43. Bölüm(2. Kitap)

1.5K 82 4
                                    

İnstagram=_arikubra

43. Bölüm

Kalbimin kırıldığını hissediyorum ama neden kırıldığına anlam veremiyordum. Canımın yandığını hissediyordum ama canımın neden yandığına anlam veremiyordum. Gözlerim dolsa da ağlamadım. Herhangi bir tepki vermedim. Sadece onların birbirleriyle nasıl mutlu olduklarını izledim. Agah'a bakmaktan vazgeçerek bir anlık gözlerim Agah'ın başında duran Tankut Aras'ın gözleriyle buluştu. Beni gördüğüne şaşırmış gibiydi. O bana doğru hareketlenmeden hemen önce kapıyı sessiz olmaya dikkat ederek çektim. Arkamı döndüğümde Merih'in bana anlam vermeyen bakışlarıyla karşılaştım. Onun bakışları altında başımı iki yana salladım. Gözlerimdeki yaşlar akarken ona bile hiçbir şey söylemeden adım adım geldiğim yerden koşa koşa çıktım. Koridorları koşarken Merih'in de benim arkamdan bağırdığını duydum. Gözlerimden yaşlar durmadan süzülüyordu ama ben onlara inat koşmaya devam ediyordum.

Onları o şekilde görmek canımı yakmıştım. Ben neydim? Ben kimdim? Belki de artık bana yer yoktu. Bu kadar basit miydi? Elbette kardeşlerimin mutlu olmasını istiyordum ama onların hiç böyle olacağını hayal etmemiştim. Annemin bütün yaptıklarından sonra, bizi bırakıp gitmiş bir kadın olarak böyle bir ödülle mükafatlandırılması ağrıma gitmişti. Beni hiç mi aramıyordu kardeşlerim? Onları terk ettiğimi düşünseler bile beni özlememişler miydi? Her şey bu kadar basit miydi? Hastaneden çıkmıştım. Soğuk havayla karşılaşmıştım. Hastanenin bahçesinde bulunan banklardan birine doğru koşmaya devam ettim. Ağrıma gitmişti. Zoruma gitmişti. Belki gitmemesi gerekirdi ama gitmişti. Gülüşmeleri kulağımda çınlıyordu. Mira'nın annem olacak o kadının kucağında oturuyor olması ve Arda'nın bile orada onlarla beraber olması ağrıma gitmişti. Onlar bir aileydiler. Benim bu ailenin dışında kalmam gerekiyordu.

Koşa koşa banka kadar geldikten sonra ağlayarak oraya oturdum. Merih arkamdan gelmiş miydi, bilmiyordum ama geleceğini biliyordum. Kalbimin üzerine bir bıçak saplanmış gibiydim. Büyük bir yara almış da o yarayı kimsenin sarmayacağından emin gibi hissediyordum. Gözlerimdeki yaşlar yanaklarım boyunca süzülüyordu. Sarsıla sarsıla ağlıyordum.

Ben hayatım boyunca yalnızca kardeşlerim için yaşamıştım.

Annesizliği ve babasızlığı yaşamama rağmen babamla yıllar boyunca savaş içinde yaşamıştım. Kardeşlerim daha iyi bir hayat yaşasın diye kendimden vazgeçmiştim. Bunca zaman yalnızca onlar için yaşamıştım ama onlar bizi terk edip giden bir kadınla gülüşüyorlardı. Kaçmayıp sırf onlar için savaş veren ablalarını unutmuşlardı. Elerimle yüzümü kapattım. Daha çok ağladım. İçim çıkana kadar ağladım. Sanki daha çok ağlarsam yaşlarımla içimdeki bu yaşı söndürecektim. Bu ateşin hiçbir zaman sönmeyeceğini biliyordum. Onlar bir aile olmuşlardı. Onlar bir aile olmuşlardı. Ömrümü uğurlarına feda ettiğim kardeşlerim beni unutmuşlardı. Kardeşlerimin hakkıydı. Aileleriyle beraber olmak hakkıydı. Anneleriyle beraber büyümeleri gerekirdi. Merih'in kolları bedenimi sarıp sarmalarken başımı omzuna yasladım. Beni içimdeki bu duyguların hepsinden kurtarmasını istedim.

Eli sırtımı sıvazlarken gözlerimdeki yaşlar akmaya devam ediyordu. Canım yanmaya devam ediyordu. Kırık kalbim haykırmaya devam ediyordu. Böyle düşünmemem gerektiğini biliyordum ama böyle düşünmeden edemiyordum.

"Bebeğim, emin ol kardeşlerin senin hasretini annenle gidermeye çalışıyorlar. Seni nasıl özlediklerini ben biliyorum. Topla kendini. "

Ağlamaya devam ederken hıçkırdım. Canım yanıyordu. Kardeşlerimi o kadına bu şekilde yakın görmek beni mahvediyordu. O kadın çocukları için savaş vermemişti. Ben annem gibi onları bırakıp gitmemiştim. O kadın bizi bırakıp gitmişti. Kardeşlerim nasıl bana böyle bir haksızlık yapardı? Ben onların annesizlik çekmemesi için çok uğramıştım. Onlar, hayatlarını yaşayabilsin diye hiç düşünmeden kendimden vazgeçmiştim. Annem denen kadın hayatını yaşayabilmek için kendi öz çocuklarından vazgeçmişti ama kardeşlerim beni değil annelerini seçiyorlardı. Haklılardı. Annenin yeri her zaman ayrı olurdu. Ben de ayrıydı ama ben o yeri ateşe vermiştim. Orası kül olana kadar yanmıştım. Yanarken kendimi de yakmıştım.

Dilşah +18 (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin