Neco - Arkadaşımın Aşkısın
Tam olarak anne tabiriyle 'her yer her yerdeydi' şu an. Elçin Selin'in evindeydi ama arada attığı mesajlardan onların durumunun da bizden farklı olmadığı belliydi. Öyle ani karar vermişlerdi ki şu evlilik işine her şeyi yetiştirmek imkansız gibiydi. Ama imkansızı başarmışlardı. Başarmıştık hep beraber. Oldukça zorlansak da...
Hızlı bir şekilde nikah tarihi almışlardı. Oraya kadar her şey güzeldi. Damatlık denen şey çok kolaydı. O da güzeldi. Ama Selin'in gelinlik bulması, hele de bu kadar kısa sürede bulması imkansıza yakındı. Karardan sonraki en büyük kaos buydu. Evet bebek unutulmuştu. Evet ailelere ne denileceği düşünülmüyordu. O gelinlik kadar önemli hiçbir şey yoktu. Ve o gelinlik de bulunamıyordu. Bulunanlar da Selin'in içine sinmiyordu. "Apar topar evleniyor olabiliriz de ilerde düğün fotoğraflarıma bakınca üstüme perde sarıp çıkmasaymışım keşke demek istemiyorum. Ne var bunda Eren?" diye kızıyordu bir de Eren'e. Neyse ki Elçin'in tatile gitmeden verdiği arkadaşının numarası işe yaramıştı. Zor da olsa istediği gibi bir gelinlik bulmuştu böylelikle Selin.
Ama işler bununla bitmiyordu. İnsanları çağırması vardı. Yaz tatilinin ortasında bir anda nikah yapmaya karar verince herkeste bir şaşkınlık olmuştu haliyle. "Hamile misin?" diye soranlara net cevap veriyordu Selin ama "Bebek mi geliyor?" deyince ne diyeceğini şaşırıyordu. Geliyordu sonuçta bebek, Selin'den olmasa da. Ama bunu henüz kimsenin bilmesine gerek yoktu. Özellikle aile büyüklerinin.
İsteme nişan bir çırpıda yapılmıştı. Öyle bir çırpıydı ki biz gidememiştik bile. Aile arasında, hızlıca halledilmişti. Tabi iki tarafın ailesi de hiç memnun değildi mevcut durumdan. Selin ailesine durumu başta anlatmasa da bir yerden sonra, Eren'i sevdiklerine emin olduktan sonra, anlatmıştı. Tabi ki durum çok iyi karşılanmadı. Özellikle Selin'in babası nişandan önce anlatmadığı için Selin'le birkaç gün konuşmadı. Aralarını yapan Eren olunca, çünkü benim arkadaşım biraz fazla iyi bir insandı, sorun büyük oranda çözüldü.
Büyük oranda diyorum çünkü asıl sorun ortada duruyordu. Şimdilik plan çocuğun Tuğçe gibi sorumsuz bir anneyle büyümemesiydi. Baba, eğer gerçekten babaysa, evli ve düzenli geliri olan biri olduğu için çocuğun velayeti için başvuracaklardı. Tabi annenin rızası olması gerektiğinden önce Tuğçe'yi ikna etmeleri gerekiyordu bunun için. Ki bunun da ne kadar kolay olacağı tartışılırdı. Zaten Selin'in yüreği elvermemişti yine bu duruma. Alelacele sırf bunun için evleniyor olsalar da Tuğçe'nin anneliğini görmek gerektiğini düşünüyordu. "İyi bir insan olmayabilir ama belki çok iyi anne olacak. Bilmiyoruz ki." diye savunuyordu kendini. Haksız sayılmazdı ama Tuğçe'yi tanıdığım kadarıyla ben daha iyi anne olurdum.
Eren'in kapıdan adımı seslenmesiyle salonun ortasında dikildiğimi fark ettim. Niye gelmiştim salona onu bile hatırlamıyordum. Tatilden döndüğümüz gibi bu karmaşanın içinde bulmuştuk kendimizi. Elçin'i sadece geceleri görüyorum dersem yalan söylemiş sayılmazdım. Çünkü sürekli Selin'de bir şeyler yapıyorlardı. Ben de Eren'de oluyordum genelde ama bizim pek bir şey yaptığımız söylenmezdi. Önünde ders kağıtlarını tutup anne babası geldiğinde çalışıyor gibi yapan ama normalde telefonda kız arkadaşıyla mesajlaşan çocuklar gibiydik daha çok.
Bir yandan öyle hızlı geçiyordu ki her şey anlamıyordum bile ne yaptığımızı. "Barış şu yapılacak oğlum" diyordu Ayşe teyze, yapıyordum. "Barış şuradan şu alınacak evladım." diyordu Kazım amca, alıyordum. "Barış dikkatimi dağıt, delireceğim lan!" diyordu Eren, dikkatini dağıtıyordum. Baya emir eri olarak geçirmiştim yani son bir haftamı. Pek düşünmeme gerek kalmıyordu, denileni yapıyordum.
Bir yandan da aklımda sürekli Eren'in evleneceği fikri dönüp duruyordu. Bir şey değişeceğinden değildi. Selin zaten Selin'di, yanımızdaydı hep. Ya da biz istediğimizde takılmamızdan rahatsız olacak biri değildi. Ama yine de sanki eski sevgilim evleniyormuş gibi bir hüzün hakimdi bu bir haftama. Elçin çok dalga geçiyordu. Her gece "Bu gece de biraz Eren'le anılarından konuşmak ister misin bebeğim? Dondurma falan getiririm, ağlarız beraber." diye eğleniyordu benimle. Kızıyordum ama sonunda nasıl oluyorsa gerçekten Eren'le anılarımızdan bahsederken buluyordum kendimi. Değişik bir yöntemdi ama işe yarıyordu kesinlikle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Capella
Romance"Dinle şimdi." dedi. Sesi sanki bir şeyleri incitmekten korkar gibi çıkıyordu. Şaşkınca etrafıma bakındığımda dudakları yavaşça yukarı doğru kıvrılırken elmacık kemikleri belirginleşti. Öyle güzel gülüyordu ki... Gülüşü kapkaranlık kumsalı aydınlatı...