Korkuyla üzerime atlamasını bekliyordum ki suratında maske olan bir adam pat diye içeri girdi. Beni yerde sırtımda taze akan kanla ve şerefsiz herifi pantolonu yere inik görünce eski babamı itip bana doğru yaklaştı ve "Sen ne yaptığını sanıyorsun. Onları düzgün bir şekilde teslim etmemiz lazım." dedi. Beni kucaklayıp "Bu şekilde değil." dedi ve odadan çıkardı. Ben beni kurtaran adamın kim olduğunu umursamadan kafamı göğsüne yasladım. Bizi her şeyin başı olan adama teslim edeceğini bilsem bile beni kendi kötü adamımdan ve bana iğrenç şeyler yapmasından kurtardı.
Geri döndüğümde Elena ayağa kalkmaya çalıştı. Ben ise bakışlarımla ona sakin olmasını anlatmaya çalışıyordum. Tabi o bunun farkında bile değildi.
Adam beni diğer yatağa yüz üstü yatırıp az önce çıktığımız odaya geri girdi. Eski babamın kolundan tutup onu dışarı çıkardı. Elena konuşmak için ağzını açmıştı ki ben onu "Shh" diyerek susturdum. Sonra ikimizde dışardan gelen sesleri dinlemeye başladık.
Adam sahte babama "Sen salak mısın? Abi senden onları getir dedi. Tutup içlerinden birine tecavüz etmeye kalk demedi. Hem kızı dövmüşsün. Abiye bunu nasıl açıklamayı düşünüyorsun." dedi. Abi dediği sanırım şu Bay E. Gerçekten başka lakap mı yok? Bay E ne ya? Git ismini Good Father ya da Dartwader falan yap. İnsan biraz yaratıcı olur ya.
İt herif bir cevap vermeyince gittiklerini düşündüm. Elena'ya dönüp her şey yolunda diyecektim ki dehşet dolu bakışlarını gördüm. Vücudumu hareket ettirmeye çalışırken "Merak etme bi şeyim yok. Bana dokunmaya çalışırken şu maskeli herif geldi." dedim.
Elena'nın bakışları bu sefer hissedemediğim sırtımdaydı. Şu an sırtımı görmek bile istemiyorum. Çünkü ikizimin sırtıma bakışından berbat bir halde olduğunu anlamıştım.
Yaklaşık 5-10 dakika sonra maskeli adam geri geldi. Bense bu sırada parmaklarımı ve ayaklarımı yeni yeni hareket ettiriyordum. Elena da sorularını hâlâ sıralamaya devam ediyordu. Korktuğu her şekilde anlaşılıyordu. Bende korkuyordum tabi ama onun korkusunun yanından bile geçemem.
Adam bizi kaldırıp odadan çıkardı. Elena kollarındaki zincirden kurtulmanın etkisiyle ellerini ovuşturup bana sarıldı. Ellerini sırtıma koymamaya çalışırken "Bi daha sana dokunmasına izin vermeyeceğim. Sen benim her şeyimsin." dedi. İşte ikiz kardeşinizin olması böyle bir şey.
Adam bizi başka bir odaya götürdü. Götürdüğü oda daha doğrusu bir banyoydu. Bizi odada bırakıp "Sana sırtın için bir şeyler getireceğim. Yarım saatiniz var." dedi. Çıkarken de "Şu aptal yüzünden abi ağzıma sıçacak." dedi. Sanırım burdaki aptalı biliyorum.
Adam bizi bırakırken güçlü durmaya çalışan vücudum adam kapıyı kapattığı an yere düştü. Elena başıma eğilip "Lütfen dayan. Şu ruh hastası ile bir an önce görüşelim. Sonra burdan çıktığımız gibi götünün dibinden ayrılmayacağım." dedi. Anlımdan öpüp "Sen benim hayatımsın. Seni çok seviyorum." dedi.
Biraz doğrulup kollarımı vücuduna doladım. Normalde bu acıya alışığım fakat yıllardır bu acıyı hissetmemenin ardından bir anda bu kadar acı yüklemesi tahminimden daha güçsüz düşürmüştü.
Bir süre yerde durduktan sonra az bir zamanımız kaldığını fark ettik. Bir an önce kalkıp duş almalıydık. Önce o duş aldı. Sonra ben duş almaya başladım. Duştan çıktığımda o da elinde sargı bezi, bir çeşit krem ve yüzünde zoraki bir gülümseme ile bana bakıyordu. Mutlu değildi ama bu durum büyük ihtimalle onu biraz sevindirmişti.
Kurulandıktan sonra Elena sırtıma bulduğu kremi sürdü. Sürerken ortamı yumuşatmak için "Umarım ayak mantarı kremi falan değildir." diyip güldüm. Küçük bir tebessümle baktı bana. Bana üzülmesini istemiyordum.
"Deniz?" diyip sırtıma bakarak geri çekildi. Arkamı doğru hafifçe dönüp "Ne oldu? Ölüyor muyum?" diye sorup güldüm. Gözlerimin içine bakıp "Burdaki yaraların bazıları eski?" dedi. Bunu soruyormuş gibi söyledi. Yutkunup "Evet o konu. Şey..." dedikten sonra kısa bir süre gözlerine bakıp bakışlarımı yere indirip "Bu benim kemerle ilk dayak yiyişim değil." dedim. Tam bir cevap verecekti ki kapı çaldı. "5 dakika sonra kapıyı açarım. Hazır olsanız iyi olur." diye bir ses kapının arkasından duyuldu.
Elena bir şey demeden sırtımı sarmaya başladı. Ben hâlâ gözlerine bakamıyordum. Sanki kemerle bunu kendime ben yapmışım gibi utanıyordum.
Vücuduma sardıktan sonra ayağa kalkıp "Az vaktimiz var. Bize bi şeyler getirmişler. Giymek için." dedi. Ellerimi heyecanla yere sallayıp "Kendimi görücüye çıkıyormuş gibi hissettim. Korkunç." dedim. Bu sefer gerçekten güldü. Yeşil kareli gömleği üstüme atarken "Bende duygularıma tarif bulamıyordum." dedi.
Üstümüzü giydikten sonra adam gerçekten çat diye içeri daldı. Bize dışarı çıkmamızı eliyle gösterirken korkudan mı yoksa yalnız hissetmemek için mi bilmem ama Elena'nın elini tuttum. Sanki gerçekte burda değilmiş gibi ona dokunma ihtiyacı hissetmiştim. Sanki elini bıraksam onu kaybedecekmişim gibi. Böyle bir hissin adını koyamam sanırım.
Yavaş yavaş adamın işaret ettiği yere gidiyorduk. Açıkçası evi zaten tanıyorum. Teyzemin eski evi ama dekore edilmiş. Bir o kadar tanıdık ama bir o kadar da yabancı. Adam sanki bize dokunsa hayatını kaybedecekmiş gibi temkinli bir şekilde bizi bodruma götürdü.
Bodrum sandığımız bodrum çıkmadı. Burası hastane ve sığınak karışımı bir yerdi. Hani şu deney flimleri gibi. Deadpool ya da Venom flimindeki denekler hasta bir şekilde yatıp öksürür değişik doktorlarda ona serum vermeye devam eder ya. Aynı o şekil. Tek fark bunun bir film olmaması.
Önümüze kocaman bir kapı çıktığında durduk. Yan tarafta megafon gibi şeye adam "Abiye haber ver ve kapıyı aç. Geldik." dedi. Sanırım onu tanımayanlar Bay E lâkabını takmışlar. Onu tanıyanlar abi falan diyorlar.
Bu adam bizden daha ne istiyor olabilir?
Bana küfür ederseniz kızmam.
Yaklaşık 8 yıldır falan bölüm atmıyorum ve okuyan bi kaç kişinin öldüğüne eminim.
Özür dilesem ve sizde beni öldürmeseniz nasıl olur?
İyi okumalar aslan parçaları
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev Arkadaşıydık (Girlxgirl)
Teen FictionHikaye girlxgirl olduğu için okumak istemeyenler okumasın. Boyxboy da var. O yüzden okumak istemiyorsanız hiç başlamayın. Hastanenin koridorunda bana sanki yabancıymışım gibi bakan en yakın arkadaşım derin bir nefes aldı. "Biliyorum." dedi. Anlamadı...