Annemin bana aldığı saçma mavi elbise ile bir daha hiç görmeyeceğim ve isimlerini bile hatırlamadığım akrabalara neden bir süredir yoktum diye açıklama yapıyordum.
Düğün günü maalesef ki bugün. Annem bana çok yakışacağını düşündüğü bir elbise almış. Mavi, tüllü, parıltılı falan. Ben bu elbiseyi giyecek kadar mı hayatı seviyordum?
Gece bitsin ve şu gerizekalı belgeleri imzalasın bir daha hiçbirinin hayatına dahil olmayacaktım. Annemin bile. Artık onu hiç göremeyecektim. Birbirimizi hiç tanımıyormuş gibi yapmamız gerekiyor. Her şeyin bir bedeli vardır.
Şu işler bitsin her şeyi yoluna koyacağım. İş yerini boşlamayacağım. Savaşla ilişkimi ilerleteceğim. Aileme daha çok alışacağım. İkizimle konuşacağım. Mert ile ilişkisi hakkında konuşacağım. Onur ile kavga edeceğim. Aziz ve Akşın'a düğün hediyesi alacağım. Eminim bunlar yakında evlenirler.
Benim şu an yanımda olan herkese hayatında iyi gidecek şeyler yapmak istiyorum. Onur hariç.
Yanımdaki teyze "Görmeyeli kocaman olmuşsun." gibi şeyler söylerken gözlerim anneme takıldı. Bu kadını hem seviyorum hem kızgınım. Bana onca şey yapmasına rağmen o adam ile hâlâ nasıl evli olduğunu bir türlü aklım almıyor. Onu seviyorum ama bir yanım ona hep kızgın. Bir daha onu göremeyecek olmam umarım sevgimi bitirir. Onu sevmeyi bitiremezsem acı çekerdim.
İçerde çok sıkılınca biraz dışarı çıkmanın daha iyi bir fikir olduğunu düşündüm. Üzerime annemin şalını alıp büyük düğün salonunun dışına çıktım. Veranda gibi bir yer yapmışlardı buraya. Rüzgâr yüzümü yalarken yan tarafta birini gördüm. Bu damattı. Cebinden çıkardığı sigarayı dudaklarına koydu. Sonra bir tane de bana uzattı. Hiç düşünmeden aldım. Kendi sigarasını yaktıktan sonra çakmağı da uzattı. Alıp sigarayı yaktıktan sonra geri verdim.
Bir süre konuşmadık ki bu benim için daha iyiydi. Onunla tanışmasam daha iyi olur zaten onu bir daha görmeyeceğim.
Sigaranın yarısına geldiğimde "Ailenle neden görüşmüyorsun?" diye sordu. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Ona bakmadan "Ailemle görüşüyorum zaten. Gerçek ailem burdakiler değil." dedim.
Bana dönüp içeriyi işaret etti. İçeri bakarken "Ordaki insanlar aslında fena insanlar değil. Annen çok iyi bir kadın. Baban biraz soğuk birisi. Ablan benim için mükemmel biri." dedi. İyice ona dönüp "Maalesef benim için öyle değiller. Ve en önemlisi de. Ne o içerdeki salak herif benim babam. Ne de o içerdeki senin sevdiğin kadın benim ablam. Ama en kötü yanı da o içerdeki çok iyi bir kadın da benim annem değil. Bu gece bittiğinde bir daha bu salondaki kimse benim suratımı görmeyecek." dedim. Sigarayı atıp içeri geçtim.
Limonatalar ve kolalar içilmiş, çirkin düğün pastası yenmiş, saçma salak insanlar dans edip kötü becerilerini sergilemiş, takılar ve paralar takılmış, buket atılmış, tebrik edilmiş ve en önemlisi de belgeler imzalanmıştı.
Bir taksiye binmiştim ve gerçek evime geri dönmeye hazırlanıyordum. Taksiciye evin adresini vermiştim. Yol iyi giderken içime bir korku geldi. Yol farklıydı. Korktuğumu belli etmeden telefonumu elime aldım. Açıp Mert ile mesajlaştığımız kısma girdim.
"Mert taksideyim ve beni tarif ettiğimden farklı bir yola götürüyor. Korkuyorum."
Yazdıktan sonra polisi aramalıydım. Ama ararsam adam eğer kötü bir şey yapma niyetindeyse bu daha hızlı yapmasına sebep olurdu.
Kontrolümü korkuma teslim edemezdim. Çantama iyice tutundum ve aklıma gelen tek fikri yapmayı düşündüm. Kapıyı açmaya çalıştığımda kilitli olduğunu fark ettim. Adam arkasına dönüp "Üzgünüm ama gidemezsiniz. Sizi götürmek için emir aldım ve başka yere gitmenize de izin veremem." dedi. Yüzüne ellerim ile vurmaya başladığımda "Lütfen işimi zorlaştırmayın. Amacım size zarar vermek değil. Ben sadece işimi yapıp sizi teslim edeceğim." dedi.
Camlara vurmayı denedim. Etrafta çok az araba vardı ve beni görmeleri çok zordu. Çantamdan çıkardığım tarağı cama vurmaya başladım. Korku vücuduma daha çok işliyordu. Taksici adam arkasına dönüp kafama göremediğim sert bir şeyler vurdu. Daha sonra bilincim anlamadım bir şekilde kapanmak üzereydi. Ne kadar sert vurduğunu fark edememiştim.
Bilincim tam kapanmamıştı ama başım dönüyordu. Etrafımı tam algılayamıyordum. Dışarıdan bir şeyler geçiyordu. İnsan mı ağaç mı onu algılayamıyordum. Her şey benim için yavaşlamıştı ve bulanıklaşmıştı.
Adamın yüzüne bu sefer ben yumruk atmaya çalıştım. Yumruğumdan kurtulmaya çalışıp kafasını çevirince direksiyon hakimiyetini de şaşırdı.
Arabayı sağa çekip arkasına döndü ve kafama bir silahın arkası ile vurdu. Bu sefer bilincimi kapatmıştı. Bilincim kapanırken tek düşündüğüm bana ne yapacağıydı.
3 aydır bölüm atmamışım çok özür dilerim.
Bu kurguyu çok seviyorum fakat hepsini birilerinden esinlenmiştim ve bazıları ile görüşmemeye başlayınca biraz yazasım gelmiyor.
Ama dün biri bana mesaj attı ve aklıma getirdi.
Bu hikayeyi yazmam lazım dedim.
Bir süre kurguyu nasıl yönetmem gerektiğini düşünüp sonra tekrar bölüm atacağım.
Yanlışım yoktur umarım.
İyi okumalar 💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev Arkadaşıydık (Girlxgirl)
Novela JuvenilHikaye girlxgirl olduğu için okumak istemeyenler okumasın. Boyxboy da var. O yüzden okumak istemiyorsanız hiç başlamayın. Hastanenin koridorunda bana sanki yabancıymışım gibi bakan en yakın arkadaşım derin bir nefes aldı. "Biliyorum." dedi. Anlamadı...