On'ların Kalesi (Part 2)

181 31 0
                                    


"Tam tahmin ettiğim gibi," dedi Kaan. "O taş daha önce de hareket etmiş. Yanındakine nazaran daha temiz duruyordu."

"Tuzaklı olduğunu tahmin ettiysen diğerini deneseydin ya, durduk yere neden aksiyon arıyorsun?" diye çıkıştı İsmail.

"Emin olmam lazımdı. Hem tahminim yanlış da çıkabilirdi. Daha önce birisi üzerinden geçtiği için daha temiz kalmış olabilirdi," şeklinde sakince yanıt verdi Kaan.

"Çok güzel! Hepsini teker teker deneyecek miyiz peki?" diye sordu Okan.

"Bir şekilde sol baştan dördüncü kapıya varmamız lazım, başka fikri olan var mı?" diye soran Kaan cevap beklercesine diğerlerine baktı. Elleri boş bir şekilde geri dönmeyi, bir seçenek olarak düşünmüyordu.

"Var," dedi İsmail. Az önce yerinden oynayan taşın yanındakini inceledi bir süre. "Birincisi; dördüncü kapıya varmamıza yetecek kadar sağlam taş bulsak yeterli. İkincisi; aramızda en atletik benim, yani bu denemeleri ben yapmalıyım."

Yeraltına ineceklerini bildiğinden, Okan'ın alaylarına rağmen yanına bir halat yumağı almıştı İsmail. Belki de bu sebepten, beline doladığı halatın ucunu Okan'a verdi özellikle. Az önce incelediği taşa geçti, hiçbir şey olmadı. Kaan'ın tezi bir kez daha doğrulanmıştı. Dördüncü kapıya varmak için kaç tane tuzak atlatmaları gerektiğini bilmiyordu ama bulabildiği en tozlu taş bloklarda şansını deneyecekti. En azından ilk iki taşta işe yarayan bu taktik, onları kapıya kadar götürecek miydi bilmese de denemekten başka çareleri yoktu. Birkaç taşı daha atlattı, sonrasında tozlu fakat kararmış karolarla karşılaştı. İçinden bir ses, bir terslik olduğunu söylüyordu. Ayağıyla deneme yapmak üzereyken vazgeçti ve meşalesini attı önündeki karoya. Külle karışık bir toz bulutu kalktı taşın üstünden. Taşın yüzeyindeki delikleri o zaman fark etti. Uzun süredir alev kusmayan bir ejderha gibi birkaç kez öksürdü taş. Sonrasında beklediği oldu ve taşın deliklerinden püsküren koyu alevler meşaleyi küle çevirdi. Bu uğurda birkaç meşale daha harcayarak ilerlemeye devam etti İsmail. Alev kusan taşa benzer, delikli birkaç karoya daha denk geldi. Toza bulanmış olduklarından deliklerini tespit etmek zordu fakat oklarla deşilen meşalelerin ardından bir tuzak türü daha keşfetmişlerdi.

"Bunun bir de dönüşü var," diye mırıldandı Okan, sağ salim dördüncü kapıya vardıklarında.

"Dur bakalım geçmemiz gereken bir oda daha var. Kim bilir orada bizi ne sürprizler bekliyor," dedi İsmail. Herkesin hazır olduğundan emin olmak ister gibi arkasına baktı ve varmak için hayatını riske attığı dördüncü kapıyı açtı.

Önceki odalarda tecrübe edindikleri üzere; grubun tüm üyeleri yeni odaya geçtiğinde arkalarındaki kapı kapanmış, aydınlatma sistemi de grubu takip etmişti.

"Anlaşılan; buraya kadar gelmeyi başaran tek çılgın grup, biz değiliz," dedi İsmail, gördüklerine alışmaya çalışarak.

"Umarım, çıkmayı başaranlardan biri oluruz," dedi Okan.

Tavanın biraz basık olması haricinde şimdiye dek girdikleri en geniş oda bu olmalıydı ve en ürkütücüsü. Duvar diplerine yığılmış onlarca ceset vardı. Bazıları kemiklerden ibaretken, en genç olanların bile derileri kurumuştu. Aslında benzer bir manzarayla Lanetli Kale'ye ilk gelişlerinde de karşılaşmışlardı. Farklı bir şekilde tedirgin olmalarına sebep olan şey cesetler değildi. Lanetli Kale'de açık havada, ay ışığı altında ve arkalarında aralık duran bir kapı varken bir ceset yığını bulmuşlardı; şimdi ise yeraltında, ne zaman yanıp, söneceğinin bir garantisi olmayan meşaleler eşliğinde cesetlerin arasında kalmışlardı. Lanetli Kale'de yanlarında iki yüze yakın asker varken, şu an sadece on kişi olmaları da tedirginliklerini artıran başka bir parametreydi.

Mortedra 2 - Bir Kralın Düşüşü (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin