118

2.2K 165 386
                                    

Bölüm harbiden epey bir yorum hak ediyor. Çünkü çok uzun oldu. Ben bile şaşkınım bu kadar yazdığıma. Neyse siz zaten epey uçarsınız yorumlarda. İnanıyorum. Biraz sıralamalarda yükselip daha fazla okuyucu elde edebilelim ve genişleyelim diye elinizden geleni yapacağınıza eminim. Şimdiden çok teşekkür ederim. Hepinizi ne kadar sevdiğimi biliyorsunuz zaten.

Bir de yedek hesabımı defalarca dedim. Yine diyorum. Lütfen takip etmeyi unutmayın. Beni kırmayacaksınızdır. aleynaozgul2 eklerseniz çok mutlu olurum

YORUM SINIRI 300

Keyifli okumalar ❤

Eylem YAMAN

"Oturabilir miyim?"

Sınıfa girmemle verdiğim derin ve sıkıntılı bir nefesten sonra Sonat'ın yanına doğru ilerlemiştim. Her ne kadar kendimi Efe'ye bakmamak için zorlasam da buna gerek kalmadan o kafasını çevirivermişti. Moralim bozulsa da Sonat'ın "Tabii güzelim." Demesiyle birlikte hem kısa çaplı bir şok, hem de mutluluk yaşamadım değil.

"Güzelim?"

Cevap vermeden dudağının kenarı kıvrıldığında oturmuştum yanına. Erdem'se hiçbir şey demeden başını iki yana sallayarak döndü önüne.

"Neden asık yüzün? Sevinmedin mi?"

"Sevindim." Derken gülümsemiştim. Ama o yapay olduğunu anlamış gibi "Birlikte bir şeyler yapabiliriz." Demesiyle birlikte şaşkınlıkla ona baktım. "Ciddi misin?"

"Her cümleme karşılık bana bunu mu soracaksın?"

"Konu sen olunca..."

"Demedim varsay."

"Dur dur tamam. Ne yapacağız?"

Birkaç saniye düşündükten sonra çantasını ve montunu alarak kalkarken "Hadi gel." Demişti. Hayretle ne yapacağını izliyordum. Benim ayaklanmadığımı görünce elini uzattığında bu gün kaç defa şoka girebileceğimi düşünmeye başlamıştım.

"Okulu mu ekeceğiz?"

"Neden olmasın?"

"Bu sene sınava gireceğimizi farkındasın değil mi?"

"Sence ne kadar bilmem neyimde?"

Erdem hayatta izin vermezdi. Fakat ben de bu fırsatı kaçıramazdım. Uzattığı elini tutup çantamı aldığımda "Pes artık." Diye söylenişini duymuştum Efe'nin.

"Nereye?! O eli bırak lan!"

"Biz bu gün derslere girmeyeceğiz."

"Ben kapının önündeyim. Hallet gel. Fazla beklemem."

Sonat dışarı çıkarken "Eğer gidersen babama söylerim." Dediğinde Erdem omuz silkmiştim.

"Bana karışamazsın."

"Sen iyice saçmalamaya başladın."

"Her neyse. Ben gidiyorum. Belki akşam geç gelirim."

"Başına bir bok gelecek. Göreceksin gününü. Ne yapıyorsan yap! Sonra zırlama bana!"

Oflayarak hızlı adımlarla sınıftan çıkarken itiraf etmeliyim ki çok heyecanlıydım. Acaba nasıl bir yere gidecektik? Sinema olabilirdi mesela. Ya da tiyatro. Yemek de yiyebilirdik. Hiç olmazsa sahilde dolaşırdık. Ne olursa olsun. Yan yana durmak hoşuma gidiyordu sonuçta. Merdivenlerden inerken öndeydi. Bense arkasından ona yetişmeye çalışıyordum. Ah birde yavaş gitse... Uçuyordu resmen. Bir anda hızını azalttığında Ece'yi gördüm yukarı çıkan. Karşı karşıya gelmiştik. Ve ikimizim üzerindeydi anlamamışcasına bakan gözleri. O anda Sonat'ın göz kırpmasıyla ağzı tam aralanmıştı ki tekrardan elimi tutarak beni yanındaki basamağa çekti ve ilerlemeye devam etmemizi sağladı. Ama bu defa Ece pek takmış durmuyordu. Aksine gülümseyerek yukarı çıkmaya devam ettiğinde "Bana olan hevesi geçmiş salağın." Diyerek alay etti Sonat.

itiraf sayfası. [yarı texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin