Merhaba, nasılsınız? Ben biraz rahatladım ve vakit bulunca hemen bir şeyler yazdım bölümü tamamlayana kadar da en azından çok kısada olsa bir alıntı paylaşmak istedim. Bölüm hafta sonu uzun olarak gelecek. :) Hepinize geçen hafta gösterdiğiniz anlayış için teşekkür ederim.
Keyifli okumalar dilerim.
***
Onları gözüyle görmeden şu konuşma bile kahrolmasana yetti. Dolan gözlerinden yaşlar düşünce hemen arkasını döndü hıçkırmak için zor tuttu kendisini."Aptalsın kızım sen aptalsın. Adam yanında çekinmeden sevgilisiyle konuşuyor sen birde ona neler diyecektin. Unutmuş işte bizi. O sözler verdiği büyük aşkımızı unutmuş. Allah kahretsin ya kahretsin."
Sildikçe gözlerini yeni yaşlar bir bir aktı. Üzüntüsü kızgınlığına karıştı ve gözlerini sildi derin bir nefes aldı. Şimdi değildi kendisini unutup sevgilisiyle yanında konuşan adama göstermeyecekti göz yaşlarını.
"Sonra konuşalım kapatıyorum şimdi."
Altuğ'un telefonu kapatmasıyla Azra arkasını bir hışım döndü ve Altuğ onun Seda'yı bildiğini bu yüzden kaza yaptığını şuan içindeki ateşin yakıcılığından bir haber başını çevirdi ve Azra'nın öfke dolu gözleriyle karşıladığında şaşkınlıkla baktı tam ona neyi olduğunu soracaktı ki Azra aşkının acısıyla, Altuğ'un yanında sevgilisiyle konuşacak kadar pervasız oluşuna delirmiş halde sert bir ses tonuyla konuştu.
"Bir daha gelme. Sakın gelme ben seni görmek istemiyorum."
"Ne?"
Azra içi acısada bunu söylemek zorunda olduğunu biliyordu. Altuğ'a net olarak gelme derse onun gelmeyeceğini biliyordu aksi halde bu gelip gitmeler sürecek ve yaralanan kendi olacaktı. Psikolojisi bedeni katlamıyordu artık bu acıyı. Onun sevgilisiyle konuşmasına dayanmak kolay değildi.
"Ne dediğim açık Altuğ."
"Ne oluyor sana daha az önce iyiydik bana bir şey diyecektin. Kaç gündür yanına gidip geliyorum arıyorum o zamanda iyiydik şimdi ne oldu birden böyle?"
Altuğ gerçekten anlamıyordu Azra'nın bu dengesizliğini ve sıkılmıştı bu durumdan. Aşkı oyuncak değildi. Azra gel dediğinde gelecek git dediğinde kovulacak bir aşk değildi onunkisi. Aşkının sahibi olan Azra bile bunu yapamazdı.
"Anlamayacak bir şey yok. Ben kaza geçirdim sende geçmiş hatırana ailelerimizin dostuluğu hattına geldin sağ ol ama gelme artık. Az öncede bunu diyecektim. Biz dost değiliz Altuğ eski sevgiliyiz ve bu saçma tamam mı burda olman çok saçma."
Azra resmen az önce Altuğ'un sevgilisiyle yanında konuşmasının kıskançlığıyla, unutulmanın acısı ve aşkının harcanmasıyla doldu taştı. Bu kadar kolay olmamalıydı. Hadi Altuğ için kolaydı unutmuştu tamam ama yanında o kızla nasıl konuşurdu.
Yaşadıkları özeldi buna saygısı hiç mi yoktu. Olmazdı kabul etmiyordu. O şiirler okuyan sözler veren adam bunu yapamazdı. Bu kadar vicdansız olup canını yakamazdı.
"Saçma öyle mi? Sen gerçekten ne dediğini bilmiyorsun."
"Biliyorum gelme diyorum gelme gelme."
Hıçkırarak ağlayacak olan Azra son anda tuttu kendini ve bağırmasıyla Altuğ da sinirlendi öfkeyle bakıp derin nefesler alıp vererek ensesini ovdu.
Azra'ya hala aşıkken onun kendisini istememesi sevmemesi unutması ve böyle kolayca git demesi ağrına gidiyor yüreğini yakıyordu.
"Bir daha gelirsem ne olayım. Hata bende ama bende."
Elini kendi göğsüne vurup konuşan Altuğ'da bağrınca içeridekiler seslerini duyup terasa çıktılar. Kaç gündür onların iyi olduğunu duymak hepsini umutlandırmıştı ve içeride ikisine dair umutla barışmaları için konuşurlarken bağrışma seslerini duyup koşarak gelmişlerdi ve şimdi kapı ağzında karşılık birbirine deli gibi öfkeyle bağıran ikiliye baka kaldılar.
"Gerçekten sen çok değiştin."
Altuğ inanamaz halde konuşurken Azra hayretle ağzını açtı. Birde kendine mi değiştin diyordu. Hala aynıydı hala aşklarına sadıktı. Bunu utanmadan nasıl derdi Altuğ.
"Ben aynı Azra'yım bunu bana demeden önce dön bir kendine bak. Değişen asıl sensin."
"Beni anlamayan sana oturup laf anlatmayacağım."
"Anlatma zaten Altuğ. Git bana da bir şey anlatma."
"Bir daha" dedi Altuğ göğsü inip kalkarak işaret parmağı havada. Azra'nın aşklarını, kendini unutmasının alevinde kavrularak net olarak konuştu.
"Bir daha senin için gelmeyeceğim. İlla karşılaşacağız ama sana özel asla gelmeyeceğim."
Altuğ sinirle lafını bitirip aynı sinirle yürüdü yanlarından geçtiği şaşkınla bakanlara bakmadan kaşları çatık giderken Ege tuttu kolundan Emre önüne geçti.
"Altuğ ne oluyor ya dur bir."
Emre arkadaşına destek olmak için kolunu omzuna atacaktı ki Altuğ hem Emre'nin hem Ege'nin kolunu itti. Onların şimdi desteğine ihtiyacı falan yoktu. Tek başına en zoru aştığı yıllardan sonra kimseye ihtiyacı yoktu. Gider içini her zaman olduğu gibi Hakan'a dökerdi. Ege'nin Emre'nin Eymen'in desteğine ihtiyacı yoktu.
Bölümde görüşmek üzere sevgiler...❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN ATEŞİ
RomanceAşkın Bedeli'nde sevilen çocukların büyümüş halleriyle dolu dolu yeni bir hikaye. Aşkın Bedeli'ni okumadan da bağımsız olarak hikayeyi okuyabilirsiniz çünkü onların hikayesi başka olacak. Eymen, Miray, Altuğ ve Azra'nın yürek burkan aşklarını, dost...