Gayet normal bir gün geçirdik. Yani bizim normal günümüz. En az 3 kavga dolu bir iş günü. Bıçaklanan abiye yardım. Mert'i dövmek. Mert'in sırtına binmek. Mert'le merdivenlerden yuvarlanmak -ki fena hasarlara yol açmışlığımız var-. Elena'yla konuşmaya çalışmak -bu aralar baya mutsuz-. Akşın'a resim konusunda başarabileceğini söylemek. Tuna'nın sürekli aramalarını açmak ve hatırlamadığım gereksiz konuşmalar yapmak. Sevmediğim insanların -özellikle müdür, müdür yardımcısı ve hocaların- ölmesini dilemek. Ece hanımdan alınan nasihat. Akşam eve ölü gibi gelmek. Hava soğuk olmasına rağmen Savaş'la dondurma yemek. Ölen teyzeyi hastaneye götürmek ve ölmediğini anlamak. Gece Savaş'ı neden bilmediğim yere izlemek ve ardından sigara ya da alkol tüketimi yapmak. Veee gün tamamdır. Ne güzel bir gün değil mi?
Pestilimiz çıkmış bir şekilde eve dönerken merdivenlerin iğrenç korktuğunu fark ettim. Biri kusmuş ve üstüne yutup tekrar kusmuş gibi. Yani berbat.
Eve girdiğimiz gibi kendimi kanapeye attım. Savaş "Ben duş alıcam. Açsan yemek ye." dedi. 3'er tane lahmacun gömdük. Nasıl acıkabilirim ki? Daha ne yiyebilirim ki?
Kafa sallayınca odaya girdi. Kesin maske yapacak ve ben ona Fiona diyip dalga geçeceğim.
Biraz tavanı izleyip uzandım. Ben tavana bakarken Savaş içeri geldi. Yüzünden yeşil bir maske vardı. "Sana da merhaba Fiona." diyip güldüm. -Shrek izleyen bilir-. Tam cevap verecekti ki kapı çaldı. Kapı çalınca kanepenin üstünden sürünerek kapıya gittim. Bunların hepsi yorgunluktan
Savaş içeri koşup ortadan kayboldu. Neden yeşil maske yapar ki bir insan?
Kapıyı açarken kim çıkacağını bilmiyordum. O yüzden önce delikten baktım. Eğer delik el tarafından kapatılıyorsa Elena'dır -neden öyle yapıyor hiç bir fikrim yok-. Eğer göz görürsem Mert salağıdır -ruhastası- ama ben ikisini de görmedim. Aksine Tuna'yı gördüm. Bu saatte burda ne işi var bunun?
Saçımı düzeltip kapıyı açtım. Boynuma atladı. Alt tarafı iki gündür görmedim onu.
"Neden geldin?" diye sordum. Tam cevap verecekti ki Savaş odadan çıktı. "Kim gelmi- Hassiktir." dedi. Ben Savaş öyle demesine rağmen Tuna'ya gülümsüyordum.
Savaş hemen içeri geçti. Gerizekalı öyle tepki verilir mi? Tuna'ya onu dedikten sonra hayvan gibi koştu odaya.
Tuna'yı içeri davet edip kanepeye oturttum. Yanına oturduktan sonra kafasını omzuma yasladı. Bu kızın akşam akşam bizde ne işi vardı? Dayanamadım ve "Kim öldü?" diye sordum. Kafasını bana doğru çevirdi. Kesin beni öpecek.
Bir süre bana baktıktan sonra kendini bana yaklaştırdı. Biraz daha yaklaşsa kucağıma oturacaktı. Yani fena olmaz ama evde Savaş var.
Dediğim gibi beni öptükten sonra kucağıma oturdu. Bu kızla oynaşmak, öpüşmek, sevişmek iyiydi. Harika hissettiriyor ama sanki kötü bir şeyler vardı.
Tişörtümü çıkarıp beni kanepeye yatırdı. Kucağımda sürtünürken ağzından ufak ufak iniltiler geliyordu. İniltilerini engellemek için beni öptü.
Daha fazla dayanamadım ve onu altıma aldım. Yer değiştirirken daha çok bir inilti duydum. İnlemesi insanı cezbediyordu.
Daha fazla ileri gitmeden durdurdum onu. Yerden tişörtümü alıp giydim. Tekrar beni öpmeye çalışınca onu bir daha durdurdum.
Bileğinden tutup "Ters giden şey ne?" dedim. Derin bir nefes alıp "Ailevi şeyler" dedi. Merak edip sormak istesemde sormamalıydım. Bu konunun onu üzdüğünü ve bahsetmek istemediği belli oluyordu.
Ayağa kalkıp mutfağa gittim. Bana 'Ne yapıyor bu gerizekalı' der gibi bakıyordu. Bana bakarken "Ne içmek istersin? Bira, viski, çalıntı şarap ya da güzel bir kokain?" diyince kıkırdadı.
Güzel gülümsemesi vardı ama bana huzur vermiyordu. Bana fark etmez. Önemli olan güzel bacaklar ve dolgun bir kalça. Aşık olamayacak kadar üşengeçim. Umarım da olmam. Bi de onla mı uğraşacağım.
Gülmesi bittikten sonra bana "Bira" diye seslendi. Tipik hafif alkol işte. 2 bira alıp içeri gittim. Bira içerken arada öpüşüyorduk. Savaş'ın banyodan çıktığını fark ettim. Gözleri şişmiş bir şekilde yanımızdan geçti. O kadar maske yaparsan gözlerin şişer tabi de neden bize geçerken tek kelime bile etmedi?
Ben Savaş'ın yanımıza geleceğini düşünüyordum ama gelmedi. Aksine erkenden uyumuştu. Saat 11 olunca Tuna eve gitti. Tabi biraz oynaştık.
Onu eve ben bıraktım. Hazır dışarı çıkmışken biten sigara zulamı yeniledim. Bünyem çoğu şeyi kaldırabiliyor. O yüzden Parlement, Malbora, 2000 vs vs sigaraları içerdim. Mert salağı için de 2 tane Kent swich -nasıl yazılıyor bilmiyorum- aldım.
Eve gitmeden bir tane sigara içtim. Parkın içinde gezinip durdum. Gezinip durmak bana en iyi gelen şeydi. Eskiden bu akşam yürüyüşlerini yaparken sesli kayıt yapardım.
Sigaram bitince bir tane daha yaktım. Neden bilmiyorum ama hala kendimi eksik hissediyorum. Çok sevdiğim bir ev arkadaşım var, kardeş kelimesini tatamlayan bir Mert'im var, istediğimizi yaptığımız bir hatun var. Daha hayattan ne istiyorum ki ben? Belamı falan mı?
Biraz daha sigara içip eve gitmeliydim. Yürüdüğüm için üşümüyordum ama eve gitsem iyi olur. Mecbur yarın okul var.
Motoru park ettiğim yerden alıp eve gittim. Merdivenleri çıkarken 3 kere kalp krizi geçirmiş olsam bile hala ölmedim. Maalesef ki. Bir gün bu merdivenlerde öleceğim ve mezar taşıma bunun yazılmasını istiyorum. Bence buna hakkım var. Amına koyım Rapunzel'i getir saçı aşağı yetmez. Neden bu kadar yüksek burası?
Eve girince tekrar kendimi kanepeye attım. Savaş çoktan uyumuştu. Odaya girip biraz onu izledim. Neden izliyorum bilmiyorum ama onu izlemek huzur veriyordu. Onu incelemeyi bırakıp balkona çıktım. Tuna giderken açtığım viskiyi elime aldım.
Viski içerken ay manzarası izlediniz mi hiç? Çok güzel oluyordu. Hem düşüncelerinizi tazelemiş oluyorsunuz.
Hala nedenini bilmediğim halde bir ürperti hissediyorum. Yalnızlık hissediyorum. Birisine ihtiyacım var ama kim olduğunu bilmiyorum. Bu nasıl bir belirsizlik? Ya da bu belirsizlik nasıl gider?
Bu düşünceleri kafamdan atmalıyım. Hak etmediğim bir sürü şeye sahibim zaten. Neden salak gibi yalnız hissedeyim ki? Saçmalık.
Kendimi düşüncelere boğarken balkondan içeri geçtim. Üşümüştüm. Odaya gidemeyecek kadar üşengeç hissediyordum. O yüzden kendimi kanepeye attım. Üşengeçlik başa bela.
Umarım beğenirsiniz ve beğenirseniz voteleyin.
Ya da votelemeyin bana koymaz ama eğer her hangi bir kısmı beğenmezseniz yorum yapın ki yanlışımı bileyim ve düzeltmeye çalışayım.
Teşekkürler.
İyi okumalar 💕💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev Arkadaşıydık (Girlxgirl)
Teen FictionHikaye girlxgirl olduğu için okumak istemeyenler okumasın. Boyxboy da var. O yüzden okumak istemiyorsanız hiç başlamayın. Hastanenin koridorunda bana sanki yabancıymışım gibi bakan en yakın arkadaşım derin bir nefes aldı. "Biliyorum." dedi. Anlamadı...