10. Bölüm

6.1K 211 7
                                    

10. Bölüm

Yoğun hissettiğim yanma hissiyle dudaklarıma bir çığlığı çok görmedim. Elimi hızla çekerken dayanamaz hale gelmiştim vücudumdaki yaralara, tahribatlara. Yaşlı kirpiklerimi birbirine kavuştururken tüm bunların rüya olmasını diledim.

Tüm bunlar rüya diye kandırdım kendimi.

Babamın beni sevebileceği ihtimalini düşünürken de kandırdım kendimi.

Anneme baki nefretimi beslememe rağmen gidişine bir neden ararken de kandırdım kendimi.

Ben her şey düzelecek diye kandırırken kardeşlerimi, kendimi de inandırmışım bu yalana ne yazık ki.

Saat sabahın beşiydi fakat elimdeki acıya daha fazla dayanamıyordum. Dayanmak ne kelime? Çıldırmak üzereydim resmen. Elimin acısı şiddetini arttırırken sessiz göz yaşlarımı döküyordum beyaz yastığıma. Göz yaşlarım hıçkırıklarıma dönüşüyor. Sessizliğim içime gömülüyordu. Hissettiğim bu acı, soluklarımı kesiyordu adeta. Artık dayanamayacağıma kanaat getirince yataktan doğruldum. Elimi mesken tutmuş acı bir kalp gibi art arda atarak zonkluyordu. Yanma hissini azaltmak için üflerken bunun bir sonuç vermeyeceğini çok iyi anladım. Elimin acısından hızlı hızlı yürüyerek koridorun başından sonuna kadar kıvranıyordum. Bilmem kaçıncı turumda mutfağın kapısının önünde durup "Allah'ım," dedim sol elimi sağ elime değdiremeyeceğimi bilerek bileğimden tuttuğumda. Yanık o kadar mahvediyordu ki beni vücudumdaki diğer acılara sağar olmamı sağlıyordu. Ayakta; bileğimden tutmaya devam ederken iki büklüm olmuş ağlıyordum. "Evet Dilşah Hanım nerede güçlü haliniz?" Diyordu iç sesim. Haklıydı iç sesim ama bu acı tarifsizdi. Acıdan dolayı bir oturuyor beş dakika sonra tekrar ayağa kalkıyordum. Saate bakmak için koridorun sonundaki odama giderken dişlerimi birbirine bastırıyordum. Eğer dişlerimi dilimin önüne engel olarak koymasam her an çığlık atabilirdim. "Allah'ım yardım et ne olur?" Odaya girdiğimde bu yalvarışı birkaç kere daha tekrarladım fısıldayarak. Saate baktığım an yarım saattir kıvrandığımı gördüm. Elimin acısını aldırmamaya çalışarak mutfağa geçip kahvaltılıkları sağlam elimle masaya yerleştirdim. Sessizce odama geçip bir çırpıda üstümü de değiştirdim bizimkiler uyanmadan. Zaten saat daha çok erkendi. Kazağımı ve ceketimi giyerken elime kazağın yünleri sürtünce bir an bayılacağımı zannettim fakat bayılmadım. Sessiz adımlarla dış kapıya gidince kapıyı yavaşça açıp ardımdan sessizce kapattım. Siyah kalın çoraplarım pis zemine basarken sol elimle ayakkabılarımı giymeye çalışıyordum. Ayakkabılarımı giyerken bir yandan da acıyı hafifletmek ümidiyle üflüyordum. Bağcıkları ayakkabımın içine rastgele soktuktan sonra merdivenleri ikişer üçer inerek sokağa çıktım. "Bu elle otobüse binersem daha kötü olurum. Biraz pahalıya patlayacak ama en iyisi taksiye binmek." diye deli gibi kendi kendime sesli konuştuktan sonra taksi durağına koşar adımlarla yürüdüm. Karlardan dolayı bırakın koşmayı bata çıka zar zor yürüyordum. Ancak bu duruma alışınca, Elimdeki acı kuvvetlendirmişti adımlarımı. Çok kısa zamanda taksi durağına gelebilmişim.

Diğer zamanlarda randevu almadıysanız hastanın kendisini doktora göstermesi çok uzun sürüyordu ve açıkçası bu durum beni çok korkutmuştu buraya gelirken. Zaten bir gece boyunca çekmiştim bu acıyı birde hastanede bekleyerek çekersem pek sağlam kalacağımı düşünmüyordum çünkü. Hastaneye geldiğim zaman doktorun yanına hemen girebileceğimi beklemiyordum ama beni hemen almışlardı neyse ki. Doktor elimi uzunca bir süre inceledikten sonra "Nasıl oldu bu yanık?" diye sordu. Dengemi kaybedince sobanın üzerine elimi bastırdığımı söyledim. Tabi ki gerçeği söyleyemezdim. Gerçeği söylesem ne fark edecekti ki. Polislere haber verilecek, polisler babamı nezarethaneye koyacak bir gün sonra çıkaracaklardı. Tabi bir gece nezarethanede kalan Turgut Mert'in kızgınlığından Dilşah'ın bedeni nasibini alacaktı. Elimi uzun ve dikkatli bir şekilde inceledikten sonra ikinci dereceden yanık olduğunu söyledi ve yanındaki hemşireden buz getirmesini istedi. Hemşire gelene kadar masasının üzerinde duran kağıda bir şeyler yazdı. Kağıdı bana uzattığındaysa reçete olduğunu anlamıştım."Sana yazdığım bu kremi al. Günde bir kere akşamları olmak üzere sür ve yeniden elini sargı beziyle sar. Saramazsan sağlık ocağına falan da gidebilirsin. Elinde küçük bir iz kalacak ama sorun edilecek büyüklükte olmaz, korkma. Buz yaklaşık beş dakikadır elimde duruyordu. Doktor da bu esnada bana yazdığı ilaçları bilgisayar üzerinde kaydediyordu. Acı ve donmanın verdiği his rahatsız etse de şikayet etmedim. Ayrıca işe yetişmem gerekiyordu. Zaten arkamdan yeterince dedikodular dönüyordu. Bir de bugün geç gidersem eminim topa tutacaklardı beni. Doktor özenle elimi sardıktan sonra ayağa kalktım. Uzattığı reçeteyi pantolonumun ön cebine gelişi güzel koydum. Elim sarılı olduğuna göre artık otobüse binebilirdim zira bir daha taksiye binersem maddi anlamda çökerdim. Otobüs durağına geldiğimde bomboştu. Benden başka bekleyen olmayınca oradaki banka oturdum. Ayağımla ritim tutarken otobüsün bir an önce gelmesi için dua ediyordum. Bütün gecem uykusuz ve ağrılarla heder olmuştu. Çok yorgundum. Dün gece yaşanılanlar gözümün önüne geldikçe bir ürperme geçiyordu içimden. Karnımdaki ağrı hafiften yoklarken sırtımdaki ağrı varlığını hatırlatıyordu daima. Ama en önemlisi elimin acısı azalmıştı. Çünkü asıl bu yanık acısı kahrediyordu beni. Kafam yine dün geceye giderken telefonumdan saate baktım. Geç kalmışlığın verdiği korku her şeyin önüne geçiyordu. Çünkü daha şimdiden on beş dakika geç kalmıştım. Otobüsün her durakta durduğunu düşünürsek bu süre katlanarak artacaktı. Nihayet otobüs geldiğinde el kartımı cihaza okutup boş bir koltuğa yerleştim. Elimde olmadan bacağımı titretirken atılma korkusu yiyip bitiriyordu beni. Otobüs yerlerde oluşan buzlardan dolayı temkinli ve yavaş ilerlerken başımı cama yaslayıp vücudumu istila etmiş ağrıları düşünmemeye çalıştım. Dün gece o kadar çok kar yağmıştı ki betonu görme ihtimalim sıfırdı. Dün gece huzurla kapatmıştım gözlerimi. Bal rengi irislerle veda ederken geceye, babamın gözleriyle merhaba demiştim şiddete. Ne ironi ama.

Dilşah +18 (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin