Bölüm-29-

5.3K 249 53
                                    

Selamlar! Motivasyonum çok yüksek ^-^ içim enerjiyle dolu :D sizi daha fazla tutmadan bölümle baş başa bırakıyorum. Keyifli okumalar efenim...<3

Elif'in ağzından

İkisini izliyordum. Lale'nin kızlardan hoşlanıyor olmasından şüphelendim. Ki şüphelenmiyilecek gibi değil di. Nur'a birşeyler söylüyordu. Arada onun güldüğünü görüyordum. Kendimi ortamda gereksiz hissediyordum. Telefonumu çıkarıp saate baktım. Biraz sonra ayaklandıklarını gördüm. Montlarını giyip vedalaşıyorlardı. Nur'a sarılmıştı bile. Sinirimi gülümsemem ile saklamaya çalıştım. Sonra bana döndü.
-Görüşürüz Elifçim kendine iyi bak.
Dedi.
Başımı sallayıp gülümsedim.
Kapıdan çıktıklarında Nur kapıyı kapatıp bana baktı ve gülümsedi.

Arkamı dönüp tekli koltuğa geri oturdum.
Aysel teyze içeriden gelip karşıma oturdu. Nur ise koltuğun ucunda oturarak bana yaklaştı. Elimi tuttuğunda ona döndüm.
Yanına oturmamı işaret etti.
-Sanırım artık eve gitmeliyim. Saat geç oldu.
-bekle o halde.
-tamam kızım. Yarın görüşürüz iyi geceler.
-Sana da Aysel teyzeciğim.
Kapıya yönelip montumu almak için askıya uzandım. Nur elini uzatıp benden önce aldı.
Beni kapıya yavaşça ittirip üstüme eğildi. Yutkunmuştum.
-bana niye kızgınsın sen bakalım?
Montumu elinden almaya çalıştım. Ama o ellerini arkasına koymuştu.
-Lale ne kadar sinirimi bozdu farkında mısın?
-evet biraz yapmacık...
Elinden montumu alıp giydim. Montumun içindeki saçlarımı tutup dışarı çıkardı.

-sadece birazcık mı? Güldürme beni. Aşırı gıcık oldum ona.
Kıkırdıyordu.
-sus gülme sende suçlusun.
-ne ben ne yaptım ya?
-bilmem ki artık ne dediyse baya eğleniyor gözüküyordun.
-ayıp olmasın diye. Hem o kadar da kötü bir kız değildi.
-neyse ne. Gitmeliyim artık.
Dedim.
-bekle seni götüreyim
Elini paltosuna uzatmıştı.
-Aşkım ev karşıda. Hem dışarısı çok soğuktur çıkayım deme hastasın zaten. Hala kar yağmaya devam ediyor.
-peki dikkatli geç o zaman eve.
Başımı salladım. Onu öpmek istiyordum ama şuan durum müsait değildi. Birkaç saniye için sarılıp geri çekildim.

Kapıyı açıp dışarıya çıktım. Montumun şapkasını takıp karşıya yürüyordum. Fakat yerlerin buzlanması yüzünden karların üstüne düşmüştüm. Ayağa kalkmaya çalıştım fakat yerler çok kaygandı. Biri şuan beni görse eminim dalga geçerdi. Hafifçe çömelerek eve ulaştım.

                            -2 gün sonra-
                      
                

Nur'un ağzından

Güzel bir kahvaltı yapmıştım. Kendime gelebilmiştim. Daha dinç hissediyordum. Koltuğuma oturmuş kahvemi içerken bir yandan da telefon galerime bakıyordum. Elif'le resmim hiç yoktu. Bugün yanına gidip en az 5-10 tane çekmeliydim.
Onu görmediğim zaman fotoğraflarına bakarsam iyi hissederdim. Kahvemi başıma dikip odama geçtim. Üstüme kalın kazaklarımdan birini geçirip siyah kot pantolonumu giydim. İçinde kırmızı ve lacivert renkleri olan atkımı taktım. Bu atkıyı çok seviyordum.

Paltomu da giyip düğmelerini kapattım. Evden çıkıp arabamla birlikte Elif'in ve tabi annemin yanına gittim.
Arabayı kapısının önüne park edip eve yürüdüm. Bir dakika sonra açmıştı kapıyı.
-Günaydın bebeğim!
Üstünde atlet altında ise siyah bir eşofman vardı.
-günaydın gelsene.
İçeriye geçip ona sarıldım.
-neden atletlesin?
-kazak seçiyordum. Kapı çalınca geldim.
Çıplak kollarını hissetmek tatlıydı. Ondan biraz daha uzun olduğum için sarıldığımızda başını rahatça boynuma koyabiliyordu. Bedeni benimkinden daha küçük olduğu için onu kollarımla kavramak hoşuma gidiyordu.

Odasına yürüyünce onu takip ettim. Yatağının kenarına oturmuş ona bakıyordum. Arkasını dönüp dolaba eğilip kazak çıkardı.
Ayağa kalkıp bana gösterdi.
-hangisini giyeyim.
-Bana kalırsa birşey giymesen daha iyi. Fakat...malum hava soğuk giy bu seferlik.
-ya hadi söyle
-sol elinde tuttuğun olsun o zaman. Hem boğazlı falan daha iyi.
-peki.
Diğerini dolaba koyup kazağı giydi.

-hadi montunu da giyde dışarı çıkalım.
-ne yapıcaz ki?
-görürsün
Kapının önüne çıktığımızda yavaşça yerden kar aldığını gördüm. Ondan önce davranıp üstüne kar fırlattım.
-seni sinsi! Demek bana atacaktın ha?
Arabanın arkasına geçip bana kar topu atmaya başladı.
-ama sende aynısını yapacaktın bana değil mi? Al sana!
-ıskaladın güzelim.
Üstüne atmaya başladım. Neredeyse hepsini tutturmuştum. Ayağa kalkıp yüzümü kapatarak ona yürüdüm.

Kollarından tutup kara yatmasını sağladım.
-dur bu hiç adil değil. Dirseklerinin üstüne çöküp bana baktı. Biranda suratımda hissettiğim karla irkildim. Gülmeye başladı.
-yakışmıştı ama niye sildin?
Dedi dudaklarını büzerek.
-şimdi sen görürsün!
Bacağımı sol tarafına atıp üstüne çıktım.
-artık kaçamazsın bile.
Gülen gözleri durmuştu derin derin bana bakıyordu. Gözlerinin yansımasından saçlarına düşen kar tanelerini görebiliyordum.
-Ç-çok güzelsin...
Heyecandan kekelediğime inanamıyorum. İlk kez böyle birşey oluyor.

Etrafa bakıp şapkasıyla yüzümüzü kapatarak dudaklarına derin bir öpücük bıraktım. Ayrılıp yüzüne baktım.
Alnımı onunkine koyup gülümsedim. Üstünden kalkıp elinden tuttum.
-bir saniye...
Boynumdaki atkıyı çıkarıp boynuna sardım.
-işte şimdi oldu.
Gülümseyip bana sarıldı.

-bensiz kartopu savaşı mı yapıyorsunuz?

Sizce diğer bölümde neler olsun? İstekleriniz doğrultusunda yazmayı düşünüyorum ^-^

Bölüm hakkında  söylemek istediklerinizi yazarmısınız canlarım♥

Just a Teacher | Tamamlandı |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin