Onat SEPETÇİ
Elimdeki koliyi spor salonuna bıraktıktan sonra arkamı dönerek oradan uzaklaştım. Çikolatalı sütleri mecburen çay kaşığına vermek zorunda kalmıştım. Güya arkadaş olmuştuk! İnsan hiç hepsine el koyar mıydı anasını satayım?! Yarısını alayım deyince telefonun içinden çıkıp ağzımı burnumu dağıtacakmışcasına sinirlenmişti birde.
caykasigi: Aferin.
Göz devirme isteğimi bastıramazken merdivenlerden çıkıp, kantine geldiğimde Özden'in başka masada oturduğunu gördüm. Yalnız kıza gerçekten yanlış yapmışlardı. Efsun'un böyle birisi olduğunu bilmiyordum. Tamam iyi kalpli değildi ama... Bu kadar kötüleşmemeliydi. Özrü kabahatinden büyüktü birde. Yalnız bırakmak istemiyordum arkadaşımı. Oya'yı kaş göz hareketleriyle çağırırken onların yanlarından bir şeyler söyleyip kalktı. Ve bana yaklaştı. Diğerleri fark etmemişlerdi burada olduğumu.
"Efendim aşkım?"
"Güzelim, bence Özden'i tek başına bırakmamalıyız. Baksana şunlara, hiç taktıkları yok."
"Haklısın da... Evet hadi onun yanına gidelim."
Gülümseyerek elimi tuttuğunda Özden'in masasına oturmuştuk. Önündeki yemekten başını kaldırıp bizi gördüğünde "Neden geldiniz?" diye sordu. Oya yanaklarını şişirirken bende ensemi kaşımıştım. Pekala... İkizim ve arkadaşlarım şerefsizdi. Kabul.
"Nasılsın?"
"İyi dememi mi bekliyorsun?"
Gözleri karşı masadaki Özkan'ı işaret ettiğinde Eylem ve okulun inek kızı Ece'nin abisinin yanında oturduğunu gördüm. Yine kardeşi yoktu yanında. Aslında... Sonat'ın yaptıklarına rağmen nasıl sessiz kalabiliyordu?! Ne biçim abiydi bu?! Gıkını çıkarmıyordu. Ve üstelik her şey gözlerinin önünde gerçekleşiyordu. İçeri Ece girdiğinde başta onların yanına yöneldi. Fakat abisi ters ters baktığından başka masaya geçmek zorunda kalmıştı. O da piçin tekiydi işte. Normali yoktu ki okulda anasını satayım.
"Bizim ezik de geldi!"
Efsun'un attığı lafla sevgilim derin bir nefes verirken "Hiç değişmeyecekler." diye mırıldandı. "Öyle değil mi?"
"Haklısın." dedim sadece. Fakat gözüm onların üzerindeydi. Eğer çay kaşığı şu anda buradaysa bulmam daha kolay olabilirdi.
"Üzerindeki giysiler eskimiş tatlım. Anneme diyeyim de benim beğenmediklerimi sana ayırsın. Sadaka niyetine."
"Gerek yok!"
"Hem fakir, hem gururlu..."
Bir kez olsun çeneni tutamazsın değil mi Sonat?!
"Benim sizin kıyafetlerinize ihtiyacım yok! Tamam mı?!"
Ece'nin birden ağlayarak bağırmasıyla beraber Sonat ayaklandı. Sanırım bir kızın kendisine herkesin içinde sesini yükseltmesini yedirememişti. Hayır ya... Umarım kötü bir şeye kalkışmazdı.
"Şu tipine bir bak... Zavallısın işte kızım!"
Dayanamayarak "Sonat, sus artık!" dedim. Fakat o bana hiç aldırmadan devam etti.
"Si..... gidin bu okuldan! Sizin gibi fukaralarla aynı ortamda bulunmak istemiyorum. Efsun, güzelim babanda ne hayırsever adammış. Burslarını kesmiyor bir türlü."
"Kendisi garibanlara yardım etmeyi çok seviyor çünkü kanka."
Ece'nin süzülmeye başlayan gözyaşlarıyla beraber ayağa kalkmamla, Sonat'ın koluna sertçe asılmam bir oldu. Herkesin gözü üzerimizdeydi. "Önünüze dönün!" diye bağırdıktan sonra "Kes sesini ve yerine otur!" diye uyardım ikizimi.
"Sen ne karışıyorsun ki?! Baksana abisinin bile sesi çıkmıyor!"
Doğru söylüyordu. Neden susuyordu ki?! Yoksa o iri cüssesine rağmen bizimkilerden mi korkuyordu?! Hayır... Bunun ihtimali bile yoktu. Kasları gömleğinin altından belli oluyordu resmen. Hem arkadaşları da vardı. Yakışıklı olduğu da ortadaydı. Çekinmesini gerektirecek hiçbir durum yoktu. Bu sefer çatık kaşlarımla onun masasına yöneldim. Öylece oturmuş izliyordu.
"Savunsana kardeşini!"
"Bana ne..." diye mırıldandı. "Ne hali varsa görsün."
Şaşkınlıkla ağzım aralanırken o istifini hiç bozmamıştı. Sandalyesine yayılmış, birbirine doladığı kollarıyla beraber oturuyordu!
"Nasıl abisin lan sen?!"
Derin bir nefes aldı. Gülerek başını iki yana sallarken "Sana mı düştü?!" diye sordu sadece. Neden kimse bir şey söylemiyordu?! Üstelik karşı çıktığım kişi benim ikizimdi! Buna rağmen sessiz kalamıyordum. Herkes baba parası yiyen birer korkaktı! Sonat neyse bunlarında onlardan farkı yoktu yani. Hadi ben ikizimi durduramıyorum tek başıma, diğerleri neden hiçbir şey yapmıyorlar?!
"Size var ya... Hiçbir şey söylemiyorum artık."
Sinirden titreyen ellerimle beraber Ece'nin yanına gittim. "İyi misin sen?"
Oya'da gelmişti ve onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Abisi yine de tepkisizdi. Yüzündeki ifade anlık dahi olsa bozulmamıştı. Şu anda bilinmeyene o kadar çok hak veriyordum ki... Şu saatten sonra hata yapan ikizim de olsa, sonuna kadar çay kaşığının arkasındaydım. O hepsini yola getirecekti. Buna inanıyordum. Sonat'ın özünde iyi biri olduğunu düşünüyordum. Sadece birbirlerinin götlerini kaldırıyorlardı. Ve çay kaşığı, adam edecekti hepsini. Artık ondan başka çarem kalmamıştı. Ben razı olamıyordum masum insanları ezmesine. Gücüm de yetmiyordu. Belki o yola getirebilirdi. Halletmesini o kadar çok istiyordum ki...
caykasigi: Güvenimi tamamen kazanmayı başardın.
caykasigi: Helal olsun sana.
caykasigi: Adamsın lan!
Çay kaşığının halen Ece'nin abisi olduğunu düşünen var mı?
Sonat hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Onat hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Oya hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Eylem ve Ece'nin abisi hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Ece hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Profilimi takip etmeyi unutmayın <3
İnstagram Hesabım: aleynaozgul1
ŞİMDİ OKUDUĞUN
itiraf sayfası. [yarı texting]
Comédie"Herkes gözlerinin önündeki bu haksızlığa susarken o bizim için bir şeyler yapmak istedi. Ne yaşadıysak, onlarında yaşaması için elinden geleni ardına koymadı. Sadece bizi düşündü. Yanımızda durdu. Ve bir şeyleri değiştirmek için uğraştı. Hepsinin h...