Oda

1.9K 147 160
                                    

Mogwai - Take Me Somewhere Nice

Aaaa vallahi de geldik! 

E bi' zahmet canım dediğinizi duyar gibiyim ama ay sonundan sonra tekrar düzenli atmaya çalışacağıma söz verip affettirebilirim belki kendimi. 

Ben sizi çok özledim, bebeklerimi de. O yüzden susup baş başa bırakıyorum sizi. 

İyi okumalar:)

Kollarımın arasında titremeye başlayan güzellikle birlikte fark etim ne kadar uzun süredir havuzda olduğumuzu. Düğün sezonu tam açılmamış olduğundan bütün mekan bize aitti ve biz de bunu sonuna kadar kullanıyorduk sanırım. Ama benim minik bebeğim Nisan'ın henüz tam olarak ısınmayan havasında gecenin bir körü havuza girmiş olmanın getirdiği soğukla titremeye başlamıştı işte.

Kafamı hafifçe eğip yanağından öptüğümde buz kestiğini fark ederek söyleyeceğimi 'Üşüdün mü?'den 'Donmuşsun sen bebeğim!'e çevirdim. Bana biraz daha sokulup "Isınırım şimdi." diye mırıldandı ama bu söylediğinin küçükken eve girmemek için annelerimize söylediğimiz yalanlardan hiçbir farkı yoktu. Tatlılığına gülüp boynuna sokuldum. Burnum havuz kokusuna karışmış Elçin'i içine çekerken "Isıtırım aslında evet." diye fısıldadım kulağının hemen yanında. Sesimdeki muzurluğu fark etmiş gibi gülümseyerek döndü anında bana yüzünü, "Odada diyorsun?". Burnunun ucuna parmağımla hafifçe vurup "Nasıl da bilir kocasını!" dediğimde kıkırdadı olabilecek en tatlı şekilde. Boynunu nazlı nazlı kırıp "Boşuna evlenmedim tabi." diyerek suyun altından elimi tuttu.

Ballarının aniden kararmasıyla derin bir nefes aldım gözlerinin içine bakarak. Yüzüne yavaş yavaş yayılan gülümsemeyle de "Biz kaçar gençler!" diyerek Elçin'e yardım ederek havuzun kenarına doğru ilerlemeye başladık. Arkamızdaki kıkırtılara karışan Batu'nun "Çok bile dayandı." cümlesine bıyık altından gülsem de çıkmadan ayağımla yüzüne attığım suyla söndürdüm gülüşünü. Eren'in "Bir tur daha Barış'ı gerdeğe uğurlama yapıyor muyuz?" sorusu Selin'in sinirli bir "Eren!"iyle sönerken ıslak ıslak sırtıma yemediğim şaplaklara şükrederek bebeğimi sarıp hızlı hızlı odamıza doğru yönlendirdim, "Hadi size de iyi eğlenceler!".

Biraz uzaklaştığımızda "Size de?" diyerek kıkırdadı, "Nasıl bir edepsizsin Barış!". Bir anda bacaklarının altından geçen kolumla kendini kucağımda bulduğunda minik bir çığlık kaçtı dudaklarından ama çığlığı benim dudaklarım tarafından engellendi. "Çok" dedim bu kadar hızlı çatallaşmasına kendimin bile şaşırdığı bir sesle, "Çok edepsizim şu an Elçin.". Kolunu boynuma iyice sarıp bir güzel yerleşti kucağıma. Gözlerini gözlerimden bir saniye bile ayırmadan "Ona ne şüphe!" dedi yüzünde muzurlukla tutkunun karıştığı bir gülüş, "Ama sadece şu an olmadığında anlaşalım önce.".

Tek elimle kapıyı açmaya çalışırken ıslak göğsüne bir öpücük bırakıp "Şu an neyde istersen anlaşabiliriz biliyorsun değil mi?" diyerek kapıyı ittim ayağımla. Odaya ilk adımımla birlikte cevap vermek yerine boynumdaki kollarının gerildiğini hissedip hafifçe gülümsedim. Bazı şeylere ne kadar çok anlam yüklüyorduk. Ve yüklediğimiz anlamlar ne kadar da ağırlık yapıyordu aslında bizde. Anı yaşamamızı engelliyordu. Çünkü her şey o 'anlama' uygun ve o 'anlama' yakışır biçimde kusursuz olmalıydı. Bebeğim de tüm bunlar yüzünden gerilmişti muhtemelen. Ama çok değil birkaç saat önce söz vermiştim sonuçta iyi günde kötü günde diye. Tam olarak kötü günden kasıt bu olmasa da bir koca olarak görevim gerilen bebeğimi sakinleştirmekti elbette ki!

Gerginliğini de en güzel severek alabilirdim. Sevgi arsızı bebeğim, sevgi arsızı kocası ve gerginlik üçgeninde kazanan sevgi olmalıydı zira. O yüzden gelinliği çıkarmaya geldiğimizde bir miktar bozduğumuz yatağın üstüne yavaşça bırakmak için eğildim ama bebeğim çevik bir hareketle bacaklarını belime sarıp benden ayrılmak istemez gibi sıkı sıkı tutundu bedenime. Şaşırmış bir şekilde yüzüne bakınca kocaman bir kahkaha atarak dudaklarıma uzun bir öpücük bırakıp fısıldadı, "Islağız Barış.". Şu an çamurla kaplı bile olsak hiçbir şeyin beni durduramayacağını bilmesi gerekiyordu oysa ki ama bebeğimin gerginliğini verdiğim şu anki boş bulunmasını. Ve yüzümde Elçin'i deli ettiğini bildiğim gülüşüm kendimi sırt üstü yatağa atarken Elçin'in çığlığına karışan "Kuruyana kadar uyumayız o zaman." cümlemle birlikte yeterince ayrı kaldığım dudaklarına tutundum yavaşça.

CapellaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin