Bölüm-51-

3K 181 25
                                    

Keyifli okumalar...

Elif'in ağzından

Son kez aynada kendime bakıp çantamı alarak evden çıktım.
Dün gelen mektup hala aklımdaydı. Kim bilir hangi pislik göndermişti onu bana.
Ama o mektupta aklıma takılan tek kelime 'anne' idi.
Babamla vakit geçirdiğimi çok az da olsa biliyorum.

Eğer annem kazada hayatını kaybetmeseydi şuan onunla yaşıyor olurdum.
Eminim ablam da bu durum yüzünden çok acı çekmiştir.

Birkaç dakika sonra okula varmıştım.
Açık olan demir kapıdan geçip binaya girdim.
Köşeyi dönecekken biraz hızlı bir şekilde birine çarptım.
Saçımı düzeltirken yüzüne baktım. Benden büyük bi' erkekti.
-özür dilerim.
-sorun değil.
Solundan geçerek sınıfa yürüdüm.

Nedensizce arkamdan baktığını hissedebiliyordum. Sağ omzumun üstünden arkaya baktım.
Umursamayıp önüme döndüm. Sınıfa varmıştım.

-günaydın!
-günaydın Mete. Naber?
-aşırı iyi. AŞIRI!
-ne oldu ki? Nedir bu sevindiren şey seni.
-gel gel şurda anlatayım.
Çantamı sıraya bırakıp gösterdiği yere gittim.
-dedikodu~ severiz.

                   -bir hafta sonra-
(ne kadar çabuk dediğinizi duyar gibiyim :')

Züleyha'nın ağzından

Saatlerdir Zeynep'in telefonu açmasını bekliyordum. Artık ona bişey olduğundan
Şüpheleniyordum.
Sehpadaki suya uzanırken telefonum çalmıştı.
Hemen aramayı onaylayıp kulağıma götürdüm.

-sonunda be kızım. Sonunda!
-anneciğim çok özür dilerim ya. İşteydim ve şarjım bitmiş. Şimdi gördüm aramalarını.
-evladım bende kötü birşey oldu sandım.
-tamam anneciğim dikkat ederim birdaha.
-hah iyi...kızım bir de birşey diyecektim sana yanlızsın değil mi?

-evet anneciğim söyle.
-şu mektup işi. Elif gönderdi mi yanıt ya da birşey?
-hayır anneciğim yaa. Sanırım ciddiye almadı.
-kızım n'olur bugün tekrar gönder. Fakat benim sana atacağım birşeyler var.
-günlükle ilgili mi?
-evet. Fotoğrafları birazdan atarım sana.
-tamam anne bekliyorum.
-tamam görüşürüz kızım.
-görüşürüz.

************************************

Zeynep'in ağzından

Bildirim sesini duyumca telefonu açtım. Annemin attığı şeyleri okurken ister istemez gözlerim dolmuştu.
Boş bir kağıdı önüme koyup masadaki kalemlikten rastgele bir kalem seçtim.

'Elif lütfen bana güven. Biliyorum inanmamış olabilirsin bize, ama bu böyle.
Gerçeği bilmeni ve sonucu ne olursa olsun seninle görüşmek istiyoruz. Bunu gerçekten çok istiyoruz.
Biz derken yani ben ve anneannen.
İnanmanı sağlayabilirim. En basitinden sen ve ablanı düşün.
Görünüş olarak benzemiyorsunuz bile.
Kendi gözlerinle görmek istiyorsan DNA testi yaptırabilirsin.
Son olarak eğer annen hakkında birşey öğrenmek istiyorsan cevap yaz olur mu?
Lütfen...

Teyzen Zeynep'

Mektubun olup olmadığından emin bile değildim.
Aklıma ne geldiyse yazdım.
Umarım bunun sonucu kötü bitmez.

Çekmeceyi açıp zarf bulmaya çalıştım. En sonunda kırmızı bir zarf bulduğumda içine çabucak yerleştirip çantama koydum.
Telefonla şoförü arayıp zarfı göndermesi için yanıma çağırdım.

Elif'in ağzından

-sayfa 34-50 arası deftere özetleyin yarın kontrol edicem.
Mete sıranın altında orta parmak çıkardı.
Sınıf isyan mırıltıları çıkarırken bitiş zili çalmıştı.

Hoca sınıftan çıktığı anda ayağa kalkıp çantamı toplamaya başladım.
-kim yapıcak şimdi bunu Allah aşkına ya...
-valla eşek gibi yapıcaz Mete. Yapmazsak edebiyatçının nasıl bir canavara dönüşeceğini biliyosun.
-öff haklısın malesef.

Sınıftan çıkıp koridorda yürümeye başladık.
-Nur hocayla mı gideceksin?
-şhhht sessiz ol biraz. Evet gidip arabasının yanında bekleyeyim.
Mete mânâlı mânâlı kaş göz işaretleri yapmaya başlamıştı.
-Ulen sen varya sen~ işini biliyosun
Omzuna yumruk attım.
-sen şimdi vurduğunu mu zannediyosun? Sinek ısırığı gibiydi.
-gıcık!

Ona tirip atarak hızlı hızlı yürümeye çalıştım.
-tamam ya şaka yaptım kankam benim gel.
Kıkırdayarak ona baktım.
Okulun çıkışına gelmiştik bile.
-bak ödevini yapmayı unutma sakın!
Tekrar yüzünü asmıştı. Kafasını salladı.
-görüşürüz.
-görüşürüz.

Nur'un arabasının yanında duvar dibine yaklaşarak beklemeye başladım.
Aynı zamanda saçlarımı önüme alıp üstümü düzeltmiştim.

Birkaç dakika sonra Nur hafif koşarak yanıma geldi.
-ayy beklettim biraz. İşim vardı da. Üşümüşsündür hadi çabuk geç!
-hayır hiç üşümedim.
Yan koltuğa geçip kapıyı kapattım.

-günün nasıl geçti?
Diye sordum.
-çok dersim yoktu. Buna sevineceğimi düşünürken müdür bazı işler verdi. Onlarla uğraşıyordum. Senin?
-son derse kadar iyiydi.
-neden canım?
-Edebiyat hocası 16 sayfalık bir özet verdi. Hemde yarın için.

********************

Evin önüne geldiğimizde onunla vedalaşıp arabadan indim.
Köşeyi dönene kadar el sallayarak gülümsedim.
Arkamı dönüp kapıya ilerlediğimde posta geldiğini farkettim.
Sadece kırmızı bir zarf vardı.

İçeriye geçip çantamı kenara bıraktım. Montumu askıya astıktan sonra salondaki tekli koltuğa oturdum. 
Zarfın ağzını açıp içindeki kağıdı çıkardım.
Katlanmış kağıdı açıp okumaya başladım.

'Elif lütfen bana güven. Biliyorum inanmamış olabilirsin bize, ama bu böyle.
Gerçeği bilmeni ve sonucu ne olursa olsun seninle görüşmek istiyoruz. Bunu gerçekten çok istiyoruz.
Biz derken yani ben ve anneannen.
İnanmanı sağlayabilirim. En basitinden sen ve ablanı düşün.
Görünüş olarak benzemiyorsunuz bile.
Kendi gözlerinle görmek istiyorsan DNA testi yaptırabilirsin.
Son olarak eğer annen hakkında birşey öğrenmek istiyorsan cevap yaz olur mu?
Lütfen...

Teyzen Zeynep'

-Teyzen Zeynep.
Burnumu çektim. Ablam olduğunu nerden biliyordu?
-aslında do-
Telefonumu çıkartıp galeriye girdim. Ablamla birlikte olan resimlerden birini açtım.
Doğru söylüyordu ablamla gerçekten benzemiyorduk.
Kalbim bunun gerçek olma olasılığını düşünürken daha da hızlı çarpıyordu.

çantamın yanına gidip kalem ve kağıt çıkardım.
Ortada duran sehpaya gidip çökerek titreyen ellerime rağmen yazı yazdım.

'Tamam. Gerçek neyse onu bilmek istiyorum.'

Elif




Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyiniz efenim. İyi akşamlar

Just a Teacher | Tamamlandı |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin