ECE
Abimle Efsun'un sevgili olduğuna hâlen inanamıyordum. Yani... Açıkçası benden özür dilemiş olsa bile yakıştıramıyordum ikisini. Efe o kıza göre değildi. İsteklerini karşılayamazdı. Bakmaya gücü yetmezdi. Bir süre sonra aralarında anlaşmazlık çıkacağından adım kadar emindim. Fakat karışamazdım. Abimin planları varsa beni asla dahil etmezdi. Şimdiyse Sonat'lara gelmiştik. Evlerini süzdüm. Pardon, yalılarını... Bizim evin milyon katı büyüklüğündeydi. Erdem'in arabası olduğundan geçerken bizi almışlardı. O nefret ediyordu Sonat'tan. Bana yaptıkları için... Ama kendim en ufak bir öfke besleyemiyordum.
Onu her şeye rağmen çok seviyordum.
Efsun kapıyı çaldığında hizmetçi açtı. Ben çekingen bir şekilde Erdem'in arkasındaydım. Onun kolunu tutuyordum. O da güven verirmişcesine bakıyordu. Yeni tanışmış olmamıza rağmen beni önemseyen sayılı insanlardandı.
"Hoşgeldiniz efendim. Buyrun..." dediğinde içeri girdik. Abimle Efsun el eleydi. Sonat görünürde yoktu. Diğerleri buradaydı. Beni gördüklerinde şaşırsalarda tepki vermediler. Oya yanıma gelip "Hoşgeldin." Diyerek dostça sarıldı. Bir tek o ve Onat iyiydi. Geri kalanların umurunda değildim. Aynı samimiyetle karşılık verdiğimde oturmuştuk.
Onat, merdivenlere yönelirken "Ben Sonat'ı çağırayım. Uyuyordu... Sizde film seçin. Abur cuburları getirir misin?" Diyerek yardımcıyı mutfağa yolladı. Sağımda abim ve onun yanında Efsun, solumdaysa Erdem vardı. Koltuk L şekilde ve çok büyüktü. Ayrıca rahatta...
"Ne izleyelim? Bence romantik olabilir. Bu aralar herkes aşk peşinde." Derken gülmüştü Oya.
"Ya bence aksiyon olsun."
"Aynen abi. Vıcık vıcık şeyler mi seyredeceğiz?"
Uğur böyle deyince "Aşk sana vıcık vıcık mı geliyor?" Diye sordu Suna. Tatlı tatlı atışıyorlardı. Aslında birbirlerine çok yakışsalarda Sonat aşıktı arkadaşının sevgilisine. Söyleyemiyordu da bunu kimseye. Aslında benim canım nasıl yanıyorsa, onunki de yanıyordu. Bu yüzden kızamıyordum. Gözlerinden belli oluyordu Suna'yı ne kadar sevdiği. Hatta dikkat etmiştim, bu yüzden anlaşılır diye başını kaldırmıyordu onun yanında. Ya telefonla ya da defterle falan ilgileniyordu. Bir şeyler çizdiğini biliyordum. Karakalem çalışmalarında harikaydı ve Güzel Sanatlar istiyordu. Benimse ayriyetten bir yeteneğim dahi yoktu. Sadece çalışıp yüksek not alıyordum. Ama o birçok özelliğe sahipti. Mesela sesi de çok güzeldi. Birkaç kez okulun müzik sınıfında tek başına gitar çalarken görmüştüm onu. Arada sözleri mırıldanıyordu ama ne kadar güzel söylediğini bile farkında değildi. O muhteşem birisiydi. Tek kusuru kalbindeydi. Ve ben bir gün düzeleceğine inanıyordum.
Aşağı indiğinde uyku sersemi olduğunu fark ettim. Bir iki parça saç serpilmişti yüzüne. Gözlerinin altı mosmordu. İçleriyse kıpkırmızı... Çok fazla kötü alışkanlığı vardı. Mesela sigara kullanıyordu ve Onat hariç ailesi bilmiyordu. Alkolde de öyle.... Sürekli içerdi. Eminim ki aldığı başka bağımlılık yapıcı şeylerde vardı. Yüzü bu yüzden solgundu. "Hoşgeldiniz." Dediğinde bizi görmüştü. Bir şey söylemedi. Onat onu uyarmış olmalıydı yukarda. Yoksa hayatta susmazdı. Eylem'in yanına oturdu. Orası boştu. Yani Suna ve Uğur'un karşısına.
"Sınırsız'a ne dersiniz? Hem aşk var hemde aksiyon."
Herkes onaylarken aburcuburlarda gelmişti. Cips ve çikolataların yanı sıra bira da vardı. Sonat hemen birini aldı. Abim içmezdi. Yanında ben vardım. Efsun dahil herkes alırken gözler bizim üzerimizdeydi.
"Biz içmiyoruz."
Sonat göz devirerek önüne dönerken film başlamıştı.
"Tadına bakabilirsin, istiyorsan?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
itiraf sayfası. [yarı texting]
Humor"Herkes gözlerinin önündeki bu haksızlığa susarken o bizim için bir şeyler yapmak istedi. Ne yaşadıysak, onlarında yaşaması için elinden geleni ardına koymadı. Sadece bizi düşündü. Yanımızda durdu. Ve bir şeyleri değiştirmek için uğraştı. Hepsinin h...