22

2.2K 108 7
                                    

Yine en sevmediğim kokuyla uyandım. Hastane kokusu. Gözlerimi yavaşça aralayıp etrafa bakarken "Yine mi amına koyayım?" diye yakındım. Hastanelerin morg kısımları hariç başka bir yerini sempatik bulmuyorum.

Yanımda oturan bir kişiden daha fazlasını bekliyordum. Savaş yanımda duran kıç kadar sandalye de oturuyor ve ağlıyordu. Yattığım hastane yatağında doğrulup "Merak etme daha ölmedim." diyerek güldüm. Ama o gülmüyordu.

"Deniz." dedi ağlarken. Merakla "Seni ağlatacak ne oldu?" diye sordum. Onu böyle görmek canımı yakıyordu.

"Elena." dedi ve sustu. Sanki söyleyemeyecek kadar kötü bir şey olmuş gibiydi. Ben ona doğru dönünce kolumda olan serum yeri acımıştı.

Sonra Savaş devam etti. "Sen ölmüyorsun ama sanırım Elena-" dediği sırada ben yataktan fırladım. Serumu kolumdan söküp Savaş'ın kolundan sertçe tutup yüzüne yaklaştım. "Ne oldu Elena'ya?" diye sordum. Yere bakarken "Sen bayılınca oldu her şey. Kaza yaptı." dedi. Anında kolunu bırakıp odadan dışarı çıktım.

Kötü olan hastalar genelde yoğun bakımda olmaz mı? Hemen yoğun bakıma gittim. Tam olarak nerede olduğunu bilmiyorum ama yoğun bakımdan başlayıp hastaneyi tavaf edebilirim şu an.

Yoğun bakımın önünde Akşın'ı gördüm. Tuna orada değildi.

Geldiğim gibi Akşın bana döndü. Yanında da biri uyuyordu. Üstünde Akşın'ın montuyla. Yaklaşırken onun Mert olduğunu gördüm.

Akşın bana camın olduğu tarafı gösterdi. Elena için geldiğimi anlamıştı.

Camın önüne geldiğimde oradaydı.

Elena oradaydı.

Hareketsizce ağzında sikik bir boruyla oradaydı.

Etrafın da onlarca makineyle oradaydı.

Yüzü gözü morarmış bir şekilde oradaydı.

Yüzünde pansumanlarla ve kaşının üstündeki dikişli yarıkla oradaydı.

Akşın'a döndüm. Savaş'ın anlattığından bi sik anlamadım. O yüzden tekrar sordum. "Nasıl oldu bu?" diye sordum. Akşın uykusuz gözlerle bakıp "2. tura başladıklarında sen bayıldın. Biz de senin başına toplandık. O sırada Elena keskin bir virajdan geçiyordu. O sırada bi bağartı gürültü duyduk. Meğerse Elena kaza yapmış. Takla falan atmış. Sırtına motorun bir parçası girmiş. Baya kan kaybetti ama şimdi iyi. Uyanmasını bekliyoruz." diye açıklama yaptı.

Tam cevap verecekken başım döndü ve düşüyordum. Akşın beni tutmasa kesin düşerdim. Bunu üzerine Akşın beni koltuğa oturttu. O sırada Onur asansörden çıkıp yanımıza geldi. Beni fark etmeden "Elena'yı soran bi çocuk va- Hassiktir *beni göstererek* bu salağın burda ne işi var?" dedi. Tabi ben o sırada ağlıyorum.

Ben ağlarken Onur yanıma oturdu ve kolunu omzuma attı. Dayanamayıp kafamı omzuna gömdüm. Omzu sırılsıklam oldu ama neyse. Ben ağlarken diğer eliyle Mert'i dürtükledi. Mert uyanıp önce etrafa, sonra Onur'a, en son bana baktı. Bir süre sonra dank edip "Sen ne ara geldin?" diye sordu. Onur "Sonra sorarsın olur mu? Şimdi biraz ağlasın." dedi.

Bir süre kimse konuşmadı. Sadece benim hıçkırık seslerim geliyordu. Savaş ne ara yanımıza geldi onu bile anlamadım.

O sırada asansörden yeşil gözlü sırığın biri çıktı. Geldiğinde Akşın'a "Elena'nın annesi geldi. Bize yemek yapmış." dedi. Ağlarken "Sende kimsin?" diye sordum. Bu kim? Tam bana cevap verecekti ki merdivenlerden bir kadın geldi. Bu kadın Elena'nın annesi olamaz herhalde. Hiç benzemiyorlar.

Kadın önce kızlara baktı. Yanımıza yürürken bana bakıp durdu. Beni tanıyordu sanki. Yaklaşınca anladım ki o da ağlıyordu.

İyice yaklaşıp benim 'tuhaf' olan gözüme baktı. Sonra neden lens takıyorum. Neden olabilir? Böyle tuhaf bakışlar yüzünden. O sırada fark ettim ki gözleri aynı Elena'nın gözleri gibiydi.

Kaybettiği bir şey için ağlayan çocuk kaybettiği şeyi bulduğunda güler ya. Kadında o çocuklar gibi gülüyor şu an. Tamam ben Elena ile biraz benziyorum ama ben Elena değilim ki. Naptın bizi mi karıştırdın?

"Se-sen kimsin?" diye sordu semt oturuşu gibi otururken. Sonra ellerimi kendi ellerinin içine aldı. Ağlarken "Ben Elena'nın arkadaşıyım." dedim. Ardından burnumu çektim. Hemen sümüğüm akıyor.

Benim ardımdan o da burnunu çekti. Anlaşılan onun da sümükleri hemen akıyor. Aynı dertten muzdaripiz Kadın.

"Senin adın ne?" diye sordu. "Deniz efendim. Sizin?" diye sordum. Yine kibarım. "Nazlı." dedi. Sonra ayağa kalkıp camın oraya gitti.

"Hala uyanmadı mı?" diye sordu. Akşın "Maalesef ki hala uyanmadı. Ama yakında uyanacağını söylediler." dedi.

Yanlarına yaklaşıp araya girerek "İyide tatile gireli 1 hafta oldu zaten. Tatil bitmeden uyansın yoksa sınıfta kalabilir." dedim. Kadın bana dönüp tekrar yüzüme dikkatle baktı. Neyi inceliyor olabilirsin?

Mert "Haklısın." dedi. Onur Mert'in arkasından "Sanki kolun kanıyor." dedi. O öyle diyince hepimiz koluma baktık. Serumu nasıl çektiysem kolumdan çıktığı için kolumun büyük bir kısmı kan olmuş.

"Boşver." diyince Nazlı abla bana kötü bakışlar attı. Ne var?

Savaş yanıma gelip diğer kolumdan tuttu. O sırada Nazlı abla çantasından peçete çıkardı ve kolumu silmeye başladı. Nazlı abla işini bitirince Savaş bana "Odaya gidelim de biraz daha dinlen sen" dedi. Ona "Hayır." diyince Nazlı abla yine bana kötü kötü baktı.

Savaş'a hayır diyince bana 'lütfen' bakışı attı. "Savaş hay-" derken başım dönmüştü. Savaş olmasa kesin düşerdim. Kolumu iyice kavrayıp beni hiç sevmediğim odaya geri götürdü.

Elena'yı bırakmak istemiyorum ama ben. Şu an neden bilmiyorum ama sanki bana ihtiyacı varmış gibi hissediyorum. Neden bilmiyorum ama o yokken kendimi yalnız hissetmiyorum. Ama öyle tahmin ettiğiniz gibi aşk falan değil. Başka bir şey bu.

Savaş beni o çirkin yatağa geri yatırıp hemşire çağırdı. Hemşire bana başka bir serum vermek için diğer kolumu deldi. Serumlardan nefret ediyorum. Valla yetti bu kadar serum yemek. Dikkat edicem artık. Bir daha serumla falan uğraşamam ben. Kolum uyuşturucu hariç başka bir şeyle delik deşik olmasın artık.

Elena'yı düşünürken uyuya kalmışım. Şimdi kesin onu ve kocaman kıvırcık saçlarını rüyamda görürüm.

Uzun zamandır bölüm atamadım sınavlarım başladı kusura bakmayın.

Bir daha ne zaman bölüm atarım bilmiyorum ama elimden geldiğince atarım.

Tam da yerinde bıraktım biliyorum ama cidden özür dilerim.

İyi okumalar 💕💕

Ev Arkadaşıydık (Girlxgirl)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin