Bölüm-68-

2.7K 160 65
                                    

Keyifli okumalar...

Elif'in ağzından

Aradan birkaç gün geçmiş ve okul yeniden başlamıştı.
Dün annem Nur'u
Konuşmak için çağırmış. Fakat Nur ne konuşmadan bana bahsetmemişti. Bende sormak istemedim. 

Okul günü birkaç ders ve meslek tanıtımlarıyla geçti.
Sıkıcıydı.
Ayrıca hasta hissediyordum.
Salonda Nur ön taraflarda oturduğu için onu izleme fırsatım olmuştu. Kahverengi dalgalı saçlarına bayılıyordum.

Son tanıtım da bittikten sonra eve gitme vakti gelmişti. Açlıktan ölüyordum sanki.
Eve gidip ne yapabileceğimi düşündüm.
Sanırım yine makarna.

Okul binasından çıkıp şemsiyemi açtım.
Sol elimi cebime koyup yürüyordum.
Yanımda ki araba ısrarcı bir şekilde kornasını çalarken sesi yüzünden sinir olmuştum.

Soluma baktım.
Neydi bu şimdi?
-merhaba!
-sen. Neden araba sürüyorsun? Dinleniyor olman gerekiyordu sanki.
-seni görmek istedim. Ayrıca...
Yanında ki paketi kaldırıp bana gösterdi.
-ayrıca poğaça almıştın. Ama onlar bayatlamıştı. Bende sevdiğin yerden tekrar aldım. Birlikte yiyelim mi?

-hayır saol.
Yürümeye devam ettim.
-hadi lütfen.
-eve gidiyorum. Sen ye.
-bu lezzeti kaçırmak istemezsin.
Hızlandım.
-hmm zeytinli de ne kadar güzelmiş böyle. Kim yemek istemez ki bunu?
-of.

Soluma döndüm.
Poğaçayı ağzına atarken aynı zamanda yavaşça beni takip ediyordu.
-gelmiyeceğim gidebilir misin artık?
-eğer gelmezsen seni hep takip ederim. Her yerde karşına çıkarım. Bunu yaparım. Geliyor musun?
-hayır gelmiyorum.

-ama Nur ile konuşmamızı anlatacaktım.
Kaşlarımı çatarak ona baktım.
-onay vermediğin belli. Bu yüzden artık pek umrumda değil bu konu.
Önüme dönüp bir adım atmışken
-anneciğim...
Dedi.
Durdum.
-yaptığım yanlıştı belki de. Ama senin için ne kadar endişelendiğimi bilemezsin. Mutlu olursan mutlu olurum ben. Bu yüzden Nur ile konuştum. Ve sana güzel haberi ben vermek istedim.

Arabadan inip değnekleriyle yanıma geldi.
Şemsiyeyi kapattım.
-anne.
Diyebildim.
Çok mutlu görünüyordu. Birkaç saniye sonra gözleri dolmuştu.
Kollarımı beline sardım.
-annem...

Hapşuracağımı anlayınca geri çekilip dirseğimi yüzüme yaklaştırdım.
-burada durmamalıydık. Saçların ıslanmış iyice. Çabuk gidelim.
-tamam.
-şemsiyeni almayı unutma.

Arabaya bindiğimde de hapşurmalarım devam ediyordu.
Sabahtan beri başımda olan ağrı üstüne hediyesi gibiydi.
-hastaneye gidelim mi?
-ha-*hapşurma efekti*
-kızım.
Bana öyle demesi çok hoşuma gitmişti.

Birkaç saniyeliğine bana bakıp gülümsedi.
-katılıyorum.
Anlamıştı.
Gülümsemesine karşılık verdim fakat hapşurmam bunu bozmuştu.
-anlaşıldı evimize gidiyoruz.

Şaşkınca ona baktım.
-şey...senin için oda hazırlattım. Artık birlikte yaşabilirmiyiz. Bunu sorucaktım sana. Ne dersin?
-bunu çok isterim. Ama evim ne olacak?
-ona sonra karar verelim. Şuan iyi gözükmüyorsun.

Arkaya uzanıp çantasını aldı.
-içinde mendil olması lazım.
-saol.
Kafam alev almış gibi hissettiriyordu.
Ağzını açıp parmağımı içine uzattıp.
Mendili bulmuştum. Yanında ki ise bu durumdayken bile gülümsememe sebep olmuştu.
Benim fotoğrafım vardı.
Mendili alıp kapattım.

*****

-su ister misin?
-evet olur. Bir de Nur'la konuşmam gerek beni merak etmiştir.
Bardağı bana uzattı.
-merak etme ona haber verdim. Birazdan anneannenle burada olurlar.
Kafamı salladım.
Bardağı kafama diktim.
-otur bakalım. Şu havluyu alayım.

