Alışkanlık

1.1K 92 102
                                    

Lamb - We Fall in Love

Merhabalaaaar!

Evet yanlış görmüyorsunuz yeni bölüm attım. Ve çok çok utanıyorum gerçekten bu durumdan. Hepinizden çok çok özür diliyorum. En çok da bebeklerimden çünkü böyle bölük pörçük yazılmayı hak etmiyorlar. Ama inanın bir büçük aydır ilk defa boş günüm bugün. Ve onda da tahmin edebileceğiniz üzere yine rahatsızım, boynum tutuk:) Ama boş günü bulmuşken sizinle hemen buluşayım dedim. Elimden geldiğince gelmeye çalışacağım. asla yarım bırakmak istemiyorum sizi ve bebeklerimi, merak etmeyin. Siz olduğunuz sürece olacağım yani:)

Sustum ve sizi bebeklerime bıraktım.

Öperim hepinizi, iyi okumalar:)

Sevmediğim hastaneye artık koşa koşa gelmek... Karnımdaki mucizenin bana kattığı yeniliklerden biri de bu oldu sonra birkaç aydır. Bu tabi ki yeni alışkanlıklarımın sadece biriydi. Aslında öyle gaip garip alışkanlıklarım da olmamıştı. Bilinen hamile alışkanlıkları sadece. Ama işte bana yeniydi. Tatlı yemek mesela... Ama öyle insan gibi tatlı yemekten bahsetmiyordum burada. Kendimden geçer gibi yemek... Elim ayağım titreyecek kadar tatlı istemek... Barış'ı gecenin bir köründe uyandırıp açık tatlıcı buldurmaya çalıştıracak kadar istemekten bahsediyordum.

Mide bulantısı sonra... Kimse sevmiyordur tabi ki midesinin bulanmasını. Ama benim için en tahammül edemediğim rahatsızlık biçimiydi eskiden. Şimdi kendisi elim, kolum, gözüm falan gibi bir uzvum oldu sanki. Başta çekiştik birbirimizle ama şimdi iyi anlaşıyoruz sayılırdı. Gamze teyzenin de tecrübelerinden yararlanarak bir miktar orta yol bulmuş gibiydik midemle. O bulanınca ben ona çok kızmıyordum artık. Ama ben de onu sakinleştirmeye çalıştığımda o da çok direnmiyor gibiydi. İyiydik yani.

Yeni yeni huylarımdan biri de duygu dalgalanmalarımdı. Buna çok yeni diyemiyordum aslında. Daha doğrusu Barış için yeni değildi. Hiç garip karşılamıyordu garibim. Ben bile bazen verdiğim tepkilerin çok absürd ya da çok yersiz olduğunu hissediyordum. Ama Barış sanki çok normal bir tepki vermişim gibi davranıyordu. Sanırım hamilelik öncesinde de biraz dengesizdim. Tabi ki bunu diyemiyordu bana. Zira duygu dalgalanmalarıııııı... Ama "Bebeğim garip bir şey yapmıyorsun ki." diyordu sadece. Gerisini getiremiyordu.

En sevdiğim yeni alışkanlığım da sürekli doktora gelip bebeğin kalp atışlarını dinlemekti. Hayatımda duyduğum en güzel kalp atışı buydu desem sanırım yalan söylüyor sayılmazdım. Bir varlığın kalp atışı güzel olabilir miydi çünkü emin değildim. Ama bizim minnağınki güzeldi işte. Hele ilk duyduğumuzda...

"Eveeeet" dedi Ender hanım yüzünde kocaman bir gülümsemeyle, "Hazır mısınız?". Daha önce birçok kez olduğu gibi şu anda da neye hazır olmamız gerektiğini bilmediğimiz için Barış'la birbirimize baktık. Ve bu aptal bakışmamız Ender hanımın çok hoşuna gitti tabi ki. Artık bize alışmıştı zaten. "Kalp atışı" dedi gülümseyerek, "İsterseniz şu an duyabiliriz.".

Yok hazır değildim! Hem de hiç hazır değildim böyle bir şeye. Benim kalbim o kadar hızlandı ki bu soruyla kulaklarımda atıyor gibi hissediyordum. Ve öyle güçlüydü ki atışlarım başka hiçbir şeyi duyabilirmişim gibi gelmiyordu. Cevap veremedim o yüzden. Ya da verdim de duymadım. Barış verdiyse de duymadım. Öylece baktım Ender hanıma. Ve sıkı sıkı tuttum bebeğimin elini. Kocaman eli beni sakinleştirmek ister gibi elimi okşamaya çalışsa da bu sefer o da sakin değildi, biliyordum. Eli becerememişti çünkü. Ya da ben sakinleşebilecek durumda değildim.

İşte tam da o anda bebeğimin dudakları değerken parmaklarıma sadece kendi kalp atışımı değil dünya üzerindeki bütün sesleri bastıracak bir ses geldi, minnağımın varlığı. Minnağımın bize ilk selamı... Minnağımın bize "Merhaba, ben buradayım!" dediği ilk an... Bu anları dizilerde filmlerde çok görmüştüm belki. Hepsinde ebeveynlerin çılgınlar gibi duygulanmasını izlemiştim bugüne kadar. Ama bugün ilk defa anlıyordum onları. Çünkü tam da o anda, tam da hayatım boyunca duyduğum en güzel gümbürtüyü duyduğum anda idrak ettim her şeyi. Tam da o anda boğazım düğüm düğüm oldu sonunda gerçekten orada olduğuna ikna olduğum o minicik varlık yüzünden. Tam da o anda hissetim içimdeki varlığı bu sefer tüm gerçekliğiyle. Ve "Ben anne oluyorum!" dedim. Barış'a döndürdüm bakışlarımı ve "Ben anne oluyorum" dedim bir kez daha.

CapellaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin