Hasat Zamanı (Part 2)

148 26 0
                                    

Yer: Ateş Vadisi

Vadi son gördüğünden bu yana oldukça genişlemişti. Sanki Crona'nın bizzat geleceğinden haberdar olan Tanrı Hisarı, kapılarını sonuna kadar açmıştı. Ardında uzanan Uğursuz Orman ise aynı bonkörlüğü göstermişe benzemiyordu. Havanın aydınlanmış olmasının da etkisiyle ormanın ötesindeki çayırı dahi görebiliyordu. En fazla beş altı saat sonra o çimenler Crona'nın ordusu tarafından ezilecek, şu an bomboş duran vadi aynı orduyla ağzına kadar dolup taşacaktı. Tabii kuzgunlar Milla'yı, Milla da kendisini kandırmıyorsa. Güneşin en tepede olduğu bir zamanda büyük savaş başlayacaktı. Güçlerini güneşten alan wargotzlardan kurulu bir ordusu olduğu düşünülürse bunun, Crona için en uygun zaman dilimi olduğuna şüphe yoktu ki tarihi belgeler de bunu destekliyordu.

"Bugün, kurtarıcı olup olmadığım ortaya çıkacak," dedi yanı başında dikilen Ufaklık'a. "Ne yazık ki bu sorunun cevabı benim için sürpriz olmayacak," diye ekledi sonra.

Gecenin bir yarısı kâbuslar eşliğinde uyanmıştı Kaan. Bilmem kaçıncı kere Crona'yla yüzleşmiş ve hepsinde yenilmişti. En sonunda yeni denemeler yapmaktan vazgeçmiş ve temiz hava almak amacıyla dışarı çıkmıştı. Savaş alanını turlayarak sabahı zor getirmişti. Bulunduğu konuma gelmesini sağlayan tecrübelerini hatırlamıştı birer birer. Kazandığı savaşlar, amacına ulaşan tuzaklar, cesaret ve kararlılığın bileşimiyle sonuç elde edilen baskınlar... Hiçbir tecrübesi, ihtiyaç duyduğu cesareti bulabilmesine yardımcı olmuyordu. Savaşmaya, öldürmeye, hatta öldürülmeye hazırdı ancak umut etmesine olanak tanıyacak türde bir cesareti kuşatamıyordu benliği. "Bu sefer farklı olacak," diyordu kendi kendine. "Daha öncekilere hiç benzemeyecek!"

Saatler kala, hâlâ yapabileceği başka bir şey olup olmadığını düşünüyordu. En yüksek ağaçların tepelerinde dolaşan kuzgunların bile farkına varan bir düşmanı baskınlarla ya da tuzaklarla şaşırtamazdı. Dağların, tepelerin çevreleyemediği büyüklükte bir orduyu ablukaya alamazdı. Lycand'ın yaptığı gibi bir sokak arasında düşmanıyla ordusunu birbirinden ayıramazdı ki ayırsa dahi böyle bir durumdan düşmanı kârlı çıkardı.

Sadece bir engel... Crona'nın gözünde bir engelden fazlası olmadığını düşünüyordu ve bu düşüncesinden ötürü hem kendine hem de Crona'ya kızıyordu. İri bir botun karşısına çıkan bir avuç karıncadan ibaret olmadıklarını haykırmak istese de dürüstlüğü buna mani oluyordu.

Emrinde sadece dört bin iki yüz elli asker vardı. İki bini menzilli silahlar kuşanmış, iki yüzü atlı; üç yüz kırkı bu davaya inandıkları için ya da önceki davalarda tarafsız kaldıklarına pişman oldukları için silaha sarılmaya karar vermiş köylülerden, geri kalanı ise nasorlardan oluşan muhteşem (!) bir ordu. İrili ufaklı yirmi iki tane mancınığı, otuz tane de -wargotzların kalın zırhlarını delebilecek büyüklükte oklar fırlatabilen- balistası vardı.

Elinde olmaksızın, rakamları tekrar tekrar dolaştırıyordu kafasında. Bu şekilde artıramayacağını biliyordu fakat azaltacak da değildi. Rakamlar hoşuna gitmeyince bir tekme attı yerde duran kara miğferine, her şeyin sorumlusu oymuş gibi.

Ufaklık ayağa fırlamış, neye sinirlendiğini öğrenmek istercesine efendisine bakmıştı. Emir vermesi halinde Beld'in şaheserini parçalara ayırabilirdi.

"Sorun yok Ufaklık, sadece kendime kızıyorum," dedi Kaan, miğferini yerden alırken. Tekme attığı şey miğferi değildi aslında, şehirden ayrılmaya karar verdiği gün takmaya karar verdiği maske yani 'DarkKahn' karakteriydi. Yüzleştiği tüm badirelerden, yaşadığı kayıplardan o sorumluydu. Bunun yanında; elde ettiği başarıları, edinimleri de ona borçluydu. Daha müsait bir zaman bulamamışçasına, ikinci kimliğini sorgulamak için bugünü seçmişti çünkü rakamlar da onun eseriydi! Şehirden hiç ayrılmamış olsaydı; bugün bu vadide ve sonrasında güvenli bölgede Crona'nın karşısına çıkabilecek çok daha fazla adam olacağına şüphesi yoktu. Şimdiyse o adamların büyük bölümü toprak altında yatıyordu. Peki, sebep neydi? Düzeni değiştirmek gibi ulvi (!) bir amaçla yola çıktığını hatırlıyordu. Kralları düşürmek, yanlışlıkların karşısında durmak gibi yan görevler de edinmişti. Gelinen noktaya baktığında ise onca zamandır Crona'nın ekmeğine yağ sürmekten başka bir şey yapmadığını görüyordu. Tamam, belki köylüler bir süreliğine huzuru...

Mortedra 2 - Bir Kralın Düşüşü (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin