Morrissey & Siouxsie - Interlude
Telefonumun titreşmesine söverek gözlerimi araladığımda saatin erken olduğunu fark ederek telefonu yastığımın altına sıkıştırdım. Gözlerimi sıkı sıkı kapatıp yorganı başıma doğru çektim ama duyduğum ses huzurlu uykumdan aniden sıyrılmama sebep oldu. Gözlerim kocaman açılırken vücudumdaki tüm kaslar kasıldı, "5 dakika daha diyenlerdensin demek.".
Delirmedim diye umuyorum.
Yatakta yavaşça dönüp yere baktığımda uyku tulumunun içinde oturmuş bana sırıtarak bakan Barış'la karşılaştı bakışlarım. Saçları hafifçe dağılmış, olduğundan daha da sevimli gözüküyordu. Mümkünse tabi! Şaşkınlığımı atamamış bir şekilde gözlerimi kırpıştırdım, "Günaydın da diyemiyoruz galiba?".
Niye bu kadar güzel gülüyorsun sen ya? Nasıl bu kadar sevimli oluyorsun ve aklımı çeliyorsun benim her seferinde?
Şaşkın şaşkın "Günaydın." dediğimde başını onaylar gibi sallayıp gülümsedi, "Günaydın Elçin.".
Niye mutlusun sen bu kadar? Ne işin var burada? Yani senin odan tabi, senin bana sorman lazım onu ama... Kızda kalamadın herhalde dün gece yine.
Ben kendi içimde Barış'a trip atmaya devam ederken o uyku tulumunun içinden çıkmış tüm heybetiyle geriniyordu karşımda. Gözüm yukarı toplanan tshirtü sayesinde açılan karın kaslarına takıldığında sanki çok ayıp bir şey görmüş gibi gözlerimi çevirdim başka yere. Tekrar yüzüne baktığımda yine o muzip gülüşle bana bakıyordu, "Normalde böyle yatmam ama sen varsın diye giyindim eğer onu merak ediyorsan.". Saçlarımı bir omzumdan diğerine atıp sinirli bakışlarımı yönelttim Barış'a, "Ne merak edeceğim canım. Nasıl yatıyorsan yat.". Gülümsemesi büyüdüğünde gülmemek için dudaklarımı ısırdım. Gözlerim yerdeki uyku tulumuna takılınca tüm gece ne kadar rahatsız uyuduğunu düşünüp kendi kendime kızdım, "Kusura bakma seni de yatağından ettim ama sen nasıl olsa gelmezsin diye tüm dünya emindik de ben ondan senin yatağında uyudum.".
Adamdan özür dilerken bir de iki tokat atsaydın Elçin! Çünkü hiç belli etmedin şu an aklının kızlara takıldığını.
Giysilerinin durduğu sandalyeyi çekip oturdu, "Tüm dünya yanıldığınız için çok mutlusunuz galiba?". Sahte bir gülüş atıp saçlarımı topladım, "Evet, yanlışınızı yerde uyuyarak fark etmişsinizdir diye umuyoruz dünya olarak.". Dudağının kenarını ısırıp bir bana bir de yerde duran uyku tulumuna baktı gülümseyerek, "Çok rahattı, denemeni öneririm. Bir de alışkınım tabi ben. Sen?". Her söylediğime cevap vermesi sinirimi bozuyordu, "Ben ne? Yerde yatmaya alışkın mıyım diye mi soruyorsun?". Başını sallayıp onayladığında umursamaz gözükmeye çalışarak omzumu silktim, "Genelde kendi evimde kendi yatağımda uyuduğumdan yerde yatmama gerek kalmıyor. Seni çok yere attılar herhalde.".
Ergenler gibi laf sokmalar falan... Bravo Elçincim çok doğru yoldasın. Belki ergenliğine vurulur Barış.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Capella
Romansa"Dinle şimdi." dedi. Sesi sanki bir şeyleri incitmekten korkar gibi çıkıyordu. Şaşkınca etrafıma bakındığımda dudakları yavaşça yukarı doğru kıvrılırken elmacık kemikleri belirginleşti. Öyle güzel gülüyordu ki... Gülüşü kapkaranlık kumsalı aydınlatı...