126

1.6K 149 273
                                    

Bölüm tam 2000 kelime. Upuzun yani. Ve Efe'yi özlediğinizi görüyordum son zamanlarda. Eylem'le olan arkadaşlığının nasıl başladığından bahsedeceğim. Son kısıma doğru biraz sinirlenebilirsiniz. Ama güzel oldu bence. Uzatmak istemiyorum.

Profilimi takip edin.

Edin.

Edin.

Edin.

Edin.

Edin.

Allah rızası için edin.

Edin yani.

Lütfen edin.

Şaka maka edin NXJDHXHSKJDJSK

Sizi çoooooooooook seviyorum. Keyifli okumalar ❤

YORUM SINIRI 150

Eylem YAMAN

Bizim Efe ile tanışmamız aslında epey normaldi bence. Etkileyici veya unutulmayacak bir yanı yoktu.

Erdem hep sosyal bir çocuktu. Ve ben hiçbir zaman onun gibi olamamıştım. Evet gezmeyi, eğlenmeyi veya alışveriş yapmayı çok severdim. Ama insanlarla kolay kolay anlaşamazdım. Sadece ilişki anlamında değil, dostluk olarak da... Nedendir bilmiyorum. Arkadaşlık yapabildiğim kimse yoktu. Birisine hiçbir zaman kanka dememiştim. Veya kendimi yakın hissedip özel hayatımdan bahsetmemiştim. Erdem'le ikiz olduğumu bile bilmezdi çoğu kişi. Tek başımaydım.

Açıkçası bundan pekte şikayetçi değildim.

Bu kalabalığa uyum sağlayabileceğime inanmıyordum. Her denemeye kalktığımda sanki yetişemiyor gibiydim. Etrafımda bir şeyler oluyor, ben konuyu kaçırıyorum ve sonraysa olaylara anlam veremiyorum. Sürekli aynı döngü. Hep geç kalıyordum.

Bazen zar zor yetiştiğimdeyse zevk alamıyorum. Ve yorulduğuma değmiyor.

Öylece kalakalıyorum.

En sonunda da uğraşmayı bıraktım. Aslında kimse olmadan daha huzurluydum. Kafam rahat en azından diyerek kendimi çok uzunca bir süre avuttum.

Yine erken konuşmuştum.

Gözüme bir süre boyunca hep bizim sınıfın pencerelerinin de baktığı arka bahçedeki büyük ağacın altında oturan esmer çocuk takılmaya başladı. Derste her canım sıkıldığında kafamı cama çevirirdim. Ve sürekli onu görürdüm. Tek başına takılıyordu. Ama benim gibi değil. Yine iletişime geçtiğim üç beş insan, samimi de olmasak vardı.

Gün geçtikçe daha çok ilgimi çekmeye başladı. Yüzü net gözükmüyordu. Kim olduğunu bilmiyordum yani. Bir gün öylesine gaza gelip zil çalar çalmaz kalktım ayağa. Üşengeç olan ve bahçeye çıkmaya bile şimdiye kadarki teneffüslerde hiç kalkışmayan ben, resmen koştura koştura iniyordum merdivenlerden.

Ne bok yemeye acele ettiysem.

Telaşla arka bahçeye gittiğimde kimse yoktu ortada. Şaşkınlıkla etrafa bakındım biraz. Kafayı yediğimi düşünüyordum açıkcası. İki dakika bile sürmemişti buraya gelmem. Ne ara kalkıp gitmişti? Meraktan çatlayacaktım. Evet saçma sapan bir şeydi. Ama işte dediğim gibi kafama takmıştım. Kim olduğunu ve niye orada oturduğunu öğrenmek istiyordum.

itiraf sayfası. [yarı texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin