Yaramaz

5.1K 315 459
                                    

Teoman - Duş

"Elçiiiiiin!" diye seslendiğimde tek ayağının üstünde eğilip kapıya tutunarak bana baktı. Sadece başı ve kapının kenarını tutan eli gözüküyordu. Ağzından sarkan diş fırçası, kocaman gözleri, dağınık saçları... İstemsizce güldüm haline. Güzel kaşlarını çattı hemen. Diş fırçası sallana sallana konuşmaya başladı, "Niye gülüyorsun yine ya?". Büyük adımlarla yanına gidip saçının tepesini öptüm. Yanakları kızardı hemen. O bana kızarken benim gidip onu öpmemi beklemiyordu belli ki. Ama öyle sevimliydi ki tutamadım kendimi.

Parmağını havaya kaldırıp koşturarak banyoya gitmesine gülerek odaya geri döndüm. Oflayarak bakındım etrafıma bir kez daha. "Yatağın altındadır belki." diye mırıldandım kendi kendime. Dizlerimin üstüne çökmüş yatağın altına bakarken ensemde hissettiğim soğuk öpücükle irkildim. Buz gibi dudakları ensemde ısındıkça genişledi gülüşüm. "Öpemedim demin." dedi sırıtarak, "Ne yapıyorsun sen yatağın altında?". Pes edip ayağa kalktım, "Çorabımı bulamıyorum.". "Top şeklinde miydi?" dedi üstündeki tişörtü çıkarıp yatağın üstüne atarak, "Öyleyse kedi oynamıştır onunla. Salondadır muhtemelen.".

Beline kolumu sarıp çıplak omzuna bastırdım sıkıca dudaklarımı. "Çoraptan vazgeçtik galiba?" diyerek bir kazak çekiştirdi dolabından. Sesinde muzur mırıltılar dolaşıyordu yine. "Barış azıcık rahat durursan üstümü giyineceğim ama ben." diye devam etti muzip muzip. Ama durdurmak gibi bir niyeti yoktu. Gülüşünden belliydi. Elmacık kemiklerinin kızarıklığından da belliydi. Dudaklarımı boynuna doğru çıkarırken başını yana yatırıp bana yer açtı hatta. "Böyle bütün güzelliğini ortaya serersen" dedim ve birkaç saniye teninden ayrılmaya dayanamayan dudaklarımı tekrar boynuna bastırdım, "Uslu durmam çok mümkün değil.". Başını çevirip dudağımı yakaladığı an bir öpücük bıraktı tam üstüne ve ani bir hareketle sıyrıldı kollarımdan, "Sen niye kalktın anlamadım ama benim laba gitmem gerekiyor sevgilim. Yoksa istediğin yaramazlık olsun.". Astığım suratımı elleriyle sıkıştırıp "Yerim senin suratını! Asma öyle. Geç kalmamam lazım. Makale yüzünden gerginiz zaten hocayla. Gözü yolda beni bekliyor her sabah." dedi sevimli sevimli.

Oflayarak kendimi yatağa attım. İç çamaşırının kopçasını kapayıp hızlıca kazağını geçirdi üstüne. Tek eliyle yanaklarımı sıkıştırıp uzayan dudağıma uzun bir öpücük bıraktı, "Surat asmazsan akşam seni izlemeye gelirim belki.". "Çocuk mu kandırıyorsun?" dedim surat asmaya devam edip. Küçük bir kahkaha atıp "Çocuk kısmına katılırım ama kandırma kısmı... Çok ayıp, hiç yakıştıramadım. İnsan sevgilisini böyle şeylerle itham eder mi hiç?" diyerek kotunu çekti. Kolundan tutup kendime çektiğimde bir çığlık atıp üstüme düştü.

Beline sarılıp kaçmasını engellediğimde "Uslu durmuyorsun hala." dedi dudakları dudaklarıma değerken. Öpüp geri çekildim, "Keyfimiz çok yerinde bu sabah.". Burnunu burnuma sürtüp "Çok!" dedi, "Sevgilim kalktı benimle sabah sabah. Keyfim çok yerinde. Ama keyfimi kaçıracak bir şey olmaması için kalkmamız gerek.". "Öpmeden bırakmam." dedim kollarımı sıkılaştırıp. Gülüp alnını omzuma yasladı. Boynumu öpüp tekrar kaldırdı başını, "Tek öpücükle duracağını bilsem...". "Denemeden bilemezsin." dediğimde dudağını ısırıp gülümsedi. Yavaş yavaş yaklaşırken ensesinden tutup hafifçe kendime çektim. Direnmek yerine ellerini saçlarıma geçirdi. Yavaşça kaydı dudağımın arasından ve dudaklarımı hapsetti kendi dudaklarına. Yavaş yavaş, seve seve öptü. Bir yandan elleri sevdi yüzümü, diğer yandan dudakları dudaklarımı. Usulca kaçtı dudakları sonra. Ama kısa bir anlığına geri döndü hemen. Alnını yanağıma dayayıp hafifçe sürtündü, "Gün aydı mı artık?".

=====

Aynur abla elmasını dikkatle soyarken bir yandan da bana bakmayı durdurmuyordu. Sonunda soyduğu dilimi bana uzatınca şaşkın şaşkın baktım suratına. Hangi dağda kurt ölmüştü de Aynur abla bana iyilik yapıyordu? Kesin yine bir şey soracaktı. Yüzündeki şeytani gülümsemeden belliydi. Gizem de benim gibi düşünüyor olacak ki gözlerini Aynur abladan hiç ayırmadan fincanını yavaşça dudaklarına götürdü. Aynur ablanın uzattığı elma dilimini kemirirken Aynur abla da keyifle arkasına yaslandı, "Ee Elçin, anlatmayacak mısın yeni sevgilini bize?".

CapellaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin