-Mert-
Elena aşkım Alp denen aptal aşığın peşinden gidince bende biraz merakıma yenik düştüm. Mutfağa girerken bende kapıdan onlara bakacaktım. Deniz ve Savaş beni fark etmemişti. Salaklar.
Elena "Sen nasıl benim işime karışıyorsun Gerizekalı?" diye bağırarak Alp'in dibine girdi.
Elena ve Deniz'in aynı boyda olması kötü olmuş. Elena en fazla 1.68 falandır. Deniz de 1.70 falan kesin. Tabi Alp 1.90. Amına koyduğum o nasıl boy? Bakü boru hattı gibisin.
Alp "İşte böyle karışırım." diye bağırdı. Elena "Bir daha benim işime karışma. Sakın." dedi. Alp elini yumruk yapıp sıkarken tam bir şey diyecekti ki Elena "Seni ilgilendirmez." dedi. Şu anlık sakin duruyor.
Alp "İlgilendirir. Senin her şeyin. Beni ilgilendirir." dedi. Sesi sonlara doğru yumuşamıştı.
Elena kollarını küçükken çiçek ol dendiğinde yapılan kol hareketini yaparak "Hadi ya. Niyeymiş o?" diye sordu.
Siktiiir. Kesin ortalık karışacak.
Alp ani bir hareketle Elena'yı belinden tutup kendine çekti ve onu öptü. Sonunda görmek istediğim şeylerden birini daha gördüm.
Elena'ya baktığımda hareket etmiyordu. Aralarına falan mı girsem acaba? Gireyim en iyisi.
Mutfağa girip yalan bir şekilde öksürünce beni fark edip ayrıldılar. Elena telefonunu alıp koşarak gitti. Gittikten bir süre sonra bir kapının hayvan gibi çarptığını duydum. Alp de duydu kesin. Ev titredi nasıl duymasın.
Alp "Sikeyim böyle işi." diyip tezgahın üzerinde duran bardağı eline alıp eliyle duvara vurdu. Bardak eliyle duvar arasında kırıldı.
Onu orada bırakıp çıktım. Bu sinirle siker bu beni. En iyisi götü kurtarmak.
Cebimde bir şeyin hareket ettiğini hissettim. Telefonum çalıyor işte. Bahçeye bakınca Savaş ve Deniz'i gördüm. Onların yanına gidemem.
Telefonumu çıkarırken evin ön kısmına çıktım. Durun durun. Enişte adayınız arıyor.
Açtığım gibi "Yerleştiniz mi?" diye sordu. "Evet. Yerleştik." dedim. Meraklı bir ses tonuyla "Ters giden bir şey yok değil mi? O çocuk sana kötü bir şeyler söyledi mi?" diye sordu. Beni merakta edermiş.
"Yok ya. İyi birisi. Merak etme heteroseksüel." diyince hattın diğer ucundan derin bir oh çekti. Daha sonra "Şimdiden seni özledim." dedi. Ya sen beni mi özledin? "Ah sen bir de beni düşün." dedim. Gülüp "Buraya dön de acısını çıkaralım artık." dedi. Göz devirip "Anlaşılan sadece beni değil harika vücudumu da istiyorsun." diyince büyük bir kahkaha attı. "Boynumdaki izler geçmeden gel." dedi. "Anlaştık." diyip kapattım.
Nasıl da özledim salağı. Bir kaç bir şeyler yaşadık ama henüz sevişmedik. Çünkü daha hazır değilim.
İçeri girince evde kimsenin olmadığını gördüm. Deniz ve Savaş hâlâ dışardaydılar. Alp ortalarda gözükmüyordu. Akşın ve Aziz bahçe de sallanan koltuk gibi olan harika alete oturmuş birbirlerine aşkla bakıyorlardı. Bunlar da sevgili olsunlar artık.
Etrafa bakındıktan sonra Elena'nın odasına gittim. Kapısını çalıp içeri girdim. Kapıyı kilitlemeyi unutmuş kuzum.
İçeri girince ağlayan gözlerle bana bakmaya başladı. Yanına giderken "Ya kuzum neden ağlıyorsun?" dedim ve onu kollarımın arasına aldım.
Yatağına otururken hâlâ ağlıyordu. Kafasını boynuma ve omzuma koydu. Her yanım sümük oldu. Bu da Deniz gibi sümüklü sümüklü ağlıyor.
Göz yaşları arasın da "Sinirlerim bozuldu amına koyayım." diye bağırdı. Kıyamam ya.
"Gerizekalı. Mis gibi çocuk. Niye ağlıyorsun?" diye sordum. Önce bana baktı sonra gülümseyerek ve hafif korku dolu bir ifadeyle "Sevgili yapmaktan korkuyorum. Ben büyük ihtimalle sıkılırım ondan. O da benden sıkılır. Birbirimizi yarı yol da bırakıp gideceğiz. Gereksiz bir süreç. Alp iyi çocuk. İyi bir sevgili olur. Ama benimle değil." dedi. Söylerken sürekli kesik kesik ağlıyordu. Bardaktan boşalırcasına.
"Hayatım. Korkmana gerek yok. Mutlu olmak istiyorsan cesur olmalısın." derken yüzünü ellerimin arasına alıp kızarmış gözlerinden hâlâ akmakta olan yaşları sildim. Sonra "Şimdi onun için ağlamayı kes ve yanına gidip onu çok sevdiğini söyle. Hemen." dedim.
Üstünü düzeltirken "Yapamam." dedi. Gülümseyip "Cesaretini toplayıp bunu yapamazsan asla benim gibi mükemmel olamazsın." diyip elimle saçlarımı geriye attım. Bana bakıp kahkaha attı. Sonra da ayağa kalktı.
"Nereye kuzum?" diye sordum. Kesin Alp'in yanına gidiyor. Saçını düzeltirken "Alp'in yanına." dedi. Ben şimdi ne demiştim?
Odadan çıkıp Alp'in odasına hayvan gibi daldı. İnsan bi kapıyı falan çalar.
Gideyim de kapıdan izliyeyim azıcık. Sonuçta hayatımın en güzel 2. eğlencesi. 1.'si Deniz ve sevgilileri.
Ben kapıdan bakarken Alp ıslak gözleriyle ayağa kalktı. O da ağlamış sanırım.
Elena Alp'in boynuna kollarını sarıp sarıldı. Alp başta karşılık veremedi. Sonra karşılık verip omzuna burnunu sürttü.
Çok romantik amına koyayım!
Sarılmaları bitince yüzleri birbirine çok yakın şekilde duruyorlardı. Dudakları arasında bir kaç santim varken Elena "Seni seviyorum." dedi ve Alp'i öptü.
Çok ateşli bir şekilde 2-3 dakika öpüştüler. Bunu izlemem biraz ayıp. Daha ileri giderlerse izlemeyi bırakırım.
Öpüşmeyi bırakınca tekrar sarıldılar. Bu sefer Alp Elena'ya "Seni seviyorum." dedi.
Ay durun hemen resimlerini çekmem lazım. Canım İphone 7'imi çıkarıp resimlerini çektim.
Resimlerini çekince beni fark ettiler. Sonra arkama baktıklarında tam arkama dönecektim ki enseme biri vurdu. Deniz ve Savaş bana bakıp gülüyordu.
Savaş "Salak ne yapıyosun burda?" diyince göz devirdim. Deniz, Alp ve Elena'nın yanına gidince Savaş ve -ne ara geldiğini fark etmediğim- Akşın onların arasından geçip içeri girdi. Arkasından Aziz bakıyordu.
Deniz "Oh be. Sonunda." dedi. Herkes gülmeye başladı. Deniz ikisinin kolları arasına girip "Çocuğunuz olsam bu kadar sevinmezdim." dedi. Alp ve Elena birbirlerine bakıp kahkaha attı. Akşın "Siz şimdi sevgili misiniz?" diye sordu. Elena ve Alp önce birbirlerine baktıktan sonra aynı an da "Evet." dediler.
Bir çöpçatanlık işimi daha hallettim. Şimdi sırada Akşın ve Aziz var. Sonra Deniz ve Savaş. Çok eğleneceğim. (Piç gülüşlü Mert)
İşte ben de yeni telefon aldım.
Dedim size bi bölüm atayım.
Beni özlemediniz ama Deniz, Mert, Savaş, Elena, Akşın, Alp ve Aziz'i özlemişsinizdir.
Kavuşun hadi.
İyi okumalar 💕💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev Arkadaşıydık (Girlxgirl)
Teen FictionHikaye girlxgirl olduğu için okumak istemeyenler okumasın. Boyxboy da var. O yüzden okumak istemiyorsanız hiç başlamayın. Hastanenin koridorunda bana sanki yabancıymışım gibi bakan en yakın arkadaşım derin bir nefes aldı. "Biliyorum." dedi. Anlamadı...