19

7.9K 708 168
                                    

Suna SADIKLAR

İnsanların küçümseyici bakışları altında kantine girdiğimde sıkıntılı bir nefes verdim. Uzaylı görmüş gibilerdi. Sanki onların hayatında hiç sorun yoktu. Hepsinin ne bok olduğunu biliyordum. Yine de umursamamayı  tercih ettim. Çay kaşığına istediğini vermeyecektim. 

"İyi misin kanka?"

Özden'e başımı sallarken yanına oturdum. Efsun, Oya, Sonat ve Onat'ta buradaydı. Uğur'la biraz bozuşmuştuk. Yine de ayrılmadığımız için mutluydum. Neyse ki numaramı değiştirmiştim de kurtulmuştum aramalardan. Yoksa herkes hayat kadınıymışım gibi randevu istiyordu. Ve bu cidden rahatsız ediciydi. Engellemekten yorulmuştum. 

"Suna, dün çay kaşığının itiraf sayfasına yazdıkları doğru mu?"

Sonat'ın sorduğu soruyla beraber kaşlarım çatılırken "Hayır tabii ki de..." diye homurdandım. Yalan söylemek zorundaydım. O esnada telefonuma gelen mesaja kaydı gözlerim.

caykasigi: At yalanı si...... inananı.

Oha, buradaydı. Bizi duymuştu. Etrafı süzmeye başladım. Sadece bir kaç kişinin elinde telefon vardı. Çaprazımız da Sonat'ı seven ezik test çözüyordu sadece. Onun karşısındaki masada da abisi vardı, arkadaşlarıyla. Fakat onun ne elinde de telefon yoktu.

O zaman kimdi bu bilinmeyen numara?!

caykasigi: Boşuna arama beni geri zekalı. Mesaj yazarken sana yakalanacak kadar yetme değilim. 

Söylenerek ekranı kapattım. Pekala... Uğraşamayacaktım.

"Selam tatlım. Nasılsın diye merak ettiğim için sormaya geldim. Malum o çay kaşığı denen kullanıcının dediklerinden sonra..."

Bu, okulun bizim gibi zengin kızlarından birisiydi. Eylem... Aslında yüzümüze gülse de popülerlikte rakibimiz gibiydi. Efsun'ların da karşı komşusuydu. 

"İyiyim."

"Ah, yazık. Şimdi ailen falanda dağılmıştır senin."

"Kes sesini!" diye tısladım dişlerimin arasından. Bir kaç kişi bize dönerken ayağa kalkmıştım.

"Ne oldu? Gerçekleri duymak canını mı yaktı?!"

Bu sefer bizim grupta işin içine karışmıştı. "Seni ilgilendirmeyen şeylere burnunu sokma!"

Efsun'un bağırışıyla beraber bir kahkaha çıktı dudaklarının arasından Eylem'in. Bu hareketiyle iyice sinirlenmiştim. Saçlarına yapışma isteğimi bastıramadığım da kaç günün stresi üzerimdeydi. Öyle bir asıldım ki "Bırak beni!" diye cırladı.

"Elimde kalırsın... Yemin ederim gebertirim seni!"

Tam tokat atacaktım ki birden elimi yakalayan el engel oldu. Bir hışımla kim olduğunu görmek için dönmüştüm ki Ece'nin abisiyle karşılaştım. Pardon, o niye karışıyordu acaba?!

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?!"

"Hop... Çek o ellerini!"

Yanımıza gelen sevgilimin ikazıyla göz devirdiğinde Eylem'i kolundan tutarak arkasına alırken, Uğur'da benim önüme geçmişti. Şu an tüm okul bize odaklanmış gibiydi.

"Bana bak kızım, kendi acizliğini kaldıramıyorsun daha! Neyin havası bu?! O kadar acınası bir sürtüksün ki... Sırf para için annene, babanın onu aldattığını bile söylemiyorsun. Kaltak!"

Eylem'in son cümlesiyle birlikte omuzlarım düşerken, dolan gözlerim beni ağlamaya zorluyordu. Çünkü dediklerinde sonuna kadar haklıydı ve daha fazla rezil olmak istemiyordum. Hızla Uğur'dan kurtulup koşmaya başladım. 

Hemen buradan uzaklaşmalıydım.

Bir daha insanların yüzüne nasıl bakacaktım?!



Profilimi takip etmeyi unutmayın <3

İnstagram Hesabım: aleynaozgul1

itiraf sayfası. [yarı texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin