Şerefsizi eve getirmek istemediğim için babamın iş yerine, yani hastahanede bir görüşme ayarladık. Bu hastahanenin her yerinde anım var artık. Bir kadın doğum uzmanlığı kısmına girmemiştim. O da olmadı demem artık. Hem zaten buraya hep girmek istemişimdir. Doğum yapmak haricinde.
Bir kaç saat heyecan dolu beklemenin ardından şerefsiz sonunda gelmişti. Karşımda duran boş koltuğa oturup "Beni tam olarak ne için çağırdınız?" dedi. Meğmeletsiz yüzünü bana dönüp "Yani benim burada ne işim var?" dedi.
Gözlerimi devirip "Beni neden aldın ki? Hiç istemediğin çocuğu neden başka yerden bulursun anlamıyorum." dedim. Gülüp "Seni olmasa da karımı seviyorum. Üzülmesini istememiştim. Şimdi düşünüyorum da. Keşke üzülmesine izin verseymişim." dedi.
Gözlerim sinirden dönerken "Beni döverken bayıldığı zaman da onu mu düşünüyordun? Ne kadar düşünceli bir eşsin öyle." dedim.
Kafasına vurmak istiyordum. Kafamı babama döndürdüğümde hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Sanırım o da sinirlenmişti ve sinirine hakim olmaya çalışıyordu.
Önümdeki dosyaları ona doğru uzatıp "Şunları imzala da git artık. Bir daha ne ben seni, ne sen beni görürsün. Hepimiz rahat ederiz." dedim. Dosyaları eline alıp okumaya başladı.
Ben dosyaları imzalaması için kalemi ona uzatırken dosyayı geri koydu ve "İmzalamayacağım." dedi. Sonra giydiği gömleğin önünü düzeltti.
Üzerine atlamamak için direnirken babam "Onu istemediğin açık. Neden uğraştırıyorsun ki? Seni illa mahkemeye mi vermemiz lazım?" dedi. Şerefsiz gülerken "Denesen de E beni kurtarıyor. Her türlü çıkarım." dedi.
Gözlerim sinirden dönüyor şu an.
Babama baktığımda o da sinirlenmişti. Bizden bir şey isteyeceğini düşünmeye başladım. O yüzden tekrar ona dönüp "Bizden ne istiyorsun?" diye sordum. Piç gibi gülüp "Son kez ablanın düğününe gelmeni istiyorum." dedi. Bu nasıl bir istek ya? Neden?
"Onca zaman umursamadın. Şimdi bir şeyi imzalamak için beni görmek bile istemeyen birinin düğününe çağırıyorsun. Sence de ironik değil mi?" diye sordum. Ciddi bir hâle bürünüp "Eşim istiyor. Yani seni düğünde görmek." dedi.
O da benim annem. Onu özlemiştim. Gidip görmek çok istiyorum ama o düğüne gitmek de istemiyorum.
Babama döndüğümde "İstediğin kararı verebilirsin." dedi. Başımı ellerimin arasına sokup bir süre düşündüm.
Gerçek aileme alışmam gerekiyor. Ayrıca annemi de görmem gerekiyor. Ama ya yine bu heriften zarar görürsem? Ya yine aynı cehennemi yaşatırsa? Zaten yaralıyım. Canım yanıyor. Öldürür bu beni. Ama bunu yapmak zorundayım. Eğer onunla gitmezsem bu belgeleri imzalamayacak. Okul kaydımı düzeltemeyeceğim ve sınıfta kalacağım. Ve tabi en önemlisi gerçek aileme kavuşamayacağım.
"Tamam. Kabul. Düğün günü geleceğim." dedim. Bana doğru eğilip "Düğünden bir gün önce bizde kalacaksın." dedi. "Nedenmiş o?" diye sorduğumda "Gerçek bir kız olabilmiş misin merak ediyorum. Eğer seni düzeltebilmişlerse imzalarım." dedi. Sıçtık.
Ben yine de "Kabul." diye tısladım. Sonra o da ayağa kalktı. Cebinden krem rengi bir zarf çıkardı. Ablam ve sevgilisinin davetiyesiydi. Bu düğüne gitmek eziyet olacak ama başka şansım yok.
Eve giderken babam da bende hiç konuşmadık. Sessiz bir yol olmuştu.
Eve gelmemize daha vardı ve bundan sıkılıp kafamı cama yasladım. Hırkamın da kapüşonunu takıp yolu izlemeye başladım.
Şimdi benim o şeyi imzalaması için saçma bir düğüne gitmem gerekiyor. Düğünde kız kardeş gibi olmam gerekiyor. Yani makyaj, abiye falan. İntihar edeyim ben ya. Başka kaçış yolum yok. Ben kız gibi gözükmüyorum ki. Kız gibi gözükmezsem imzalamaz bu. En iyisi intihar ya. Bir altın vuruş yapayım yeter bana o. Her şeyden kurtulurum hem.
Evet intihar güzel fikir.
Evin önünde durduğumuzda kapının önünde bizimkiler vardı. Herkes. Mert, Elena, Savaş, Akşın, Onur, Aziz, annem, Alp. İşte o an anladım intiharın saçma bir fikir olduğunu. Beni seven bu insanlar benim ölmemem için mantıklı bir sebep. Ölürsem Savaş, Mert, Elena, annem ve babam yıkılabilir. Bunu onlara yapamam değil mi?
Annemin yanına gidip sarıldım. Saçlarımı severken "Ne oldu kuzum?" diye sordu. Ben bir şey diyemeden babam "İmzalamadı." dedi. Sonra arkamdan birisi sarıldı. Kim olduğu açık değil mi? Babam. Bana ilk defa sarılıyor. Bu hissi sevdim. Bu akşam aralarında mı uyusam acaba?
Sonra bana sarılmaları bittiğinde Elena yanıma geldi ve bana sarıldı. Kulağıma "Üzülme kardeşim. Ben yanındayım." dedi. İşte o an göz yaşlarımı tutamadım. Omzunda ağlamaya başladım. Bu sefer de Mert arkadan sarıldı. Ve Onur da.
Onur da tüm bu şeyler içerisinde en az Mert kadar yanımda olmuştu. Birbirimizi pek sevmesek bile yine de yanımızda oluyoruz.
Onların kollarından ayrılıp Savaş'a koştum. Sevgilimi özledim. Kafamı boynuna sokup derin bir nefes aldım. Kollarını etrafıma sanki beni içine sokacakmış gibi sardı. Ya ama yerim ben seni.
Sonra elimi tuttu. O sırada Akşın koşup bana sarıldı. Savaş da elimi bırakınca Akşın'a daha sıkı sarıldım. Aziz de sağ taraftan Akşın ile beraber sarıldı.
İçeri geçerken nasıl konuşma yapacağımı düşünüyordum. O sikik düğüne gideceğimi nasıl anlatabilirim?
Çocuk bakmaktan kusucam şimdi.
Neyse iyi okumalar 💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev Arkadaşıydık (Girlxgirl)
Teen FictionHikaye girlxgirl olduğu için okumak istemeyenler okumasın. Boyxboy da var. O yüzden okumak istemiyorsanız hiç başlamayın. Hastanenin koridorunda bana sanki yabancıymışım gibi bakan en yakın arkadaşım derin bir nefes aldı. "Biliyorum." dedi. Anlamadı...