Ian Brown - Sweet Fantastic
-Şişşt! Sesini çıkarma anne geliyor! Kandıralım hadi.
Boncuk gözlerini kırpıştırıp bana bir süre baktıktan sonra sanki tam tersini demişim gibi bıcır bıcır bir şeyler anlatmaya başladı. Gülmeye başlayıp karnına başımı dayadığımda minik ellerini hemen saçlarımın içinde hissettim. Tam olarak saç yolma evresindeydi benim canım evladım. Annesinin o güzel saçlarındansa benim saçlarımı yolmasına razıydım. O yüzden bıraktım ki istediğini yapsın.
O saçlarımı çekiştirirken bebeğimin sesinin gelmesiyle başımı karnından kaldırmadan bebeğime döndüm. Elindeki havluya ellerini kurulayarak "Ne oldu?" diye kıkırdadı bir Nova'ya bir bana bakıp, "Kızın anlaşmalarına uymuyor mu artık Barış bey?".
Yatakta yana doğru devrilip yastığa sırtını dayamış bir bana bir annesine şaşkın şaşkın bakan kızımın ağzımın dibindeki ayağını öptüm sulu sulu. "Maalesef" dedim tembellikten doğrulamayıp, "Büyüdü artık beni dinlemiyor hanımefendi.". Ne olduğunu tam anlamasa da heyecanlanıp "Baba!" diyerek yüzüme vurmaya başlayınca kocaman kahkaha attı Elçin, "Bu çocuk sana ya çok aşık ya da seni uyurken öldürecek Barış.".
Aşık. Tabi ki aşık da kıskanıyor işte... Ne yapsın o da anne sonuçta.
Bebeğimin dediğini duymamış gibi küçük bebeğimin yüzümdeki ellerine ve önce - ve sadece - baba demesine odaklandım. Yüzümdeki ellerini öpmeye başlayınca kıkırdayarak bana doğru düştü Nova. "Aman anne deme kızım." diye söylene söylene küçük tezgaha elindeki havluyu bıraktı bebeğim. Yatağın ucunun hafifçe çökmesinden anladığım kadarıyla köşeye oturmuş bizi izliyordu. Ama üstüme bir anda atlamasıyla yanlış anladığımı anlayıp kahkaha attım. Bir yanda küçük bebeğim yüzümü sözde vurarak severken diğer yanda üstümde büyük bebeğim hem kızının ellerini hem de yüzümü öpüp beni dünyanın mutlu insanı yapıyorlardı.
Biz ikimiz nefes nefese Nova da yorulmuş ama gençliğin etkisiyle nefesine hakim bir şekilde durduğunda Elçin kollarını uzatıp Nova'yı kucağına çekti "Gel buraya bakalım cadı!" diyerek. Nova'nın baba demesiyle göğsümdeki başını sanki içime sokmak ister gibi bastırıp "Aghhhh!" diye inlese de önce "He kızım he, baba!" diye söylendi, "Ben baba, baba baba, mama baba, kedi baba... Her şey baba. Dünyan öyle oluştu senin maalesef.".
Başımı hafifçe kaldırıp göğsüme dağılmış saçları arasından başının tepesini öptüğümde tersten baktı tatlı tatlı. "Kıskanıyorum evet." dedi sonra da gülerek, "Hayır doğduğu andan beri bu kadar babacılık... Neyse ilerde çok kıskanıp yaka silktirirsin diye umuyorum Barış.". Başımı tekrar kaldırıp sırtımı bebeklerimi rahatsız etmeden karavanın duvarına yaslamaya çalıştım "Ben mi?" diye şaşırırken. "Sana kötü bir haberim var bebeğim." dedim sonra gülerek, "Asla öyle bir baba olmayacağım. Hatta beraber çapkınlık yapacağız biz kızımla. Di mi Nova?".
Bu sefer kucağındaki Nova'yı rahatsız etmemeye çalışarak bebeğim doğruldu tek kaşı kalkık, "Beraber? Ben rahmetli olduktan sonrası için inşallah bu planlar.". Koluna hafif bir ısırık atıp "Öncelikle" dedim bütün ciddiyetimle, "Hayır sen rahmetli olduktan sonra değil tabi ki.". Hafifçe gülüp "E ama bebeğim bu durumda sen rahmetli olursun sonucunda." dediğinde kahkaha atıp kendime çektim. Nova kucağında bir şeyler mırıldanmaya devam ederken "Yok rahmet falan ya" dedim, "Biz o işi kaldırdık hatırlarsan. Yok öyle bir şey. Olmayacak.".
Önce yüzüme bir süre tepkisiz baktı. Sonra da hafifçe gülümseyip dudaklarıma tüy gibi bir öpücük bırakarak Nova'ya döndü. "Miniğim!" dediğinde Nova ortalıkta ne tür bir yaramazlık yapsam diye aranan gözlerini annesine çevirdi. İşaret parmağını kaldırıp "Sen bu kadar yaşındasın bugün biliyor musun?" dediğinde Nova hiçbir şey anlamamış bir şekilde ikimize baktı. O kadarcık yaşındaydı gerçekten çocuk. Nasıl anlasındı zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Capella
Romance"Dinle şimdi." dedi. Sesi sanki bir şeyleri incitmekten korkar gibi çıkıyordu. Şaşkınca etrafıma bakındığımda dudakları yavaşça yukarı doğru kıvrılırken elmacık kemikleri belirginleşti. Öyle güzel gülüyordu ki... Gülüşü kapkaranlık kumsalı aydınlatı...