Elena yatağın karşısına geçip "Dünü hatırlıyor musun?" diye sordu. Bi bok yedim ama ne?
Kısaca "Hayır." dedim. Elini arka cebine atıp telefonunu çıkardı. Kızda Note 8 var. Bu nasıl zenginliktir yiğidim.
Telefonda biraz oyalandıktan sonra bana telefonu gösterdi. Bir kayıt. Ses kaydı.
Açtığında onun sesini duydum.
"Alo?"
"Niye bana böyle yapıyosun be?"
"Ne yapıyorum?"
"Bak. Ben dünyanın en gerizekalı insanıyım. Gidip en yakın arkadaşımdan hoşlanmaya başladım. Aşık değilim. Aşka inanmadığımı biliyorsun. Ama ne bileyim sen bana küsken, konuşmuyorken öldüğümü sanıyorum. Şu an yanımda Mert değilde senin olmanı istiyorum. Bana bunu yapmaya hakkın yok be."
"Neler dediğinin farkında mısın?"
"Ben seni çok seviyorum be Savaş. Tuna'yı sevmiyorum. Onu istemiyorum. Seni istiyorum. Sevsene beni Savaş."
Derin bir nefes ve ardından telefonun kapanmasıyla ses kaydı bitiyor.
Elena bana imalı imalı bakarken "Şimdi hatırladın mı?" diye tekrar sordu. "Hassiktir" diyince daha tuhaf baktı. Şimdi siki tuttum.
Derin bir nefes alıp "Bak bu aramızda kalacak. Savaş'a ya da başkasına söylemeyeceğim." dedi. Arkasını dönüp "Tabi Tuna'yı üzmezsen." diye devam etti. Neredeyiz biz? Dram dizisinde mi? Ne bu tavırlar amına koyayım?
O görmediği için gözlerimi devirip "Tuna'yı üzmeyeceğim. Ona değer veriyorum ve saygı besliyorum. Dün olan şeyler sarhoş olduğum içindi. Savaş benim en yakın arkadaşım." dediğimde sadece "Tamam." dedi. Bana inanmadığını kör olsanız görürdünüz.
Başka bir şey demeden gitti. Başka diyebileceği bir şey yoktu ki zaten.
O gittikten sonra Savaş içeri geldi. "Birazdan çıkıp eve gidebilecekmişiz" dedi. Sorun yokmuş gibi gülümsemeye çalıştım. "Seçkin abi beni ne kadar döver?" dedim. Gülümseyip yanıma oturdu. Gülmeye devam ederken "Umarım fazla kızmaz." dedi.
Ayağa kalkıp bana elini uzattı. "E hadi." dedi. Oflayıp "Hazırlanayım yani." dedim. Kafa sallayıp "Eh biraz zahmet olucak ama evet." dedi.
Yataktan çıktım. Önce şu hastane giysilerinden kurtulmam gerek. Savaş benim düşündüğümü anlamış gibi çantadan giysi çıkardı. Bol giysilerim. En sevdiğim ya.
Tuvalete gidip üzerimi değiştirdikten sonra kapı çaldı. Savaş "Gir" dedi. Seçkin abi kapıyı açıp içeri girdi. Derin bir nefes aldıktan sonra oflayıp "Bu hastaneye en çok gelen insansın. Hastalık hastaları bile senden daha az geliyor." dedi. Haklı adam.
Savaş yanıma gelip "E yani biraz haklı." dedi. Seçkin abi "Mucize gibisin. Nasıl hâlâ hayattasın bilmiyorum. Kaç canın var senin?" diye sordu. Ne dese haklı. Hep burdayım ve henüz ölmedim. Mucize.
Seçkin abi biraz daha konuştuktan sonra gitti. Arkasından "Ben olmasam kovarlar bunu. Benden başka hastası yok ki." dediğimde Savaş güldü.
Savaş dün akşamdan kalan giysileri alıp çantasına tıktı. Sonra benim belimden tutup kendine yapıştırdı. İyiyim düşmem falan demiyeceğim. Anın tadını çıkarmak istiyorum.
Dışarı çıktığımızda Mert karşımıza çıktı. Savaş'a "Onu biraz ödünç alabilir miyim?" diye sordu. Savaş önce bana baktı ve sonra elini belimden çekti. Sonrada asansöre binip aşağı gitti. Hay amına koyayım.
Hastanenin koridorunda bana sanki yabancıymışım gibi bakan en yakın arkadaşım derin bir nefes aldı. "Biliyorum." dedi. Anlamadığımı belli ederek "Neyden bahsediyorsun?" diye sordum. Elimi tutup "Ondan hoşlandığını. Neden bana söylemedin?" diye sordu. "Mert. Bende az önce öğrendim. Elena sarhoşken onu aradığımı söyledi." dedim. Bana bakınca gözünden yaş süzüldü. "Ağlama salak." diyip sarıldım. Çocukluğumun en güzel şeyi karşımda ağlamasın. Savaştan hoşlandığımı ondan sakladığımı düşünmüş. Bende yeni öğrendim. Bi saniye bi saniye. Ben az önce ev arkadaşımdan hoşlandığımı kabul mü ettim?
Evet evet. Söyledim. Hassiktir. Ben ev arkadaşımdan hoşlanıyorum.
Mert'e sıkı sıkı sarıldım. Bu salağa sarılmak beni çok iyi hissettiriyor. "Sen benim ailemsin." dediğimde daha çok sarıldı. "İyi ki seni seviyorum" dedi. Mert benim en iyi 'iyikim'.
Bana sarılması bitince hala ağlıyordu. "Benden saklamadığını biliyordum." dedi. Gülmeye başladı. Ona eğil işareti yaptım. Gülerken eğildi. Eğildiğinde saçlarından öptüm. Tekrar eski haline döndü. Bana bakıp "Uzadın mı sen?" diye sordu. Sanırım uzamışım. "Sonunda" diyince kahkaha attı. Sonra bana tekrar sarıldı. Sarılmaktan boğacak beni.
Ne kadar süre sarılmış kaldık bilmiyorum ama yeter. Tamam kanka bende seni seviyorum ama beni bi sal.
Bana sarılması bitince "Hadi gidelim artık." dedim. Asansörün önüne gelip düğmeye bastı ve beklemeye başladı. Gerizekalı. Asansöre binmeyeceğimi biliyor olmalıydı.
Asansörün önünde 12 saniye kadar durup bana döndü. 3 saniye sonra "Haa. Unuttum." dedi. Boşuna gerizekalı demedim.
Beni merdivenlerin oraya götürdü. Aşağı inerken beni tutuyordu. Hayır hacı iyiyim düşmem niye beni her an kanserden ölecekmişim gibi tutuyorsunuz?
Asansöre neden binmedim? Güzel soru.
Asansörlerden nefret ediyorum. Nedenini bilmiyorum ama içindeyken daral geliyor.
Aşağı da Seçkin abinin arabasını gördüm. Bizi eve bıraktı. İşte insanın doktoru olacaksa böyle olacak. Şaka yapıyorum. Adam benim için her şeyi yapıyor. O sadece doktorum değil abim gibidir.
Eve girdiğimde ilk iş bir duş almaktı. Duştan sonrada hayvan gibi uyudum.
Umarım sempatik bir bölüm olmuştur.
İyi okumalar. 💕💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev Arkadaşıydık (Girlxgirl)
Teen FictionHikaye girlxgirl olduğu için okumak istemeyenler okumasın. Boyxboy da var. O yüzden okumak istemiyorsanız hiç başlamayın. Hastanenin koridorunda bana sanki yabancıymışım gibi bakan en yakın arkadaşım derin bir nefes aldı. "Biliyorum." dedi. Anlamadı...