Düğün

2.1K 137 275
                                    

Turtles - Happy Together

Merhabalaaaaar! 

Biz geldik. Ve ben yine düğünü bitiremedim sevgili tatlı okuyucularım:) Bu gidişle düğünü yazıp final yapacağım:)) 

Düğün ilk part diyelim bu bölüme ve sizi kendisine bırakayım. 

İyi okumalar ❤️

Kıkırdayarak dinledim dışarıdaki karmaşayı. Benim şapşal bebeğimin Mine'yi kapıda görünce yüzünün alacağı şekli düşünüp biraz daha güldüm. Emindim onun da benim kadar sabırsız olduğuna. Evet ben onu daha önce takım elbiseyle görmüştüm ve evet takım elbise damatlığın oldukça aynısıydı ama yüzünde bugünkü heyecan ve mutlulukla görmemişim sonuçta. Önemli olan oydu.

Onun tarafından bakılınca durum baya farklıydı tabi. Evlenmeye karar verdiğimizden beri gelinlik konusunda inanılmaz meraklıydı. Ve bu merakı benim muzip tarafımı kaşımıştı biraz. Durum böyle olunca o gelinlik köşe bucak saklanmıştı haliyle Barış'tan.

"Bebeğim" diye seslendi mutfaktan. Okuduğum rapordan gözlerimi kaldırmadan hıladım sadece. "Bugün planımız var mı?" diye devam etti konuşmaya, "Ne bileyim bir yere gitmemiz gerekiyor mu? Ya da bir şey almamız falan?". Karın ağrısını anlayıp sırıttım kendi kendime. Raporu kenara bırakıp arkasını dişlediğim kalemi de üstüne koydum dikkatle. Sesimin çok muzip çıkmamasına özen göstererek "Mesela?" diye sorduğumda mutfak kapısına gelip yüzüme baktı. Benim sırıtmamın aynısı onun da yüzündeydi. Oynayamıyorduk zaten çok fazla birbirimizle. Ama o kısacık zamanlarda bile gayet eğleniyordum.

"Ya Elçin lütfen!" dedi sırıtmasını kenara bırakıp o yavru köpek bakışını yüzüne yerleştirerek, "Meraktan öldüğümü görmüyor musun?". Sırıtmam daha da büyüdü. Büyük bir keyifle arkama yaslanıp "Görüyorum." dediğimde suratı biraz daha sevimlileşti. "Lütfen?" diyerek geldi yanıma. Önüme diz çöküp "Kötü şans falan saçmalığına inanmadığını biliyorum." diyerek gözlerime bakmaya devam etti. Böyle baktıkça eridiğimi biliyordu tabi ki. Ben de Barış böyle bakmaya devam ederse pes edeceğimi biliyordum.

Derin bir nefes aldım. Kesinlikle dayanamıyordum karşımda dünyanın en tatlı adamı bana dünyanın en tatlı sesiyle 'lütfen' derken. Yelkenleri suya indirmeme ramak kalmıştı. Ama şu halini bir iki ay daha görmek kesinlikle çok çok çok daha eğlenceli olacağını düşünerek silkelendim. Düşündüğüm için gülmeye başlayan yüzünü ellerimin arasına alıp dudaklarına bir öpücük bıraktım. Gülümsemeye başlamasına kıkırdayıp keyifle arkama yaslanırken de "Olmaz." dedim.

"Ne?" dedi inanmayan bir sesle. Kesinlikle bu sefer gardım düşürdüğümü düşünmüştü. Her seferinde daha da eğlenceli oluyordu bu yalvarma seansları. Kesinlikle son güne kadar göstermeyecektim. "Olmaz Barış." diyerek müthiş bir sakinlikle raporumu aldım elime, "Göremezsin bebeğim. Özür dilerim.".

Sinirle ayağa kalktı. Ağzının çok dolu olduğu belliydi ama konuşmadan önce düşünmesi gerektiğinin de farkındaydı. Sonuçta biricik bebeğini gelinlik göstermiyor diye kırmaması lazımdı. İçindeki savaşı bıyık altından gülerek izleyerek "Evet?" dedim daha da delirtmek için, "Bir şey mi diyeceksin?".

Gözlerini kısıp baktı yüzüme. Kesinlikle o kadar çok şey demek istiyordu ki... "Söyle söyle." diyerek gülümsemeye devam ettim. Ama sustu bir süre daha. Mutfağa geldiği hızın bin katı hızla dönmeden önce "İki gece Barış sevişlerinden mahrum bırakıyorum seni Elçin Atay." dedi. Ve devamında kahkahalarımın arasında söylendiğini duyabildim sadece.

Meraktan öldüğüne emindim. Meraktan ve heyecandan... Eren diye bağırışından bile belliydi zaten. Bir an önce ne gerekiyorsa yapılsın da yanıma gelebilsin diye bir yardım çağrısı gibiydi o Eren. Kahkaha atmamak için kendimi tutarken Mine'nin pes edişiyle biraz hafiflemiş olan heyecanım koşarak geri geldi. Derin bir nefes alarak kalktım oturduğum sandalyeden. Barış içeri girmeden son kez kendime bakabilmek için hızlıca aynaya döndüm.

CapellaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin