Mortedra 2 - Bir Kralın Düşüşü (Tamamlandı)

BÖLÜM XV - VALIUS, KASAP, LYCAND (Part 1)

(Karanlık Sokakların Efendisi)

Kral XI. Richmond tam tamına yirmi sekiz adet şehir inşa ettirmişti ve neticesinde yedi güvenli bölge oluşmuştu. Bu, yedi güvenli bölge içerisinde; nüfusun en yoğun olduğu, en çok kanın döküldüğü ve en çok savaşın yapıldığı yer ise açık ara farkla beşinci bölgeydi. Belki XI. Richmond beşinci güvenli bölgede değil de birincide konaklamış olsaydı, orası olayların merkezi haline gelecekti ama bir kere beşinci bölgeyi tercih etmişti. Ona yakın olmak isteyenler de intikam almak isteyenler de iktidar savaşı arasında karanlık işler çevirmek isteyenler de hep aynı yeri tercih etmişti. Hâl böyleyken, Mortedra tarihinin en karanlık hırsızlık tarikatının da beşinci bölgede peyda olmasına şaşmamak gerekirdi. Bu karanlık hikâyenin en ilginç yanı ise başlangıcının, basit bir kasabın saf aşkına dayanmasıydı.

Farklı hayatlarda, benzerine defalarca rastlanıldığı için sıradanlaşan detayların bir araya gelmesiyle başlamıştı bütün hikâye ve basit fikirli bir adamın aldığı kararlar neticesinde şekillenerek karmaşık bir hâl almıştı.

Hikâyenin başkahramanı Valius olmasına rağmen, kaderi; babası Ozmandius'un verdiği kararlar neticesinde, doğumundan çok önce şekillenmeye başlamıştı.

Ozmandius, ikamet ettiği kasabada nam salmış, gözü pek bir avcıydı. Özellikle gençliğinde en iyisi olduğundan bahsedilirdi. Tarım, hayvancılık, odunculuk, demircilik gibi meslekler kadar tutulmasa da avcılıkla geçimini sağlayan köylülerin sayısı azımsanacak gibi değildi. Bu işe gönül veren Ozmandius'un tek farkı, av alanını geniş tutmasıydı belki de. Babasını; kiminle, hangi sebeple olduğunu bilmediği bir savaşta yitirmişti. Genç sayılabilecek bir yaşta dul kalan annesi ise ortada kalmamak için iki çocuklu başka bir adamla evlenmişti. Üvey babası fena bir adam değildi hatta hiçbir zaman Ozmandius ve öz evlatları arasında fark gözetmemişti. Yine de ilk adım attığı andan itibaren yeni evini benimseyememişti Ozmandius. Özgür ruhlu birisi olmasının da etkisiyle on üç yaşından itibaren, annesinin ve üvey babasının itirazlarına rağmen evin samanlığında kalmaya başlamıştı. İlk avcılık deneyimlerine burada başlamıştı. Kendi icat ettiği tuzaklarla küçük kemirgenler ve kuşlar yakalamaktan keyif alıyordu. Bir süre sonra bu işten harçlık çıkarmanın yolunu da bulmuştu. On altı yaşına geldiğinde kendi başına biriktirdiği parayla bir yay almış ve ormanın yolunu tutmuştu. Aradığı heyecan, özgürlük hissi tam anlamıyla ormandaydı. Kasabayı çevreleyen orman bir süre sonra yeterli gelmeyince daha uzaklara keşifler yapmaya başlamıştı. Yirmisinde altıncı güvenli bölgenin, yirmi beş yaşına bastığında ise Anavatan'daki ormanlık alanların neredeyse tümünü avucunun içi gibi bilir hale gelmişti.

Bazen günlerce ormanda kalırdı Ozmandius. Altıncı bölgenin köylüsü olmasına rağmen, ilk Ticaret Şehri'nin beşinci bölgeye kurulmasıyla, avlarını orada satmaya başlamıştı. Avı ne kadar iyi olursa olsun, kasabada –köylülerin arasından- değerince ödeme yapabilecek birilerini bulmakta zorlanmasının da Ozmandius'un bu kararındaki etkisi büyüktü.

Giderek tanındığı Ticaret Şehri'nde; avcılık ihtiyaçlarını temin etmeye çalıştığı günlerden birinde gördüğü bir kıza âşık olmuştu. Hemen bir çevre araştırması yapmış; kızın, bölge krallarından birinin hizmetçisi olduğunu öğrenmişti. Krallığın mutfak ihtiyaçlarını temin etmekten sorumlu olan hizmetçi kız düzenli aralıklarla şehre geliyordu. Birkaç defa, tesadüfi görünen şekillerde kızla yolunu kesiştiren Ozmandius, kıza açılmış ve duygularına karşılık bulmuştu. Evlenmelerinin akabinde hizmetçi kız, Ozmandius'u da kralın himayesine aldırmıştı. O vakitten sonra da sadece krallık için avlanmaya başlamıştı.