Yer: TARKUN İMPARATORLUĞU
Tarkun İmparatorluğu sınırları içerisinde, yeni açılan mekânlarda ilk gün -mekân sahibinin maddi gücüne göre ilk hafta- hesabın yarı yarıya ödenmesi; kanunlaşmış eski bir gelenekti. Bu sebeple; -birkaç istisna haricinde- bir mekânın kapısında en fazla yığılmanın olduğu, içeride ise doluluk oranının en yüksek olduğu gün; açılış günü olurdu. O gün Talgor'un Ruhu tabelasının önünde mekân açılışını andıran bir kalabalık vardı. Kaldı ki Talgor'un Ruhu, açıldığı gün bile bunun yarısına denk bir kalabalık görmemişti. İçeride ise sayılı kişi vardı.
Önceki akşam hanın kapılarını erken sayılabilecek bir vakitte kapatmıştı Igor. Sebebi; tadilat ya da restorasyon değildi. Tanımadığı fakat tek taraflı bir tanış durumu olduğunu düşündüren yaşlı bir adam gelmişti mekânına. Kaçakçılık yapan birinin gizemiyle, eline bir zarf tutuşturan adam yüzüne yayılan ferahlama hissini gizlemeden, geldiği hızla terk etmişti hanı. Igor temkinli bir şekilde ve yaşlı adamın gizemine ayak uydururcasına açmıştı imparatorluk mührüne sahip zarfı. İçindeki yüzüğü gördüğü gibi de hanı boşaltmıştı. Yakın dostları Ferhat ve Gökay 'Kapalı' levhasıyla karşılaşmanın şaşkınlığıyla hana girdiğinde, Igor üçüncü defa okuyordu zarftan çıkan birkaç satırlık mektubu. Dostlarından başkasının, levhaya inat içeri girmeyeceğine emin olduğundan, zarftan çıkardığı yüzüğü, tezgâhın üzerine bırakmıştı. Bir kere de sesli şekilde okudu mektubu.
"Sevgili kardeşim,
Bu satırları okuyorsan, öngörülen kara günler gelip çatmış demektir. Ülkenin kurtuluşu; damarlarındaki Tarkun kanına ve güvenilir dostlarına bağlı. Merak etme yalnız değilsin.
Öncelikle tahtı ele geçirmelisin. Bunu başarabilirsen, tahtın sağ kolçağında seni bir başka mektup bekliyor olacak.
Not: Kuzenim Mikeno hala tahtta ise canını bağışlamanı rica ediyorum. Her ne yapmış olursa olsun o iyi bir çocuk.
Sanki Igor'un atladığı bir kısım olabilirmiş gibi mektup bir kez de Ferhat, Gökay kardeşlerin ellerinde dolaşmıştı. Mektubun altında İmparator Tander'in imzası vardı, zarftaki mührü görmüşlerdi ve tezgâhın üzerindeki yüzüğün ne olduğunu çok iyi biliyorlardı. Yine de bunun; en iyi ihtimalle bir şaka, gerçekçi bir tahminle ise Igor'un sırrını paylaşan birileri tarafından hazırlanan bir tuzak olduğunu düşünüyorlardı. İmparator Tander'in ziyaretlerinden haberleri vardı ki birine bizzat şahit olmuşlardı. Ülkenin içinde bulunduğu durumun da farkındaydılar fakat bu ne biçim bir önlemdi?
Dostları durumu irdelerken, Igor tezgâhın üzerinde duran yüzüğü incelemeye başlamıştı. Ortalama bir yüzük boyutunda olmasına rağmen, göründüğünden çok daha ağırdı. Belir metalinden şekillendirildiğine şüphe yoktu. Üzeri altın kaplıydı ve ender bulunan yeşil mits taşıyla taçlandırılmıştı. İmparator Tarkun'un savaş yüzüğü Halder Rygart olabilir miydi gerçekten? Yoksa onun başarılı bir imitasyonu muydu? Gerçeği anlamanın tek yolu yüzüğü parmağına geçirmekti.
İmparator Tarkun, Haldermorth'u ele geçirdiğinde dövdürmüştü bu yüzüğü ve kılıcı Rygart'ın ruhunu yüzüğe bağlatmıştı. Tarkun kanı taşımayan birinin Rygart'ı kullanmasına mani olmak amacıyla önlemini de almıştı. Gerçeklik payı tartışılsa da Rygart'ın bin düşmanın kanına bulandığı söylenirdi. Hayatını savaş alanlarında geçirmiş olan İmparator Tarkun vefat edene dek yüzüğü çıkarmamış, bu sayede kılıcı her daim elinin altında olmuştu. Oğlu Talgor tacı devraldığında –Sessizler'in de etkisiyle- barış dönemine geçildiğini ilan ederek Rygart'a ihtiyaç kalmadığını belirtmiş ve Halder Rygart'ı bir kasaya kilitleyerek, anahtarı boynuna asmıştı. Sonrasında, taç ve taht ile birlikte bu anahtarın teslimi de törensel bir simgeye dönüşmüştü. İmparator Tander, vefatından kısa bir süre önce Halder Rygart'ı kasasından çıkararak, Igor'a ulaştırması üzere kâhine verdiği zarfın içine koymuştu. Kuzeni Mikeno'nun, devir teslim töreninde boş bir kasanın anahtarını devraldığını anlamasının imkânı yoktu. Kasayı kontrol etmek, imparator dışında kimsenin haddine değildi. Olası bir savaş durumunda Mikeno'nun Halder Rygart'ı kullanmayı düşünmesi ve elinde Rygart ile düşman üzerine yürümesi, hayal gücünü dahi zorlayan bir ihtimaldi. Kehanetlerin gerçekleşmesi ve hazırladığı plan üzerine Igor'un harekete geçmesi halinde ise üvey kardeşinin, tahtta hak iddia edebilmesi, bu minvalde halkı peşinden sürükleyebilmesi için Talgor'un kanını taşıdığına dair bir kanıta ihtiyacı vardı. Halder Rygart bu sorunu halledebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mortedra 2 - Bir Kralın Düşüşü (Tamamlandı)
FantasiMORTEDRA serisinin ikinci kitabıdır.