Gevende - Ağlaya Ağlaya
Uzun, upuzun bir bölümle geldik. Bol Elçin'li oldu. Haftaya Barış okuyacağız, merak edilmesin:)
İyi okumalar dilerim:)
"Ay annecim bu ne hal!" diye bağıran Gizem'in sesiyle kendimize geldik. Gelmiş gibi yaptık en azından. Nerede ne halde olduğumuzu algıladı bir beyinlerimiz. Ama ayrılmak gelmedi yine de akıllara. Elçin dudaklarını büzüp 'sıçtık' bakışı attı ama öyle saçma bir haldeydik ki ciddiye alamadım. Etrafıma bakındım. Elçin'in evinin en büyük yeri olan mutfak tam bir savaş alanıydı. Domatesler, limonlar, yoğurt, su... İstemsizce güldüm halimize. Elçin hala domatesle kaplıydı. Benim üstümdekilerle bir yemek yapılırdı muhtemelen.
"Annecim" diye cırladı bir kez daha Gizem. Fonda Demir'in sürekli gülme sesi "Sen bu kadar üstünü başını batırırken amcanla Elçin ablan neredeydi acaba?" diye sordu imalı bir tonda.
Aşk olsun Gizem! Yeğenim yanımızdayken sevişmiyoruz herhalde! Belki oynaşabiliriz biraz ama...
Ama Duru'nun cevap vermesine fırsat kalmadan önce minik bey gözüktü karnın içinden sonra da Gizem. Öyle büyüktü ki şaşkınlığı "Aaaa!" diyebildi sadece. Gözü mutfağın her noktasına değdi yavaş yavaş. Sonra da hala tezgaha dayalı duran bize... "Siz" deyip sustu ama ağzının içinin bir hayli dolu olduğunu her halinde belliydi. "Nasıl? Neden? Yani ne oldu?" diye soruları sıralayınca gülmemek için dudağımın içini ısırdım. Elçin'in beni bulan bakışlarındaki muzurluk gülmeme durumumu oldukça kötü etkilerken "Ay ben üç çocuğu yalnız başına bırakmamak gerektiğini unutmuşum!" diye söylendi Gizem.
Duru suçlu gibi babasının bacağının arkasına saklanmıştı. Bu normaldi. Evin kötü polisi Gizem'di çünkü. Duru hep Demir'den medet umuyordu o yüzden. Girdiğinden beri de hiç ağzını açmamıştı zaten Demir. Açarsa kahkahaları kaçacakmış gibi duruyordu zaten. Muhtemelen o yüzden susuyordu. Dediğim gibi Duru'nun Demir'e sığınması normaldi de benim bebeğimin de bana iyice sokulup kollarımda yok olmaya çalışması ne kadar normaldi onu bilemedim. Sarıldım ama iyice, Gizem'e karşı da her şeyi karşı da korurdum ben bebeğimi. Yeter ki böyle sığınacağı kadar yakın hissetsindi kendisini bana.
"Ay Demir!" diye Demir'e döndü Gizem ama kesinlikle istediği bu değildi. O Demir de biraz kızsın isterken eve girdiklerinden beri kendini tutmaya çalışan Demir sonunda kahkahayı bastı. Elçin de kollarımın arasında kıkırdamaya başlayınca kendimi daha fazla tutmak pek de mümkün olmadı, ben de onlara katıldım. "Hepsi deli!" diyerek mutfağa girdi Gizem dikkatle, "Bir tanesi akıllı değil ki! Çekirgem? Bu bozdu değil mi seni de?".
-Bu falan ayıp oluyor ama sevgili yengecim.
"Barııııış" dedi tehditkar bir sesle, "Zaten içimden bir ses bu rezaletin altında senin parmağın olduğunu bağırıp duruyor, daha da kaşınma istersen.". Gülüp "Doğum ne zamandı Gizem ya?" diye sorunca daha fazla gülmemek için yüzünü göğsüme saklamaya çalıştı bebeğim. Ama domateslerle yoğurdun karışmasından başka bir işe yaramadı bu hareketi. "Ay iyice bulandım ya!" diyerek kafasını kaldırınca da bebeğimin bu sevimliliğine daha fazla dayanamamış olacak ki Gizem de gülmeye başladı.
"Delisiniz siz deli!" diyerek bakındı etrafına, "Yalnız 7 aylık bir kadını yemeğe çağırıp yemek yapmadıysanız sizin adınıza bir miktar üzüleceğim.". Elçin kollarımdan çıkıp "Öpmek isterdim ama sosluyum Gizemcim." diyerek Gizem'i salona doğru yönlendirdi, "Yemekler pişiyor. Duru ve biz duş alana kadar her şey hazır olur 7 aylık hamile hanım. Siz içeride dinlenin hadi.".
*
"Barış tar-" diyordu ki dudaklarına bir öpücük bıraktım tarağını kaldırdım havaya. Gülümsedi sıcacık. "Teşekkürler Barış bey." dedi nazlı nazlı tarağı alırken de, "Saçımdan domates çekirdekleri çıkacakmış gibi bir his... Gizem'i bekletmeyelim diye aldığımız duşun hızına inanmak pek mümkün değil.". Gerçekten o kadar hızlı duş almıştık ki aynı anda elçin beni yıkarken ben Elçin'i yıkayıp hızlıca çıkmıştık. Normal olan bir şey kesinlikle değildi tabi ki. Elçin'i beraber duşa normal bir zamanda ikna etsem küresel ısınmanın en büyük sebebi olurduk muhtemelen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Capella
Romance"Dinle şimdi." dedi. Sesi sanki bir şeyleri incitmekten korkar gibi çıkıyordu. Şaşkınca etrafıma bakındığımda dudakları yavaşça yukarı doğru kıvrılırken elmacık kemikleri belirginleşti. Öyle güzel gülüyordu ki... Gülüşü kapkaranlık kumsalı aydınlatı...