On'ların Kalesi (Part 5)

176 31 0
                                    


Kaan nasıl bir giriş yapması gerektiğini düşünürken, odanın kapısı açıldı. Milla'nın emrine tahsis edilen nasorlardan biri elinde bir sandalye ile odaya girdi. Büyücünün oturmasına yardımcı olduktan sonra teşekkürünü alıp, dışarı çıktı. Kulaklarının arkasına taktıkları metal bir parça vasıtasıyla kale içerisindeki her hangi bir noktadan, büyücüyle iletişim kurabiliyorlardı. Bu bilgiden mahrum olan Kaan kurcalamak istemedi. Askerin odadan ayrılmasıyla söze girdi. "Milla, aklıma takılan bazı sorular var lakin senden olabildiğince kısa ve net cevaplar vermeni istiyorum. Anlaşıldı mı?" Anlaşıldığından emin olmak istercesine bir süre bekledi.

"Tabii ki efendim, elimden geldiğince..." diye şaşkınca ve biraz da tedirgin bir şekilde cevaplamaya başladı Milla.

Her zamanki gibi konuyu uzatacağını anlayan Kaan, büyücünün sözünü keserek devam etti. "Amacım sadece gerçeği öğrenmek Milla. O sebeple, suçlanıyormuş hissine kapılmadan basit yanıtlar vermeni tercih ederim. İlk sorum; haritanı takip ettiğimizde bir değil, iki kapıyla karşılaştık. İkinci kapıdan veya içindekinden haberin var mıydı?"

"Kesinlikle yoktu. Sadece koridoru ve..."

"Pekâlâ, yeterli. Peki, arkamızdan mağaranın çökeceğini biliyor muydun?" Büyücünün; ikinci kapıdan, altınlardan ya da mağaranın çöküşünden haberdar olmadığını tahmin ediyordu aslında ama bir de onun ağzından duymak istiyordu. Büyücünün yalan söylemeyeceğine emin olamasa da gözlerinden ya da tavırlarından bunu bir şekilde anlayabileceğini düşünüyordu.

"Mağara çöktü mü?" diye sordu Milla. Aldığı bilgiye oldukça şaşırdığı her halinden belliydi.

Büyücünün dikkatini çekmek üzere hafifçe elini çırpan Kaan, "Milla, sadece sorularıma yanıt vermeni istiyorum," dedi.

Anladığını belirtir şekilde başını salladı Milla. Sonra düşünceli bir tavra büründü. Cevap vermeye çekinir bir hali yoktu. Daha çok, aldığı verilerle bir bulmacayı çözmeye çalışıyor gibiydi. Kısa sürede bir kısmını çözmüştü. "Belki... Bir koruma büyüsü ikinci kapıyı görmemi engellemiş olabilir," dedikten sonra biraz bekledi ve devam etti, "İkinci kapının ardında ne olduğunu gerçekten bilmiyorum ama oradan almamanız gereken bir şeyi aldığınız için mağara çökmüş olabilir." Bir yandan açıklama yaparken bir yandan da açıklamasının ne kadar tutarlı olduğunu kendi kendine test ediyor gibiydi. "Tabii bunlar birer ihtimal."

Okan'ın yanına aldığı iri, altın parayı anımsadı Kaan. Belki de mağaranın yıkılmasına o sebep olmuştu fakat bundan bahsetmek istemedi yine de. Diğer konuya geçme vakti gelmişti. "İlk görüşmemizde bunları konuştuğumuzu biliyorum fakat bazı şeyleri biraz daha açmamız gerektiğini düşündüğümden tekrar soracağım; buraya tam olarak neden geldin?" diye sordu.

"Size hizmet etmek için," dedi Milla, ikisinin de bildiği bir gerçeği hatırlatırcasına.

"Bunu o zaman da söylemiştin ve hala ne demek istediğini anlamıyorum," dedikten sonra biraz bekledi Kaan. Zaten gayet anlaşılabilir olan sorusunu nasıl daha da anlaşılır hale getirebileceğini düşündü. Sonra tekrar sordu. "Yani, tanımadığın birine hizmet etmek için onca yolu neden geldin? Hem de hakkımda 'Mortedra'nın en korkunç kralı', 'Crona'nın elçisi' gibi söylentiler duyduğun halde."

Sorunun ilk ve son hali arasında Milla için hiçbir fark yoktu aslında. Gelişinin tek bir sebebi yoktu ve bu uzun yolculuğa bir anda karar vermişti. "İlk zamanlar, insanoğullarının sadece Perlanos bölgesine gönderildiğini biliyor muydunuz?" Bu aslında bir soru değildi. "Peki, bunun sebebi ne olabilir? Geçiş için en uygun alan olması mı? Yoksa buradaki insanların, Mortedra'nın kalanına göre daha misafirperver olması mı?"

Mortedra 2 - Bir Kralın Düşüşü (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin