3.Bölüm

11.6K 351 35
                                    

3.Bölüm

Kapı açıldığında gözlerime izletilen sahne hakiki muhtaçlığıma ispat olurken, beynim bir kaybedişi daha tadarken harekete geçmem için emirler yağdırıyordu.

Ölüme ilk tepkimi acı feryatlarımla verdim. "Agah!" Bütün apartman sesimle yankılanırken, boğulurcasına ikinci feryadım ilkine destek oldu. "Agah!" Dizlerimin bağı çözülüp yere çökerken kanlar içinde yatan kardeşimin canına yanıyordum. Ben apartmanı inlete inlete ağlarken Nükhet ablanın yanımda geldiğini daha yeni fark ediyordum. Onun da ağzında şaşkınlık ya da her ne hisse artık "Agah." mırıltısı döküldü benim haykırışıma istinaden. "Yalvarırım bırakma ablacığım. Özür dilerim. Yalvarırım bırakma beni." Ben kendimden geçmiş halde sayıklarken Nükhet Ablanın biriyle konuştuğunu işitiyordum Sanırım ambulansı aramıştı.

Ne kadar zamandır burada ambulans beklediğimizi bilmiyorum. Sert bir sesle konuştum: Ne zaman gelecek bu lanet olası ambulans. Agah ölünce mi? Her yerde kırmızılık hakimdi. Sanki bu evde çektiklerim kardeşlerimin kanlarıyla yad edilmişti. Sorumu sorduktan sonra daha dakika bile geçmemişti ki "Hanımefendi yolu açın." sözleri belirdi. Şoka uğramış gibi hareket edemiyordum. Belki de şoka uğramıştım. Gözlerimi, Agah'ın kanlara bulanmış yüzünden ayıramıyordum. Adam cümlelerime tepki vermediğimi görünce yeniden fakat daha ser bir dille konuştu: Hanımefendi yaralının ölmesini istemiyorsanız hemen yolu açın!"

Kardeşim...

Ölmek...

İstemem...

Bunlar birbirleriyle ne kadar alakasız kelimelerdi böyle. Adamın kurduğu cümle ateşten bir ok gibi kalbime saplanarak bilincimin yerine gelmesini sağlamıştı. Ne yapıyordum ben? Kardeşim ölüm kalım savaşı verirken yaşamasına engel olarak acizce ağlıyor muydum? Sağlık görevlilerine kolaylık sağlamak amacıyla vücudumu yana kaydırdım, adamlar önce bir kutunun içinde getirdikleri aletlerden birkaç parça bir şeyler çıkardıktan sonra Agah'ın kafasına tampon yaptılar. Daha sonra da üçe kadar sayıp aynı anda kendinden geçmiş vücudunu yavaşça kaldırarak sedyeye yatırdılar. Tüm bu olanları donmuş gözlerle izliyordum. Aklımda aynı anda binlerce düşünce geçiyor, hiçbirini yakalayamıyordum. Sağlıkçılar ne yöne çekse Agah'ın vücudu da o yöne çekiliyordu. Vücudu o kadar güçsüz duruyordu ki...

Sanki...

Sanki cansız bir bedene aitti.

Apartmanın önünde bekleyen ambulansa sedyeyi, üzerinde yatan kardeşimle beraber bindirdiler. Mira'nın evde olduğunu hatırladığımda ardımdan ağlayarak gelen Nükhet ablaya"Mira sana emanet." deyip bindim ambulansa.

Hani derler ya insanın neresi ağrıyorsa kalbi orada atar diye... Bende tam olarak bu vaziyetteydim. Benim Agah yanım ağrıyordu ve kalbim şu anda yalnız ona atıyordu. Ambulansta giderken erkek sağlık görevlisi kadın meslektaşına damar yolu açmasını söyledi. Bu cümleleri dizilerden çok duymuştum.

Damar yolu açmak...

Neydi damar yolu açmak?

Neden açılırdı damar yolu?

Agah fark ettirmemeye çalışsa da onun vücudu çok hassastır. Damar yolu açarken canı yanar mıydı kardeşimin? Gerçi dün gece benim yüzümden bayağı yanmıştı canı! Bugün karşılaştığım sahne bunu kanıtlıyordu. Damar yolu açtıklarında incecik kollarına damar yolu açtılar. Bu sahneleri normal şartlarde midem kaldırmazdı, bakamazdım; fakat bugün Agah'ın kollarına batan iğneyi gördüğümde midem bulanmıyor, canım yanıyordu. Gözlerim yaş dökmeye alışkındı. ama bu sefer çok farklıydı.Bunun sonucunda yaş dökmemeliydim.

Ambulans yaklaşık on beş dakika sonra durunca sevinmiştim. Hastaneye erken varmıştık, bu da kardeşimin daha çabuk iyileşesi demekti. Fakat kimse ambulansı kapılarını açmadı. Ambulansın kapısına takılı kalan gözlerimi damar yolu açan adama çevirip konuşmaya başladım:

Dilşah +18 (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin