Medyada ki şarkı: Zayn-it's you
Keyifli okumalar.Elif'in ağzından
Evin içinde bir o yana bir bu yana adımlıyordum. Nur benimle konuşmak için buraya gelicekti. Camdan dışarı baktığımda arabasının burada olduğunu gördüm.
-oha ne ara gelmiş ki?
Acaba geleli ne kadar oldu?
-Acilen kaçmam gerek burdan.
Odama geçip üstümü giydim. Üstüme bir kapşonlu kazak altıma kot bir pantolon giydim. Yağmur yağdı yağacak resmen. Kapıyı açıp gizlice etrafa baktım. Kapıyı kilitleyip hızlıca yürümeye başladım. Kapşonumu başıma takmıştım fakat rüzgarla birlikte tekrar geriye düşmüştü. Biraz sonra tekrar aynı deniz manzarasına geldim. Yani Sıla ile geldiğimiz yere. Nur'u Emir ile elele gördüğüm yere...Şuan tam dokunsalar ağlayacaktım. Ağladım da. Hemde tam yüzüme bir damla yağmur damlası düştüğünde. Ellerimi dizlerimin yanına koyup öne eğildim. Ağlamam hıçkırıklarla karışıyordu. Bir baskı hissettim omuzlarımda yağmur sandım önce. Fakat şuan üstüme yağmur yağmıyordu. Sonrasında bir çift ayak belirdi önümde. Elimin tersiyle gözlerimi silip kafamı kaldırdım. Elinde şemsiyesiyle o gelmişti. Fakat iyi gelmemişti bu sefer. Yanıma oturdu.
-be-beni mi takip ettiniz?
dedim.
-ne yapsaydım? Seninle konuşacağımı bile bile evden bu yağmurda bu soğukta kaçan sensin. Başına birşey gelmesinden korktuğum için geldim buraya.
dedi.
-haklısınız....teşekkür ederim.
Dedim başımı eğerek.-madem buradayız artık bana içini dökme vakti geldi diye düşünüyorum. Anlat bakalım.
-ne-ne anlatabilirim ki size?
-mesela canını kimin yaktığını söyleyebilirsin.
Şimdi nasıl söyleyeyim sen yaktın diye.Nur'un ağzından
-mesela canını kimin yaktığını söyleyebilirsin. Bana dönüp biranda
-siz evlenecek misiniz?
Dedi.
Kaşlarım istemsizce yukarı kalkmıştı. Bunu beklemiyordum.
-bu da nerden çıktı şimdi? Ama madem sordun...
Başımı çevirip ileriye göz gezdirip tekrar ona döndüm.
-büyük ihtimalle hayır. Evlenmiyeceğiz. Sen nereden biliyosun bunu? Annem mi söyledi?
Saçlarını düzeltip gözlerini benimle buluşturdu. İçleri açılan bulutların arasından çıkan ayışığı ile birlikte parlıyordu. Ve çok güzel görünüyordu. Derin bir kuyu gibiydi sanki.-Aslında biz Aysel teyze ile birlikte oturuyorduk. O zaman duydum.
Dedi.
-anladım...hey! Lafı değiştirdin.
Dedim kaşlarımı çatarak.
-ne sormuştunuz ki hatırlamıyorum..
dedi etrafa bakarak.
-hadi ama ne sorduğumu hatırlıyorsundur.
-şey...karşılıksız sevgi diyebilirim sanırım.
Dedi.
-açmak istersen dinlerim.
-hayır hiç gerek yok dedi.
Suratı daha da bozulmuş gibiydi.
-peki ne zaman istersen anlat ama kaçma tamam mı?
Dedim. Kafasını salladı. Sonra tekrar bana baktı.Ve ben tekrar gözlerini incelemekle bulmuştum kendimi. Elim yanağına gitmişti. Sonra omzundan tutup bana yaklaşmasını sağladım. Kollarımı sırtına sarıp kendime çektim. Garip bir şekilde ona sarılmak istemiştim. Biraz durdu sonra o da kollarını sardı belime. Elimi saçına koydum. Çok ıslaktı. Ayrıldıktan sonra üstüne baktım. Üstüde saçından farksızdı.
-hemen bunu çıkartman gerek
Üstüne baktı.
-gerek yok zaten şimdi eve döneceğim.
-olmaz Elif hadi çıkar ve bunu giyiyorsun.
Şemsiyeyi eline tutuşturup paltomu çıkardım.
-hayır hayır çıkarmayın lütfen siz üşüteceksiniz.
Dedi panikle.
Şimdi bunu giymesini sağlayacaktım.
-giyeceksin dedim! Ben senin öğretmeninim. Yoksa bana karşı mı geliyosun?
Dedim kaşlarımı çatarak. Gözleri büyüdü korktuğu apaçık belli oluyordu.
-kalk bakalım.
Dedim.
İçimden gülüyordum tabi bu haline.
Paltoyu etrafına sardım. Sonra sol kolunu geçirdim. Elinden şemsiyeyi alıp diğerini giymesi için bekledim.
-hadi bakalım gidiyoruz.
Şemsiyeyi sol elime alıp omzundan tutarak altına girmesi için yaklaştırdım. Arabaya yaklaşmışken ileriden araba geldiğini gördüm. Elif'in tarafından geliyordu. Biraz geç farketmiştim fakat üstümüzün çamur olmasını engellemeyi başarmıştım. Elife dönüp iyice kendime çektim. Şemsiyeyi alta indirip pis suyu ittirdim.
-ucuz atlattık.
Sonrasında hemen eski halimize geri döndük. Arbaya vardığımızda onu geçirip kendimde geçtim.Elif'in ağzından
Evlenmiyormuydu yani? Şuan mutluluktan ölebilirim resmen.
-Aslında biz Aysel teyze ile birlikte oturuyorduk. O zaman duydum.
Dedim.
-anladım...hey! Lafı değiştirdin.
Dedim kaşlarımı çatarak.
-ne sormuştunuz ki hatırlamıyorum..
dedim.
-hadi ama ne sorduğumu hatırlıyorsundur.
-şey...karşılıksız sevgi diyebilirim sanırım.
üstü kapalı bir şekilde söylemeye çalıştım. Moralim tekrar bozulmuştu işte. Biraz sonra bana tuhaf bir şekilde bakıyordu. Elini yanağımda hissettim. Şu buz gibi havada bile içimi yakmayı beceriyordu.Biranda sarılmasıyla sarsıldım. Allahım yandığımı söylemiştim değil mi? Onu boşverin şuan kül olmuştum resmen. Bende ona sarıldım. Suratım omzuna geliyordu. Buarada benden sadece 3-4 santim uzundu. Ona dokunmak o kadar iyi gelmişti ki bana ayrılmasak keşke diyordum. Ama artık ayrılmalıydık.
-hemen bunu çıkartman gerek
Dedi.
Üstüme baktım.
-gerek yok zaten şimdi eve döneceğim.
Dedim.
-olmaz Elif hadi çıkar ve bunu giyiyorsun.
-hayır hayır çıkarmayın lütfen siz üşüteceksiniz.
Dedim.
Biraz durdu.
-giyeceksin dedim! Ben senin öğretmeninim. Yoksa bana karşı mı geliyosun?
Dedi kaşlarını çatarak.
Biraz ürpermiştim. Hatta birazdanda fazla korkmuş olabilirim. Bu sinirli haliyse sinirliyken daha bi çekici geldi gözüme.
-kalk bakalım.
Dedi.
Paltoyu giymeme yardım etti. Sonra ise omzumdan kavrayarak tenlerimizin değmesini sağladı. İçimi ısıtan paltosu mu yoksa bana yaşattığı şeyler miydi bilmiyorum. Ama bu duygunun geçmesini hiç istemiyordum.Yürürken biranda iyice kendine çekti beni. Yüzümü boynuna bastırdı. Çok ama çok güzel kokuyordu be!
-ucuz atlattık.
Dedi. Başımı salladım. Arabaya bindiğimizde arabayı çalıştırıp klimayı açtı. Ellerinin soğuktan titrediğini gördüm. Paltosunun cebinde ellerimi çıkardım. Ellerimi sağ eline koydum. Buz gibiydi.
-elleriniz çok soğuk.
-şimdi sıcacık olur içerisi bişey olmaz.
Dedi ve gülümsedi.
-siz gerçekten tanıdığım en iyi hocasınız. Benim yüzümden bunlara katlanmak zorunda kaldınız.
-canım benim,bu benim görevim. Hangi hoca olsa aynısını yapardı bunu unutma. Ayrıca teşekkür ederim. Sende benim tanıdığım gerçekten en iyi öğrencilerdensin.
Bunları söylerken elleriyle sırtımı sıvazladı.
-sayenizde
Deyip gülümsedim.
Sonra elini vitese koyup
-ehh belki biraz...
Dedi. İkimizde kıkırdadık.Kırmızı ışık yanmıştı. Yavaşlayıp beklemeye başladık.
-Elif
-efendim hocam?
-sana bişey soracaktım okulla ilgili.
Başımı salladım.
-hiç okulda toz ya da hap şeklinde uyuşturucu içen birileri gördün mü? Özellikle sizin sınıfta?
Dedi.
Düşünmeye başladım.
-evet yeşil ve toz olanlardan görmüştüm sınıfta ama uyuşturucu olduğundan eminde değilim.
Yeşil yandığında gaza bastı.
-anladım. Peki kim içiyordu bunları?
-Samet ve birinde daha gördüm ama hatırlamıyorum malesef. Bana da teklif ettiler-
-ne sakın içtim deme!
-hayır içmedim tabiki. Sadece dalga geçiyorduk. Ne olup olmadığını bilmiydum bile.
-tamam sakın bişey içmeyi ya da koklamayı teklif ederlerse kabul etme. Biz o yüzden arama yapıyoruz zaten lavabolarda.
Dedi.
-anladım hocam kimseye söylemiyeceğimden emin olabilirsiniz.
Dedim.
-zaten emin olduğum için sana söylüyorum.
Deyip gülümsedi.
Arabadan indiğimde beni kapıya kadar götürdü.
-çok teşekkür ederim hocam
-hadi hadi teşekkür etmeyi bırak şimdi hasta olacak-hapşuu!
-sanırım olmuşum bile
Deyip ekledim.
Ardından bende hapşurdum.
-daha fazla soğuk almadan gir içeri. Bende bi anneme görüneyim.
başımı salladım.
-iyi geceler hocam
-sanada!
Deyip karşı eve yürüdü. İçeri geçtiğimde kilitleyip kapıya yaslandım.
-sanırım bütün şansımı bu gece kullandım.
Paltosunun hala bende olduğunu farkettiğimde ellerimi yakalarına koyup suratıma yaklaştırdım. O kokuyordu. Gözlerimi kapatıp birkaç kez içime çektim.
-sanırım uyuşturucu kullanmadan da bağımlı olunuyormuş.
Üstüme yeni kıyafetler giyip paltosunu kuruması için bıraktım. Ama yatağıma. Bende yanına yatıp onun kokusuyla uykuya daldım.Bölüm diğerlerinden daha uzundu bu yüzden okumakta zorlandıysanız ya da herhangi bi bölümde sıkıldıysanız hepinizden tek tek özür diliyorum.
Sizce bölümler ortalama kaç kelime olmalı örneğin bu 1082'lik kelimelik?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just a Teacher | Tamamlandı |
Teen Fiction"Ben sıradan bir öğrenciydim, fakat o muhteşem bir öğretmendi.."