She Keeps Bees - Owl
Hiç bu kadar sinirlenmemiştim sanırım Elçin'e. Ne çok kavgamız olmuştu ne kadar çok tartışmıştık. Hatta özel olarak bu konuda ne kadar çok yapmıştık bunu. Çok kızdığım olmamış mıydı o zamanlar? Olmuştu. Olmuştu çünkü beni dinlemeden beni yargılamıştı hep. Ve kendini üzmüştü bu yüzden. Buna her zaman çok kızmıştım. Çünkü ne dersem diyeyim, ister en başından anlatmış olayım ister geçmişim geçmişte kaldı diyeyim bunun Elçin'i rahatsız etmesini anladım bir yere kadar hep. Kendimi Elçin yerine koysam ben delirirdim muhtemelen kıskançlıktan çünkü. O yüzden o kıskançlık dozunda olduğunca anlaşılır ve güzeldi. Ama Elçin'e hep kızdığım nokta kafasında olmayan şeyler yaratmasıydı.
Bu bugüne kadardı tabi. Hiç bu kadar sinirlenebileceğimi düşünmemiştim bugüne kadar Elçin'e. Çünkü hep fazla yumuşaktım Elçin'e karşı. Çok kızmak istediğim zamanlar da oldu üstelik ama asla kıyamadım bugüne kadar. Ama bu sefer farklıydı. Çok sebebim vardı öncelikle bu sefer. Bir kere kıskanmasına her zaman açıktım. Daha Duygu'yu gördüğüm an aklıma ilk gelenin Elçin olması bir korku veya bir şeyleri saklamak değildi. Elçin'in kıskanacak olduğunu bilmemdi. Onun kıskanıp üzüleceğini bilmem... Evet korku kısmı da vardı azıcık ama o da bana kızacak olmasından değildi. Korku kısmım daha çok o istediğim halimize dönebilecek olma ihtimaliydi. Çünkü ayrılıkla değişmiştik ikimiz de, sözde. Ama sınanmamıştık ve ilk sınanmamızda orada olmak başımıza gelebilecek en kötü şeydi. Tek korkum buydu.
Bunun dışında bekledim de yine kızmasını. Belki kıskançlığını bağırarak atmasını... Bir minik yine beni suçlamasını... Bekledim bunları. Yapsa da bir şey dememeye hazırladım kendimi. Haklıydı çünkü bir miktar sonuçta. O yüzden tamamdım bütün bunlara. Ama Elçin içindekini dışa vurmak yerine hiçbir şey olmamış gibi davranmayı tercih etti. Israr etmeme rağmen hem de... Bu sanırım en kızdığım ikinci şeydi. Benim bir şeyleri içimde tutmama bu kadar kızarken kendisinin aynı şeyi yapması ve bunun bilincinde olarak yapması gereğinden fazla üzdü çünkü beni.
Bilincinde olarak diyordum çünkü bilincinde olmasa gecenin bir saatinde beni uyandırıp "Kapatamadım." demezdi. Mesele uyandırması değildi burada. Mesele tamamen bunu yapacağını bilerek ilk baştan "Kapatalım." demesi ve bunda ısrar etmesiydi. İkimiz de biliyorduk rahatsız olduğunu. İkimiz de biliyorduk bana söylemek istediği şeyler olduğunu. Ama susmayı tercih edip tam da korktuğum şeyi yaparak kurmuştu kafasında. Susmak yerine en baştan bana "Nereden biliyor evlendiğini?" diye sorsaydı mesela o işin sonu yine bir kurgu şovla bitmezdi.
"Geldi değil mi?"... Bu da sanırım bir üçüncü kızgınlığımdı. İlk sınanmamızda geçmişe dönme korkumu bizzat gerçekleştirmesinin yanında yine bana bir şey sormadan konuyu kendi kafasında buraya getirmesi delirtmişti beni. Biliyordu onu ne kadar sevdiğimi. Biliyordu ondan bir şey saklamayacağımı. Tabi ki gerçekten Duygu gelmiş olsa durup dururken Elçin'e gelip "Bu arada bugün de geçmişimden bir kız geldi beni izledi." demezdim. Saçmaydı çünkü. Ve gereksizdi. Çünkü umurumda olacak bir şey olmazdı bu durum. Ama gelmiş olsa Duygu'yu gördükten sonra söylerdim böyle bir şey olduğunu. Bunu bana karşı kullanmak ister gibi söylemesi tam olarak korktuğumu başıma getirip güvensizlik sorunları olan Elçin'i çıkartmıştı yine ortaya. Çünkü o soruda büyük bir güvensizlik yatıyordu. Öyle basit bir geldi mi değil geldi ve sen benden sakladın geldi misiydi o soru.
Ama bunlara olan kızgınlığımın hiçbir şey olduğunu telefonumu karıştırdığını anladığım an anladım. Normalde olsa bunu da anlardım belki. Böyle aşırı itici, bunu yapmayı kendinde tamamen hak gören, bir hayat paylaşmayı karşısındakinin sahibi olmakla karıştıran insanlar vardı çünkü. Ve onlarca telefon karıştırmak çok normaldi. Çünkü neden karıştırmasınlardı? Karşılarındakilere sahiptiler artık istediklerini yapabilirlerdi. Ama Elçin kesinlikle böyle bir insan değildi. Hiç olmamıştı. Hayata bakışımız açısından yanlıştı bir kere bu hareket ikimiz için de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Capella
Romance"Dinle şimdi." dedi. Sesi sanki bir şeyleri incitmekten korkar gibi çıkıyordu. Şaşkınca etrafıma bakındığımda dudakları yavaşça yukarı doğru kıvrılırken elmacık kemikleri belirginleşti. Öyle güzel gülüyordu ki... Gülüşü kapkaranlık kumsalı aydınlatı...