Kolumdan tutup kalkmama yardım etti.
Havluyu yavaşça çekti.
-saçlarını tarayabilir miyim?
-tabiki.
-tamam.
Güldü.
Dolaptan tarak bulup arkama oturdu. Alçılı ayağını yataktan sarkıtıp hafif sallıyordu.
Sırıttım.

Gözlerimi kapadım.
Sıcaklık tekrar basmıştı yüzüme. Ama geri kalan bedenim donuyordu sanki.

-anne üşüyorum.
-tamam az kaldı.
Kollarım titriyordu.
Annem yataktan kalkınca gözlerimi açtım.
Tekrar yorganın altına girmek istiyordum.

-al bakalım. En son anneannenler de unutmuştun bunu. Bende sana vermek için almıştım.
Kırmızı hırkamı giydirip düğmelerini kapattı.
Zil çalıyordu.
-heh geldiler. Önce seni yatıralım.

Başımı yastığa yavaşça bıraktım. Annem üstümü örtüp.
Koltuk değneklerini alarak aşağı indi.
Yüzümü yıkamak istiyordum.
Birkaç saniye sonra odaya Nur girdi.
-bebeğim...
Yanağıma dudaklarını bastırıp elini çeneme koydu.
-neyin var senin?
Ona kısaca söyledim.

Onlarda odaya gelmişti.
Anneannem endişeyle Nur'un yanına oturdu.
Annem de diğer yanıma geçmişti.
-gözlerim yanıyor.
-ama kolları falan çok soğuktu anne.
Nur yüzünü benim yüzüme yaklaştırıyordu.
Göz ucuyla annem ve anneanneme baktım. Bir an gerilsemde Nur dudaklarını anlıma bastırıp bir süre bekledi.
-ateşin var, doğru.

                          -2 yıl sonra- 

Nur'un ağzından

Kapı açıldı. İlk başta Elif onun arkasında da... kim vardı farketmemiştim.
Tek gördüğüm o güzel gözleriydi.

-hadi Nur gelsene.
-he ne? Evet geliyorum. Zeynep.
Kapıdan girmeyi başarmıştım.
Zeynep bana gülerek sarılıp içeriye geçti.
Soluma döndüm.

-Nur.
Yutkundum istemeden.
-çok güzelsin Elif. Çok.
-diyene bak. Harika görünüyorsun.
Birkaç saniye bakıştık. Çünkü ben kaskatı kesilmiştim.
-aşkım iyiysen içeriye gidelim.
Hızlı hızlı kafamı salladım.
-evet evet iyiyim.
Elimde ki buketi ona uzattım.

-teşekkür ederim.
Gülümsedim.
İçeriye girdim. İlk önce Züleyha hanıma sarılıp sonra müstakbel annemin yanına ilerledim.
Sarılırken kulağıma fısıldadı.
-heyecandan bayılma da.
-her an bayılabilirim Arzu hanım.

Afra'yı kucağıma alıp sevdim. Rahat gözükmek istiyordum ama bu imkansızdı sanki.

*****

Tepside ki fincana uzandım.
-pişt tuz atmadın değil mi?
-hayır canım niye atayım. Atmadım tabiki içebilirsin gönül rahatlığıyla. Hem sana kıyamam ki.
Gülümsedim.

Fincanı elime alıp Elif yerine oturduktan biraz sonra büyük bir yudum aldım.
Fincanı aceleyle sehpaya bırakıp suya uzandım.
-hani koymamıştın? Gülmeyin lütfen...
-aşkım gerçekten koymadım.
-ben koydum.
Zeynep'e döndüm.
-usulüne göre olmalı ama değil mi?

Birkaç dakika sonra Züleyha hanım boğazını temizleyip dikkati üzerine topladı.
-evet...Mâdem her şey usulüne göre o hâlde buyrun Aysel hanımcım.

Sanırım transa geçmiş olabilirim. Başka bir alemde gibiyim şuan.
Kulağım sanki alkış sesiyle açılmış gibiydi.

Elif ayağa kalkmış bana gelmemi işaret ediyordu.
-Nur bugün kendinde değil biraz.
Elif'in yanına gidip ona baktım. Parmaklarımıza yüzükler geçerken birbirimizden ayırmadık gözlerimizi.

-buraya bakın kızlar! Çekiyorum.
Önümüze döndük.
Bu sırada kurdele kesilmişti.
Sevinçle alkışladım.
Elif'e sarıldım sıkıca.
Herkes birbirine sarıldıktan sonra fotoğraf çekme aşamasına geçtik.
Elif başını göğsüme koyup elini benimkine kenetledi. Başından öpüp kameraya gülümsedim.

Evvet. Yeni bölüm final olacak sabah ve ya yarın atacağım onu da.

İyi geceler..


Just a Teacher | Tamamlandı |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin