Ticaret Şehri katil, hırsız loncaları tarafından parsellere ayrılıp, paylaşılmış bir yerdi. Her şeyin bir sırası vardı. Önce karanlık sokaklarda dolaşmaya başladı Valius. Kalıplı vücudu ve belinde salınan iri palası, hikâyesini duyan herhangi birinin kendisini tanıması için yeterliydi. Öldürmekten keyif almıyordu fakat kimse nazikçe istemesi durumunda maddiyatından vazgeçecek değildi. Kanlar içinde yere yığılan arkadaşlarını gören birkaçı savaşmadan teslim olsa da bu kaideyi bozmamış, istisnalar olarak kalmıştı. Günden güne efsaneleşen hikâyelerle ününe ün kattıktan sonra hırsız loncalarının yolunu tuttu. Valius hiçbir zaman "Merhaba ben Kasap," gibi bir giriş yapmadı ancak gittiği her yerde tanındı ve sohbeti karşı taraf başlattı. Kendisiyle konuşanlara, reisleriyle görüşmek istediğini söylüyordu ve böylesine tanınmış birini loncaya kazandırarak konumunu yükselteceğini düşünenler bu teklifi düşünmeden kabul ediyordu. Görüşme ayarlayabildiği reisleri ve çaresizce reislerini savunmaya çalışan sadık adamlarını öldüren Valius'un hâlihazırda namını duymuş olanlar, gördüklerinden sonra Valius'a katılmaktan başka çare bulamamışlardı. Birkaç çeteyi ele geçirdikten sonra diğerleri kendiliğinden teslim olup, emrine girmeyi teklif etmiş ya da bir daha toplanmamak üzere dağılmışlardı.
Giderek zenginleşen Valius, kendisine katılmak isteyen kimseyi geri çevirmiyordu. Zenginliğin yanında güce de ihtiyacı vardı çünkü prensin de adamları vardı. Kısa sürede Ticaret Şehri'nin kontrolünü eline geçirmişti. Artık çalmıyor, çalanlardan pay alıyordu. Tıpkı; çalışmayıp, çalışanlardan vergi toplayan krallar ve prensler gibi. İsteği üzerine ve planları dâhilinde soyluların konvoylarına yapılan baskınlara ise bizzat katılıyordu. Birkaç arama kararından sonra adamlarının hatırı sayılır bir kısmı korkup, kaçmıştı. Sayıları azalsa da bu durum Valius'un hoşuna gitmişti. Güvenilir adamlarını ayırt edebilmesi kolaylaşmıştı. Tabii kaçanları affetmemişti. Hepsi birer birer yakalanmıştı. Kendi elleriyle –kafaları hariç- derilerini yüzüp, şehrin çeşitli noktalarına bıraktırmıştı bu cesetleri. Acılı şekillere ve şoka uğramış ifadelere sahip kafalara çuval geçirilmişti. Kralın askerleri tarafından yakalanıp asılan hırsızların da başına çuval geçirilirdi ve bu detay cesetlerin, hırsızlara ait olduğunu ve cinayetlerin arkasında Kasap'ın olduğunu anlatıyordu.
Ticaret şehrindeki tüccarlar dolaylı bir şekilde, bu durumdan hoşnutsuzdu. Sorun Kasap ya da adamları değil, kraldı. Gece gündüz dolaşarak; dükkânları talan eden, gelen geçeni sorguya çeken askerler, ticareti bitirme noktasına getirmişti. Önce kralla görüşüp askerlerini çekmesini istediler, sonrasında Kasap ile yazılı görüşmeler yaparak bazı bölgelerden uzak durması karşılığında haraç vermeyi kabul ettiler. Sonuçta Valius'tan önce de hırsızlık olayları yaşanıyordu hatta Valius'tan sonra bu olayların sayısında ciddi bir düşüş yaşanmıştı. Vergi toplamaktan başka bir işe yaramayan kralın yardakçısı soyluların katlediliyor olması kendileri için bir şey ifade etmiyordu. Bunun geçici bir durum olduğunu ise çok geç olduktan sonra fark edeceklerdi.
Gün geçtikçe; kaybedecek bir şeyi olmayanlar, hali hazırda kara listede olanlar (ölüm fermanı imzalanmış olanlar) Valius'un çevresinde toplanıyor, ölümüne bağlılık yemini ediyordu. Çevresinin sürekli kalabalıklaşması üzerine; onları sınamak adına, bir parmaklarını feda etmelerini istemişti Valius. Birçoğu parmağına kıymış, bağlılığını ispatlamıştı. Yeterince eli güçlenen Valius tam bir istihbarat ağı kurmuştu. Çok sevdiği prensesini de yakın takibe almıştı. Bunun yanında, nerede yüklü bir sevkiyat olsa haberi oluyordu. Adamlarına karşı oldukça cömertti, yanlış yapanların cezaları da bir o kadar ağır oluyordu. Kendisine bağlı olmadığı halde bilgi taşıyan da çoktu. Asılsız bilgilere ceza kestiği gibi doğru olanları da değerince ödüllendiriyordu.
Kasap Loncası onuncu yılını doldurmak üzereydi. İriney'in, o; ukala ve korkak prensle evlendiğini, bu evlilikten iki erkek evladı olduğunu öğrenmişti. Ne geçen süre ne de İriney'in çocuk sahibi olması bir şey fark etmiyordu Valius için. Gerekirse; o çocuklara, kendi çocuğu gibi bakardı. Bu evliliğin bir gün sona ereceğine ve bir şekilde İriney'i tekrar göreceğine inanıyordu. Öyle de oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mortedra 2 - Bir Kralın Düşüşü (Tamamlandı)
FantasyMORTEDRA serisinin ikinci kitabıdır.