Sonat SEPETÇİ
Kantinde oturmuş bir yandan kahvelerimizi içiyor bir yandan da şu çay kaşığının kim olduğunu düşünüyorduk. Bizimle bir sorunu olduğu barizdi. Aslında, başta popüler olmaya çalıştığını ve bu yüzden adımızı kullandığını falan zannetmiştim. Ne de olsa gruba girmek isteyen çok... Ama gerçekten abartmıştı bu işi. Sanki bulamayacaktık onu?! Gerçekten uğraşsam saniyesinde öğrenirdim kim olduğunu. Elim kolum uzundu. Tanıdığım birkaç hacker arkadaşımda vardı. İllaki tek başımıza çözemezsek birine hallettirirdik. Ama o zaman elimden kim alabilirdi bilmiyorum.
"Şşt... Baksana seninki geliyor."
Kolumu dürterek merdivenlerden inen kızı gösterdiğinde Suna, dudaklarıma bir sırıtma yayıldı. Kaç gündür yetmişti sinirlerimizi bozmaya çay kaşığı. Biraz eğlensek fena olmazdı. Aslında başta o olduğunu zannetmiştim ama böylesine aciz bir insan asla cesaret edemezdi.
"Ece!" diye seslenirken bizimkiler yapacağım şeyi anlamamıştı. Uğur kaş göz hareketleriyle 'Ne iş?' der gibi baktığında göz kırptım.
"E-Efendim?"
Elindeki test kitapları, gözlükleri, kravatı, diz kapağının bir karış aşağısında biten eteği ve iki yandan ördüğü saçlarıyla tam bir ucubeye benziyordu. Çirkin bir şeydi de zaten. Sivilceleri falanda vardı. Üstüne üstlük bursluydu abisi gibi. Ama nedense okulda pek fazla muhatap olmuyordu o ikisi.
Bir de beni seviyormuş... Hah!
Onu süzerken gözlerim masanın üstündeki titreyen telefonuma kaymıştı.
Bir yeni bildiriminiz var.
caykasigi: Düşündüğüm şeyi yapmayı aklının ucundan bile geçirme sakın.
Artık çok geçti maalesef... Üstelik ona neydi ki?!
"Sen mi hoşlanıyorsun benden?"
Karşımdaki ahmak seslice yutkunurken sesimdeki alayı fark eden herkes kıkırdamaya başlamıştı bile çoktan. Onat ve Oya hariç... O ikisi her zaman zavallılardan yana olmuşlardı zaten. Güya iyi kalplilerdi, aptallar.
"Tatlım hiç aynaya baktın mı acaba? Çok salaksın..."
Özden'in kurduğu cümleyle birlikte gözleri yavaştan dolarken, Efsun'un "Yazık ya... Üstündeki giysileri bile ben vermiştim annesine." demesiyle ağlamaya başladı. Ece'nin annesi okulun hademesi ve aynı zamanda Efsun'ların da hizmetçisiydi. Fakirlerdi yani. Zaten her hallerinden de belliydi. Neyine ki onların böyle nezih ve saygın bir okulda okuması?! Bir an evvel şutlanmalı.
"Ben çaldıklarını falan zannetmiştim."
Suna'nın sarf ettiği sözlerle beraber hıçkırıkları da yankılanmaya başladığında "Hırsız değiliz biz!" diye bağırdı ucube. Zavallı ya.
"Hadi bebeğim başka kapıya. Benden ekmek çıkmaz sana. Bir daha da gözükme gözüme."
O koşarak yanımızdan uzaklaşırken keyfim yerine gelmişti. Oh be, rahatladım. Neyse ki abisi çok batmıyordu gözüme. Aynı sınıftaydık. Ama nasıl desem... Açıkçası davranışları kardeşi gibi değildi. Maddi durumu yüksek, statülü ailelerin çocuklarıyla takılıyordu genelde. Neden aralarına soktuklarına dair en ufak bir fikrim yoktu. Sanırım sempatikliği yüzünden geri çeviremiyorlardı. Hem çirkinde değildi Ece gibi. Yani benim kadar olmasa da yakışıklıydı biraz. İdare ederdi.
O esnada telefonum çalmaya başladı. Kaşlarım çatılırken arayan numaranın İnstagram üzerinden çay kaşığı olduğunu görmemle şaşırmıştım açıkçası.
Efendim?
Seni uyarmıştım ama dinlemedin. İşte şimdi korkun benden. Göreceksiniz şerefsizler... Hepinizin hayatını mahvedeceğim.
Profilimi takip etmeyi unutmayın <3
İnstagram Hesabım: aleynaozgul1
ŞİMDİ OKUDUĞUN
itiraf sayfası. [yarı texting]
Humor"Herkes gözlerinin önündeki bu haksızlığa susarken o bizim için bir şeyler yapmak istedi. Ne yaşadıysak, onlarında yaşaması için elinden geleni ardına koymadı. Sadece bizi düşündü. Yanımızda durdu. Ve bir şeyleri değiştirmek için uğraştı. Hepsinin h...