Handan gelen bağırışlar üzerine sohbetleri sonlanmış, iki kardeş ve ihtiyar adam hızla mahzenden çıkmıştı. Tander'in üç adamıyla, iki insanoğlunu itiş-kakış halinde bulmuşlardı. Igor'u gören insanoğulları itişmeyi bırakmıştı. Tander'in adamları ise mahcup şekilde açıklama yapmaya çalışmıştı. Aldıkları emir dolayısıyla kılıçlarına davranmamışlardı, bu sebeple iki gencin zorla hana girmesini de engelleyememişlerdi. Birbirlerine hiç benzemedikleri halde kardeş olan iki insanoğlunu gören Tander şaşkınlığını gizleyememiş fakat sebebini paylaşmadan handan ayrılmıştı. Bir sonraki ziyaretinde, Igor'un yakın dostları olduğunu öğreneceği gençler, dedesi Tarkun'un omuz omuza çarpışmalara girdiği beş kişilik özel komutanlarından ikisinin tıpatıp benzeriydi. İmparator Tarkun, vasiyeti üzerine bu beş silah arkadaşıyla yan yana gömülmüştü. Kraliyet sarayının altındaki lahitte Tarkun'un ve bu komutanların büstleri de mevcuttu. Sık sık burayı ziyaret eden Tander, özel ekibin bir parçasıymış gibi simalarını aklına kazımıştı bu sayede. Dedesinin bir imparatorluk haline getirdiği devleti kara günlerden kurtarmak –kuzeni Mikeno döneminde olacaklar ve üvey kardeşi Igor hakkındaki yargıları tamamen doğruysa- dedesinin suretine sahip Igor'a ve dedesinin yakın komutanlarının suretindeki iki insanoğlunun maharetine kalacaktı. O günleri göremeyecek olsa da böyle ilginç tesadüfler Tander'in her zaman hoşuna gitmişti.
Belki de ömrü yetmediği için iki defayla sınırlı kalan bu ziyaretlerden ne Talkhir'in ne de –Tander'in hastalığının duyulması sebebiyle- tahtın varisi konumunda bulunan Mikeno'nun haberi olmuştu. Yine de bu iki ziyaret; Tander'in, üvey kardeşi Igor ve imparatorluğun geleceği hakkında önemli kararlar almasına yetmişti. Vefat etmeden dakikalar önce en güvendiği kâhinine iki adet zarf bırakmıştı Tander. Geleceği öngörülen karanlık günlerin gelmesi durumunda; zarflardan biri, sadık generallerinden herhangi birisine, diğeri ise Talgor'un Ruhu isimli hanı işleten Igor isimli gencin eline ulaştırılmalıydı. Ömrünün, hastalıkla boğuştuğu son yıllarını önlem almakla geçirmiş olsa da son dakikalarında kuzeni Mikeno'nun başarılı olması için tanrılara yakarmıştı. Mikeno'nun doğumundan itibaren görüşmedikleri bir gün bile olmamıştı ve onun bir kuzenden daha fazlası olduğunu düşünmüştü her zaman. Önceleri, tek çocuk olması sebebiyle bir kardeş; kısır olduğunu öğrendikten sonra ise hiçbir zaman sahip olamayacağı bir evlat yerine koymuştu Mikeno'yu. Bu sebeple; tüm kâhinlerinin yanılmış olmasını, karanlık günlerin hiçbir zaman gelmemesini, kuzeninin gelmiş geçmiş en iyi hükümdar olmasını yürekten arzu etmişti. Ne yazık ki yüreğinin fısıltıları asılsız çıkacaktı. Aklına ve kâhinlerine güvenerek aldığı önlemler ise imparatorluğu kurtaracaktı.
Beklenen karanlık günler, beklenenden çok erken –henüz Mikeno'nun tahta çıkışının dördüncü yılı dolmadan- gelip çatmıştı. İmparatorluğun kaderini değiştireceğine inandığı zarfları bir an olsun yanından ayırmayan kâhin, Tander'e verdiği sözü tutmuş, derhal harekete geçmişti. Karanlık günlerin geleceğini çok önceden bilmesine rağmen tam vaktini bilmiyordu ve o zamana kadar da içinde hep bir şüphe olmuştu. Erken davranmakla geç kalmak arasında bir tedirginlikle geçirmişti günlerini. Son bir haftada yaşananlar ise hiçbir şüpheye yer vermeyecek derecede açık ve net bir şekilde, doğru vaktin geldiğini haykırmıştı adeta.
Her şey, imparatorluk mührüne sahip bildirilerin dağıtımıyla başlamıştı. Halk bir sabah uyanmış ve şehirlerden köylere, caddelerden sokaklara kadar her karış duvara yapıştırılmış bildirilerle karşılaşmıştı. Aynı gün binlerce tellal sokaklara dökülmüş, iki gün boyunca, sesleri kısılana kadar bildiride yazılı olanları haykırmışlardı. Bir kişinin yönetmesi için imparatorluğun fazla geniş olduğuna karar veren İmparator Mikeno yeni bir kanun çıkarmıştı. Haldermorth'un eski günlerinde olduğu gibi; ülke yedi parçaya bölünecek, bu bölgeler yedi valinin kontrolünde olacak, valiler ise sadece imparatora hesap verecekti. Yeni kanunu açıklayan bildiri bununla sınırlıydı. İnsanlar henüz duyduklarının, okuduklarının ne anlama geldiğini, hangi sebeple böyle bir kanun çıkarıldığını tartışırlarken valiler harekete geçmişti bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mortedra 2 - Bir Kralın Düşüşü (Tamamlandı)
FantasyMORTEDRA serisinin ikinci kitabıdır.
