PARADİSE 22

182 16 0
                                    

<MİN YOONGİ(SUGA) >

Boynuma vuran sıcak nefesle kendime geldim hafifçe gözlerimi açtığımda sıkıca kollarımı sardığım kişiye baktım. İnanamıyorum kollarımda tuttuğum kişi gerçekten Yun Hee miydi?

Kollarımı hafif gevşetip tekrar baktığımda omzumla boynum arasında uyumaya devam ediyordu. Ne ara buraya gelmişti acaba? Bir süre durup düşününce her şey yerine oturmuştu.

Yavaşça onu kollarımdan ayırıp yere yatırmıştım. Üşümüş gözüküyordu üzerimdeki montu çıkarıp üstüne örterek oradan hızla uzaklaşmıştım.

Yun Hee'nin  benden neden ayrılmadığına anlam veremesem de yüzümde aylar önce oluşan o aptal gülümseme olduğundan emindim.

<YASEMİN(YUN HEE)>

Yüzümü yalayıp geçen rüzgarın soğukluğu ile gözlerimi açtığımda neler olduğunu anlamaya çalıştım. Acaba rüyamıydı diye düşünürken üzerimde olan mont dikkatimi çekmişti. Ne yani hiç bir şey demeden beni bu soğukta burada bırakıp gitmiş miydi? Bu çocuk gerçekten dengesizin önde gideni. Bir iyi davranıyor bir kötü. Bu davranışları benimde kafamı karıştırıyordu. Olduğum yerden sinirle kalkınca ayağımdaki yarayı unutmuş olmanın cezası ani giren acı olmuştu. Cebimden telefonumu çıkarıp açtığımda bir anda bir sürü bildirim gelmeye başlamıştı.

Ahh Gülce ahh. Mesaj atmama rağmen yinede ortalığı ayağa kaldırmış gibi görünüyor. Jimin'den 8, Ho Seok oppa dan 5, Taehyung'tan 3, Jin oppa dan 7, Jeongguk'tan 9, Nam Joon oppa dan 2 ve Gülce'den 13 cevapsız arama. Allah aşkına bunların hepsi işini gücünü bırakıp benimi aramış. Bu ne ya. Telefonum çalmaya başladığında sinirle cevaplamıştım.

"Ne var ne!!"

Ho Seok:"Yun Hee neredesin sen? Meraktan öldük telefonu kapatmakta ne demek? Hem sen daha iyi olmadan neden ayaklandın."

"Oppa şu an bunların sırası değil sonra konuşalım."

Ho Seok:"Nerdesin sen söylede gelip alayım."

"Gerek yok ben kendim dönebilirim." dedikte sonra ne dediğini dinlemeyip telefonu suratına kapatmıştım. Yurda gittiğimde ilk işim Gülce'ye iyi bir azar atmak olacak. Bu kadar telaş yapması çok anlamsız. Ayrıca ona haber vermiştim. Küçük ama sık adımlar atarak uçurumun olduğu tepeden inerken yine telefonum çalmıştı. Arayan Gülce'ydi.

"Yurda geldiğimde orada olmazsan kötü şeyler olacak."

Gülce:" Sen o ayakla nereye gittiğini sanıyorsun?"

"Sana haber verende kabahat. Sana özellikle mesaj attım neden herkesi endişelendiriyorsun? Bunu insanlara yapmaya hakkın yok anla artık bunu."

Gülce:" Benim onlara yapmaya hakkım yoksa senin de bana yapmaya hakkın yok. Saatlerdir sokak sokak seni arıyoruz resmen ya. " dediğinde cevap bile vermeden suratına kapattım. Bu sefer istediği kadar trip atabilirdi çünkü bu yaptığı çok mantıksızdı. Zaten çevremde bir tane mantıklı insan olsa dişimi kıracaktım.

Taksiye bindiğimde kakaotalka girip mesaj yazmaya başladım.

" Beni merak etmenize gerek. Çünkü ben iyiyim ayrıca Yoongiyide gördüm iyi gözüküyordu telaş yapmayın."

Seok Jin:"Sen nasıl kimseye haber vermeden yurttan çıkarsın ya. En azından bir mesaj atar insan."

"Young'a atmıştım zaten. Ayrıca bu kadar büyüteceğini düşünmemiştim."

Nam Joon:"Sende Suga gibi sorumsuzca davranıyorsun."

"Siz beni onunla mı kıyaslıyorsunuz? Bunu asla yapmayın. Ben Yun Hee'yim o Suga o yüzden bir daha bana karşı laflarınızı seçerek konuşun." dediğimde mesajlar kesilmişti. Sanırım hepsi sinirli olduğumun farkına varmıştı.

Geciken Huzur (MİN YOONGİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin