Aile (Part 2)

140 22 3
                                    

Ve Beld'in başyapıtı bitmişti. Her ne kadar göstermek için sabırsızlansa da DarkKahn'ın en azından bir gün dinlenmesine müsaade etmişti. Bu erteleme kendi işine de geliyordu aslında çünkü DarkKahn'ın yolculuk dönüşlerinde pek de neşeli olduğu söylenemezdi. Olaysız geçen maceralarından bile farklı bir psikoloji ile dönerdi genellikle. Bunun sebebi de yürürken sohbet etmeyi sevmemesi ya da tercih etmemesiydi. Sessiz kaldığı her dakika ise düşünce denizindeki dalgalarla boğuşuyordu ve bu dalgalar onu hiçbir zaman sığ limanlara ulaştırmıyordu. Sadece birkaç defa yoldaş oldularsa da Beld'in kuvvetli bir gözlem yeteneği vardı ve DarkKahn'ı yeterince analiz etmişti. Gözlemleri; birlikte oldukları zamanlarla sınırlı değildi, gördükleriyle de.

Okan, İsmail, Dmerdin (yani DarkKahn'ın yakın çevresi) ve hatta Milla ile yaptığı görüşmelerin yanında birçok talimini izleyerek bir zırh dövmüştü. Herhangi bir ticaret şehrinde satması durumunda bir ömür rahat bir yaşam sürebilirdi. Tek sıkıntısı; ederini ödeyebilecek kadar zengin bir müşteri bulması olurdu. Gördüğü şeyden etkilendiği her halinden belli olan DarkKahn ilk başta itiraz etmesine rağmen ısrarları göz ardı etmeyip deneme amaçlı zırhı kuşandığında ortaya çıkan görüntü muhteşemdi.

Ufaklığın doğal zırhına benzer bir şekilde tasarlanan zırh, çok uzun bir süredir –DarkKahn hariç- kimselerin görmediği ejderhaları andırıyordu. Zırhı meydana getiren her bir pul ayrı ayrı dövülmüş, sonrasında birleştirilmişti. Milendar kimyasının ürünü özel bir materyal kullanılmıştı yapımında. Küçük bir izleyici kitlesinin önünde DarkKahn zırhın hareket kabiliyetini test ederken Beld yapım sürecini ve zırhın özelliklerini anlatıyordu. Bir kere ateşe karşı tam koruma sağlıyor, alevler içinde dans etse dahi içindeki kişiyi ısının olumsuz etkileriyle yüzleştirmiyordu. Miğferi de bir ejderha başını andırıyordu. Zırhın kalanı gibi pullardan oluşmadığı halde bir bütünlük içerisindeydi. Göz ve burun delikleri haricinde açık noktası yoktu.

Deli demircinin DarkKahn'a hediye ettiği büyülü kılıca uyum sağlayacak şekilde gece gibi simsiyah olan zırhın göğüs kısmı ve omurga boyunca sırtı; farklı boyutlarda, eğri çivilerle donatılmıştı. Zırhın sol koluna bir kalkan monte edilmişti. At üstünde kullanıma uygun bir boyuttaydı, gerektiği zaman üst ve alt kısmını uzatabilen ek parçaları vardı. Mekanik bir sistemle açılıp kapanabiliyordu. Zırh için yoğun bir emek harcayan Beld oldukça heyecanlı ve mutlu bir şekilde zırhın özelliklerini anlatıyordu, hediyenin sahibi konumunda bulunan Kaan ise pek de sevinmişe benzemiyordu fakat kapalı kutu miğferi, memnuniyetsizliğe varan yüz ifadesini diğerlerinden gizlemekte oldukça başarılıydı.

"Sen ne ara böyle bir şey yaptın," dedi Okan. "Kaleye yerleştiğimizden beri uğraşıyorsun herhalde."

Eserine duyulan ilgiden memnun olan Beld, Okan'ın sorusunu memnuniyetle yanıtlamaya başladı. Dönüşümlü olarak yüze yakın nasor muhteşem zırhın işlenmesine katkıda bulunmuş; neredeyse günün yirmi dört saati ara verilmeksizin çalışılmıştı. Ayrıca Dmerdin'in tecrübeleri, daha doğrusu halkının bilgeliği de büyük katkı sağlamıştı. Ve Milla. Tehlikeli görevlerin getirilerinin sorgulandığına Beld de şahit olmuştu ve bu zırh adeta bir yanıt niteliğindeydi. Birçok tılsımı bünyesinde barındıran zırh, büyünün onlarca çeşidine karşı dirençli hale getirilmişti. Görünenden ve anlatabileceğinden çok daha fazla savunma mekanizmasına sahipti. Bu arada İsmail de menzilli silahlara karşı direncini bizzat test etmişti fakat bu test; zırhın, parçalar halinde olduğu bir dönemde yapılmıştı.

Zırhı gördüğü an suskunluğa boğulan Goru'nun aklından çok farklı şeyler geçiyordu. Bir anda geçmişe gitmiş, gezgini hatırlamıştı. İsmi önce aklına gelmemişti. Sonra istemsizce "Mihangel," demişti mırıldanarak fakat zırha odaklanan kimse Goru'nun mırıltısını fark etmemişti. Bunun bir önemi yoktu Goru için. Abisi Doru'ya bile anlatmadığı bir anıydı bu ve bundan sonra da kimseyle paylaşmayı düşünmüyordu. Seneler önce Ticaret Şehri'nde lüks bir handa o zamanların meşhur bir sanatçısından güzel bir şarkı dinlemişti handan kovulana kadar. Şarkının hikâyesi ejderhalarla dost olan bir şövalyeyle ilgiliydi. Şövalye, ejderhaların sırtında diyardan diyara uçuyor, maceradan maceraya atılıyordu. Dinlediği şarkının etkisiyle uzun bir süre ejderhalara kafayı takmıştı Goru. Bu ilgisinden birçok kişiye bahsetmiş, abisi dâhil herkes tarafından alaya alınmıştı. Ejderhalar artık yoku, ejderhalarla arkadaş olmayı düşünmek bir yana görmeyi ummak bile aptallıktı yetişkin insanlara göre. Yine böyle aklıselim (!) yetişkin insanlar tarafından azarlandığı bir gün, bir ağacın altında oturup düşüncelere dalmıştı Goru ve tanımadığı biri yanına sokulup "Üzülme, bir gün onlardan birini göreceksin, hatta arkadaş olacaksın," demişti. Garip kıyafetlerini anlattığında adamın isminin Mihangel olduğunu, o çılgın gezgin her ne söylediyse kafayı takmaması gerektiğini öğrenmişti sonradan ama umudunu yitirmemişti Goru. İşte; kara zırhı içinde DarkKahn'ı gördüğünde o ana dönmüştü. Belki de gezginin bahsettiği ejderha DarkKahn'dı ve onunla arkadaş olduğuna şüphe yoktu. Hepsine olmasa da birçok maceraya birlikte atılmışlardı.

Mortedra 2 - Bir Kralın Düşüşü (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin