışığa alışmaya çalışırken midem de gurulduyordu. Gözlerim ışığa alışınca diğer yatağa fırlatılan bedenin Elena olduğunu fark ettim. Boşta olan elim ile onu uyandırmaya çalıştım. Odanın küçük olması ve sadece bir elimin zincirli olmasının tek faydası buydu. Gerçekten bünyem artık kaçırılmaya alıştı. Yeter artık.
Elena bir süre onu sarsmamdan sonra uyandı. İşte o zaman ikimizde ellerinin birbirine bağlı olduğunu yeni fark ettik. Üstünde onu son gördüğüm kıyafetleri ile duruyordu.
"Sen ne zamandan beri burdasın?" diye sorunca kafasını kaldırıp iyice yüzümü inceledi. Sonra şefkatle "Yüzüne ne oldu senin?" diye sordu. Kaşlarımı çatıp "Ne olmuş ki?" diye bu sefer ben sordum. Yüzümü işaret edip "Sağ kaşın ve dudağın kanıyor." dedi. Elimle önemsiz gibisinden bir işaret yaptım.
Bir süre sessizlik içinde geçince "Seni son gördüğümden beri burdayım. Kimse fark etmedi mi diye sormak isterdim ama aileme kafa dinlemek için bir süre yokum demiştim." dedi. Sonra iyice bana dönüp "Sen ne zamandır burdasın?" diye sordu. Etrafa tekrar bakıp "Bir fikrim yok. Bir taksiye binmiştim. Adam beni bayılttı." dedim.
Ayaklarındaki yeni fark ettiğim iplere rağmen yanıma gelmeye çalıştı. Uzun uğraşlar sonucu yanıma gelip iyice bana sokuldu. Korkmuş olduğu çok belli. Titriyordu.
Kafasını omzuma yaslayıp "Sence -yine- önce beni sonra seni kaçıran kim?" diye sordu. Derin bir iç çekip "Bir tahminim var ama umarım doğru tahmin etmiyorumdur." dedim. Önümüze koyulan yemeklere uzanıp daha da kendimize doğru çektim. Beraber yemek yemeye başladık.
Yemeklerimizi bitirdikten sonra odaya tekrar aynı adam olduğunu düşündüğüm adam girdi. Elena'nın da elini diğer yatağa zincirledi. Sonra iki yatağın karşısında tam ortaya sandalye çekip, oturup "Burayı hatırlarsın sanmıştım. Oysaki kuzenin ile burada oyun oynamaya bayılırdın." dedi.
Keşke Tanrı beni biraz umursasaydı.
Göz devirip "Sana da merhaba şerefsiz." diyince derin nefes alıp "Böyle sözler etmemelisin kızım. Yoksa yine babanla oyun mu oynamak istersin?" dedi. Bu söz yutkunmama sebep olmuştu. Bana vurduğu zaman ona kötü bir şey söylediğimde sevdiğim şeylere zarar verirdi. Ve bunu yaparken sürekli "Hadi biraz oyun oynayalım." derdi. Korkmuştum çünkü burada şu an sevdiğim tek bir şey var. Elena'ya baktığımda şaşkın bakışlarını gördüm.
Gözlerimi sinirle yumup "Benden ve kardeşimden ne istiyorsun?" diye sordum. Ellerini havaya kaldırıp "Beni suçlama. Ben sadece eğleniyorum. İmzalar atıldı zaten seninle işim kalmadı. Ama. Sizinle görüşmek isteyen birisi var. Sizi ilk kaçırdığında deneydeydiniz. Şimdi de-" derken araya Elena girdi. "İlk kaçırdığınızda derken?" diye sordu. Köpek suratlı sanki Elena'yı yeni fark etmiş gibi bakıp "Ah şu senden hoşlanan aptal çocuk. Onun psikopat ruhunu ve sana olan aşkını görünce ona bir teklifte bulunduk. Seve seve kabul etti." dedi.
Elena ve ben birbirimize şok olmuş bir halde bakarken hayvan herif "Neyse konumuza dönelim. Bay E sizi görmek istiyor. Deneyi başarı ile tamamlamışsınız." dedi. Kafamı ona döndürüp "Normal insanlar bunun için gelip konuşur." dedim. Sahte bir kahkaha atıp "Sanki kabul edecektin." dedi. Doğru.
Göz devirdikten sonra Elena'ya dönüp "İstersen sana biraz uyuşturucu getirebilirim. Berbat görünüyorsun." dedi. Ben anlamaz bir halde bakarken "Ah pardon. Kardeşine söylememiştin değil mi? Bu bizim aramızdaki ufak sırdı. Ne şom ağızlıyım ama." dedi.
Elena'ya dönüp "Onun bana yalan söylediğini söyle." dedim. Kafasını duvarın diğer tarafına çevirince "Ciddi olamazsın. Uyuşturucu bağımlısı mı oldun? İyide neden?" diye bağırdım.
Elena dizlerini kendine çekip kafasını bacakları arasına gömdü. Tekrar şerefsize dönüp "Sakın ona uyuşturucu verme pislik herif yoksa seni doğduğuna pişman ederim." dedim. Sinirle soluyup "Biraz eğlenme vakti. Hadi eski günleri yâd edelim." dedikten sonra üstüme atlayıp zinciri çözdü. Kollarında ne kadar debelenmeye çalışsam da işime yaramadı.
Elena ise bana ulaşmaya çalışarak beni kurtarmayı denedi. Tabi bunu başaramadı. Eski babam dizlerini kollarımın üstüne denk gelecek şekilde göbeğime oturdu. Suratıma vururken "Senin gibi iğrenç bir yaratığın üstünde durmak mide bulandırıcı. Ama sana vurmak paha biçilemez bir zevk." dedi. Sonra kulağıma doğru eğilip fısıltıyla "Bu zevki bana yaşattığın için teşekkür ederim." diye devam etti.
Doğru düzgün hareket edemiyordum ama bilincim hâlâ yerindeydi. Beni kaldırıp kollarımdan sürükleyerek yan odaya götürdü. Sanki bir çöp torbasıymışım gibi tam odanın ortasına bıraktı. Daha sonra eskiden kabuslarımın baş kahramanına büründü. Kemerini bir çırpıda çıkardı ve gözünden alev çıkacakmış gibi bana baktı. Üstümdeki tişörtü elleriyle ikiye bölüp yan tarafa fırlattı. Eskiden yaptığı gibi sırt üstü durmamı sağladı. Yüzüme inen onca tokat ve yumruktan sonra hareket etmem çok zordu. Ve bir de bunlara yan odada kolu zincirli bir halde adımı haykıran ve ağlayan uyuşturucu bağımlısı ikiz kardeşimin de etkisi büyük.
İlk kemer darbesini yediğimde uzun zamandır bunu yaşamadığım için acıdı. İlk darbeden sonra ardı arkası kesilmedi. Ama bu sefer ona bu zevki yaşatmayacağım.
Eskisi gibi ağlamayacağım.
Eskisi gibi acıdan kıvranmayacağım.
Eskisi gibi acı içinde inlemeyeceğim.
Bir yerden sonra yavaşlayınca ve vurmayı bırakınca acımı zar zor gizleyerek "Yaşlandın sanki?" dedim. Önüme geçip yerdeki bedenimi duvara yasladı. Yaptığı şeylere karşı koyacak gücüm bile yok. Son gücümü az önceki kelimelerim için harcadım.
Önüme doğru düşen kafamı çenemden tutup kaldırdı. Gözlerinin içine baktığımda daha farklı bir duygu gördüm. Daha kötü bir şey olacağını burdan anlamam lazımdı.
Yüzünü bana yaklaştırıp "Demek bu artık canını yakmıyor. O zaman daha kötü bir belaya hazır ol. Çünkü sana birazdan yapacaklarımı. Bir daha asla. Asla unutamayacaksın." dedi. Cebinden çıkardığı iğneyi koluma vurup bir süre bekledi. Başta ne yaptığını anlayamamıştım ama sonradan vücudum uyuşunca anladım. Beni sırt üstü yere yatırıp kafamı ondan tarafa çevirdi.
Gerçekten hiçbir zaman unutamayacağımı söylediği belanın ilk adımını da orda attı.
Pantolonunu çıkararak.
Gittikçe boka sürükledim galiba
Uzun zamandır yoktum biliyorum
Hepinizden özür dilerim
3 aydır annemi doğru düzgün göremedim ve ilham perilerim kaçtı
Umarım anlayış ile karşılayabilirsiniz
Destekleriniz için çok teşekkür ederim
İyi okumalar 💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev Arkadaşıydık (Girlxgirl)
Roman pour AdolescentsHikaye girlxgirl olduğu için okumak istemeyenler okumasın. Boyxboy da var. O yüzden okumak istemiyorsanız hiç başlamayın. Hastanenin koridorunda bana sanki yabancıymışım gibi bakan en yakın arkadaşım derin bir nefes aldı. "Biliyorum." dedi. Anlamadı...