Bebek

882 80 57
                                    

Tobias Jesso Jr. - Without You

“Annem –“ diyerek odaya girdi ama şiştlememle dudaklarını birbirine bastırarak gözleriyle odayı taradı. Minik adımlarla yanıma gelip önümdeki sepetteki çamaşırlardan bir tane alıp “Uyudu mu?” dedi bir yandan da şaşkın, “Ne çabuk uyuyor bu çocuk Elçin! Hiç sana benzemiyor valla bıdık.”.

Kıkırdayıp bir kez daha beşiğinde huzurlu nefesler alan Nova’ya baktım. Sakindi benim kızım. Kendi kendine uyumaya da alışmıştı çok erkenden. “Erkenden alıştırmazsan merhaba fıtık!” demişti zira Gizem. Zaten işimden dolayı boynumdaki fıtık sürekli olarak atarken bir de bu sebeple hiç hareket edemeyecek kıvama gelip kızımla geçirebileceğim anları sınırlamak istemiyordum. Haliyle başlarda çok zor tutsam da kendimi ağladığında odaya gelmemek için şimdi çok mutluydum sonuçtan. Biraz mızıldanıp uykuya dalıyordu çünkü Nova.

Hafifçe gülümseyip katladığım tulumu kenara koydum. Mine doğduğunda belki bu kadar bahsedilmişti benim bebekliğimden. Çok hatırlamıyordum onu da. Şimdi Nova’yla birlikte, belki de hastalığın da etkisiyle, annemin neredeyse tek bahsettiği şey benim bebekliğim ya da çocukluğumdu. Bunca yıl sanki anlımızda kara bir lekeymişçesine saklanan çocukluğum ortadaydı şimdi. Ve sandığımın aksine o kadar da kötü durmuyordu annemin anlattıkları.

“Baban uyuturdu hep seni.” dedi odadan çıkarken. Bakışlarımdan anlamış olacak ki hafifçe gülümseyip “Şaşırma o kadar. Babandı ya o da…” diye devam etti ama “Ben pek hissedemedim ya anne onu.” dememle soldu gülüşü. Suçluydu evet. Babam kadar olmasa da annem de suçluydu yaşadığım ya da yaşayamadığım her şeyden. Ama zamanı değildi şimdi bunları konuşmanın. O yüzden derin bir nefes çekip anneme baktım gülümseyerek. Başımı omzuna koyup yürümeye devam edince rahat bir nefes verdiğini hissedip biraz daha gülümsedim.

Bir süredir bizimle kalıyordu annem. Ben öğrendiğimden beri demek daha doğruydu aslında. Hemen iyi bir doktor bulup tedavisine de başlamıştık. Zayıflamıştı geldiğinden beri. Çok zayıflamıştı. Çocukken oynamayı çok sevdiğim saçları yoktu artık. Ama o görmeye alıştığım arkasında hüzün tutan gülüşü yüzündeydi hala.

Çok konuşmamaya çalışıyorduk hastalığından. Çok duygusallaşabiliyordu çünkü annem. İlaçlar ve kemoterapiden yeterince zayıf düşmüşken vücudu bir de böyle şeylerle yormanın gereksiz olduğunu düşündüğümden torunu ve bizimle huzurlu zaman geçirmesine uğraşıyordum hastalık konuşmak yerine. Annem de bu durumdan memnundu anladığım kadarıyla. Nova’yla inanılmaz iyi anlaşıyorlardı. Zaten Nova herkesle iyi anlaşıyordu aslında. Güleç bir bebekti kızım. Evdeki karışıklık onu etkilemesin diye elimizden geleni yapıyorduk ve sanırım başarılıydık da. Zira huzurluydu bebeğim.

Kapının kapanma sesini belli belirsiz duyunca adımlarımı hızlandırıp annemi arkada bırakarak kapıya doğru gittim. Annem gelmeden bir öpücük bıraktı bebeğim dudaklarıma ve annemi gördüğü gibi gülümseyip “Uyuyor mu?” diye sordu sessizce. Evin sessizliği her zaman böyle değildi tabi. Dikkat ediyorduk etmesine ama bir kez daldıktan sonra çok kolay uyanmıyordu Nova. Gözlerimi kırpıp “Yeni daha” diyerek banyoya doğru ittirdim bebeğimi, “Gidip sevip uyandırma sakın şimdi!”.

Minik bir kahkaha atıp başını sallayarak banyoya girmesini gülümseyerek izledim. Boşuna dememiştim biraz önceki cümlemi. Duramıyordu çünkü Barış. Gerçekten birkaç kez severken uyandırdığı olmuştu ve bu hiçbirimiz için iyi bir sonuç vermemişti haliyle. Sakindi ama uykusuna düşkündü kızım, annesi gibi. Uyandırılmaktan nefret ediyordu o yüzden. Uyandıran babası da olsa ortalığı ayağa kaldırabiliyordu.

Babası da olsa diyordum çünkü şu anda hissedebiliyordum biricik kızımla babasını paylaşamayacak oluşumuzu. Şu andan hissedebiliyordum ki aşıktı kendisi babasına. Barış’ın kucağında bir başka mutluydu çocuk. Ya da Barış oynarken bir başka gülüyordu. Barış’a göre bunların hepsi benim hayal ürünümdü ama ben çok emindim bu durumdan. Görüyordum çünkü. Ama sorun değildi bu. Barış’ı paylaşamama durumum zaten tanıştığımızdan beri vardı. Şu an bu durumu kızımla yaşamak çok çok keyifliydi kesinlikle diğerlerinin aksine. Heyecanlandırıyordu hatta bu durum beni. Barış’ı paylaşamayacağım kişi ikimizin güzeller güzeli kızıydı sonuçta. Ve ben bu oyundan gayet memnumdan daha şimdiden.

CapellaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin