EFSUN EKİCİ
Ece'de partiye Erdem'le geleceğini söylemişti. Bu yüzden yemeklerimiz biter bitmez hazırlanmaya başlamıştık. Onu bambaşka birine dönüştürecektim. Neyse ki makyaj malzemelerim yanımdaydı. Çünkü bu kızda rimel bile yoktu. Efe duş alıp, giyineceğini söyleyerek bizi yalnız bırakmıştı. Ece'nin odasına girmemizle birlikte kapıyı kilitledim ve sırıttım.
Sihirli ellerimin iş başına geçme vakti gelmişti.
"Bana ne yapacaksın?" diye korkuyla soran Ece'ye "Bekle ve gör." diyerek, makyaj çantasını yatağın üzerine boşalttım. Endişeyle dökülenlere baktı. "Hepsini mi kullanacaksın yani?"
"Daha önce hiç mi makyaj yapmadın?"
"Şey... Ne gerek var ki?"
Oflayarak bazı aldığımda yüzüne sıkmıştım birkaç kez. Gözlerini aniden kapatınca "Bu cildini düzgün göstermek için. Yakmaz merak etme." dedim. "Biraz beklememiz gerekiyor. İyice yapışsın."
"Efsun, gerçekten güzel olacak mıyım?"
Çekinerek sorduğu soruyla birlikte gülümserken kendimden emin bir şekilde "Bak, tamam kabul ediyorum zamanında az sürtük değildim. Yani hak etmediğin şeyler söyledim. Sürekli çirkin olduğunu falan ima ettim. Bunlar için tekrar özür dilerim. Ama öyle değil... Aslında çok güzelsin. Sadece bakımsız olduğun için gizliyorsun. Ve ben şimdi bunu ortaya çıkaracağım." dediğimde bir yandan sevinmiş bir yandan da üzülmüştü.
"Peki neden Sonat sevmiyor beni? O çok kötü biri..."
"Ece, bence tamamen onu suçlayamazsın. Yani evet, Efe hepimizi yola getirdi. Bir onu düzeltemedi ama sen onu böyle sevmedin mi? Kalbini kaptırırken nasıl biri olduğunu biliyordun. Aşkına karşılık vermeyeceğini de... Şunu kabullenmelisin. Ne sen ona, ne de o sana göre. Bence yapman gereken Erdem'i sevmeye çalışmak. Mesela onun için çok değerlisin. Biliyorum sende onu önemsiyorsun ama eğer yanında sürekli Sonat'dan bahsedersen bu üzülmesine sebep olur. Tıpkı Sonat'ın seni kırdığı gibi sende Erdem'i kırarsın. Biran önce onu unutmalısın."
Başını öne eğerken "Haklısın galiba..." diye mırıldandı. Yüzü düşmüştü bir anda. Ama buna izin vermeyecektim. Enerjimizi bu kadar çabuk kaybetmeyecektik. Bu gece çok eğlenceli olacaktı. Efe'yle gittiğimiz ilk bardı. Vallahi ben sabaha kadar sarhoş olacak kadar içip, dans etmeyi düşünüyordum. Hemen çenesinden tutarak kafasını kaldırdım ve fondöteni sürmeye başladım. O esnada aklıma gelenle gülerek "Gerçi az önce eve atmışsın çocuğu ama." demiştim.
"Ne demezsin... Abim duyarsa gebertir bizi."
"Niye? Ne yapıyordunuz ki?
"Ya Efsun!" dediğinde utandığı sesinden belli oluyordu. "Akşam giymem için elbise almış bana. Aslında... O çok düşünceli değil mi? Bence de daha fazla şans vermeliyim. Biliyor musun yavaş yavaş alışmaya başlıyorum. Sen haklısın. Unutacağım Sonat'ı."
"İşte şöyle."
Süngerle yüzüne fondöteni yaydıktan hemen sonra göz makyajına geçmiştim. Abisi gibi esmerdi o da. Aslında benzer yönleri sadece ten ve göz renkleriydi. İkisi de esmer ve ela gözlüydü. Ama Ece'nin gözleri biraz daha açık gibiydi. Efe'nin kiler koyuydu yani. Bu yüzden belirginleşmesi için biraz açık renkler kullanmaya çalıştım. Bu konuda kendimi övecektim. Çünkü makyajda gerçekten çok iyiydim.
"Erdem gözlerimi çok seviyor."
"Sen onun neyini seviyorsun?"
"O çok yakışıklı. Kusursuz gibi. Her şeyiyle mükemmel ki. Kalbi de çok iyi..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
itiraf sayfası. [yarı texting]
Humor"Herkes gözlerinin önündeki bu haksızlığa susarken o bizim için bir şeyler yapmak istedi. Ne yaşadıysak, onlarında yaşaması için elinden geleni ardına koymadı. Sadece bizi düşündü. Yanımızda durdu. Ve bir şeyleri değiştirmek için uğraştı. Hepsinin h...