Çoğu zaman tavırlarını garip bulduğu ve arkadaşları tarafından bu konuda defalarca uyarıldığı halde, bir şekilde bu büyücüye güveniyordu. Belki de güven duymasını sağlayan bir büyünün etkisindeydi ama öyle olsaydı bu ihtimali aklına getiremezdi herhalde. 'Güven' konusu aklına geldiğinde peşinden Wulcan'ı hatırlıyordu. Zamanında Wulcan'a da güvenmişti ve sonucu malumdu. Diğer yandan korkak biri olduğu izlenimi yaratmak istemiyordu. Gururdan mıydı yoksa henüz adını koyamadığı başka bir şey mi vardı, karar veremedi. Milla sessizce yanıtını bekliyordu. Yüzünde endişelendiğine dair bir ifade yoktu ya da bunu gizliyordu. "Pekâlâ," dedi birden. Neden kabul ettiğini bilmese de etmişti. "Sanırım şimdi bir ateş yakmamız lazım."
Milla tekrar gülümsedi ve hemen sonrasında ciddileşti. Demir parçasını koklayacakmışçasına yüzüne yaklaştırdı ve uç kısmına doğru üfledi. Saniyeler içerisinde damga, akkor haline gelmişti. "İzninizle," dedikten sonra DarkKahn'ın arkasına geçti, omzunu sıyırdı ve damgayı bastı. Damgayı çektiği gibi yaraya üfledi ve yara anında kabuk bağladı.
Kısa süreliğine de olsa canının yandığını inkâr edemezdi fakat tahmin ettiği kadar ciddi bir acı değildi. Daha önce de canı yanmıştı hem de çok daha fazla. Ne zaman oraya konduğunu bilmediği devasa aynada sırtına baktı, şekli gördü. İşlem başarılı geçtiği halde öleceğini düşünmüyordu. Başka birisinin kontrolüne geçmiş gibi de hissetmiyordu. İşe yarayıp yaramadığını ya da bunu nasıl öğreneceğini henüz bilmiyordu. Tek bildiği bu durumu öğrendiğinde arkadaşlarının vereceği tepkiydi. "Bu damga meselesi şimdilik aramızda kalsın," dedi. Milla gülümseyerek başıyla onayladı. Geliş sebebini hatırladı birden. "Yine de bahçeye çizdirdiğin şekiller oldukça garip bir görüntü oluşturuyor ve bizimkilerin hoşuna gitmediğini bilmelisin."
"Onları merak etmeyin efendim. Genel hatları askerlere çizdiriyorum, son haline gelince zaten görünmez olacaklar. Bu arada kanınızdan bir damla alabilir miyim?"
Önce damga, sonra kan ve ikisini de gayet normal şeylerden bahseder gibi söylemesi tekrar tedirgin etmişti Kaan'ı. Bir an hiç tanımadığı birine gereğinden fazla güvendiğini düşündü, daha doğrusu bunu söyleyen Okan'ın sesi kafasında çınladı.
Milla başını yana eğmiş, iç sesiyle bir tartışma yaşayan DarkKahn'ı inceliyordu. "Kararsızsanız basitçe reddedebilirsiniz. Yeni tanıştığınız birine güvenmemeniz gayet normal."
"Zihnimi mi okuyorsun sen?"
"O damgadan sonra bunu yapabilmem imkânsız fakat yüzünüze bakınca anlayabiliyorum," dedi Milla gülümseyerek.
"Birçok kez güvenim boşa çıktı ve güvendiğim insanlar beni çok yanılttı. İşin acı tarafı; aklımda hep bir şüphe olmuştu fakat ciddiye almamıştım. Daha önce hiç büyücü dostum olmadı ve şimdiye dek gördüğüm iki büyücü de beni öldürmeye çalıştı. O sebeple bazen seni biraz ürkütücü buluyorum, kusura bakma."
Ürkütücü bulunmasını pek de umursamadı Milla. Özellikle damga ve kan gibi taleplerinden sonra böyle bir etki yaratması normaldi. "Peki, o iki büyücüye ne oldu?" diye sordu.
"Öldüler," derken başını yere eğmişti Kaan. Yaptığıyla övünür gibi görünmek istemiyordu. Başka bir seçeneği olsa denemekten çekinmeyeceğini de söylemek istemiş fakat vazgeçmişti.
"Öyleyse benim sizi ürkütücü bulmam gerekmez mi?" diye sordu Milla. Yüzünde, öyle bir ihtimalin bulunmadığını belirten bir tebessüm vardı.
"Doğrusu birini Ufaklık öldürdü diğerini de Okan ve İsmail."
"Güvenilir dostlar her zaman bir insanın en güçlü silahıdır. Bu arada, Ufaklık kim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mortedra 2 - Bir Kralın Düşüşü (Tamamlandı)
FantasyMORTEDRA serisinin ikinci kitabıdır.