29. Bölüm

2.5K 92 33
                                    

İnstagram=_arikubra

29. Bölüm

Gözlerimi yavaş yavaş aralarken başımdaki ağrının sebebini sorguluyordum. Kulağıma bazı cümleler geliyordu ancak bulanıktı. Tam olarak anlayamıyordum.

"Gözlerini açıyor."

Bu ses, bu ses o kadına aitti. Ben Tankut Aras'ın evindeydim. Kendimi yavaşça kaldırmaya çalıştım. O esnada birinin bana doğru adım attığını gördüm. Ve o adımları durduran sevdiğim adamdı.

"Hiçbiriniz dokunmayın ona. Alıp götüreceğin onu buradan."

Ardından Tankut Aras'ın sesini duydum.

"Merih, sen bu işe..."

Merih, Tankut Aras'a sırtını dönerek bana doğru geldi. Dizlerini kırdıktan sonra benimle aynı hizaya gelene kadar eğildi. Bir eli, parmağında benim yüzüğümü taşıyan eli, saçlarımın arasına karıştı. Oldukça kısık ve sakinleştirici sesiyle konuştu. Tam gözlerimin içine bakıyordu. Tam gözlerinin içine bakıyordum.

"Bebeğim, seni hemen götüreceğim buradan. Hadi yavaşça kalk!"

Bana uzanan ellerini tutmadan kendi çabamla, ellerimle uzandığım yerden destek alarak bedenimi dikleştirdim. Beynim patlıyordu. Merih, elini tutmamış olmama bozulurken ona bakmadım. Onunla her şeyimiz burada bitmişti. Beni kandırmıştı.

Ayaklarımın üzerinde ilk seferde duramasamda şimdi durabiliyordum.Hepsinin gözleri benim üzerimdeydi. O kadın giydiği topuklularının zeminde çıkarttığı gıcık sesi her adımında tekrar tekrar dinlettiriyordu. Ardından tam karşıma geldi.

Gözümden bir yaş daha süzüldü.

Bundan sonra nasıl devam edecektim hayatıma? Yeni bir düzen kurmuşken karşıma çıkması sadece bencillik değil, aynı zamanda adilikti.

Ama, ama annem karşımdaydı.

O, karşımdaydı.

"Neden çıktın karşıma?"

Şu an ona sarılmak istiyordum. O saçlarını koklamak istiyordum. Saçlarımı o elleriyle sevmesini istiyordum. Onun merhametine ihtiyacım vardı.

Onu...

Ben onu...

Ben onu özlemiştim.

Bana bir adım daha yakınlaştı. Neredeyse burun burunaydık bile diyebilirim. Gözleri çok güzeldi. O da ağlamıştı. Neden ağlamıştı ki? Biz onun tercihlerini yaşamamış mıydık? Asıl ağlaması gereken biz değil miydik? İçimde binlerce çığlık atılıyordu. Yıllardır görmediğim annem karşımdaydı. O karşımdaydı ama sanki o, o değildi. Gerçi o ne zaman bir anne olabilmişti. Kurdukları sağlıksız bir ailenin içinde bizleri heba etmişlerdi. Kafamda binlerce soru kol geziyordu. Ne yazık ki benim cevaplarım o soruları hakkıyla karşılamıyordu. Onun söyleyeceklerine ihtiyacım vardı. Onun cümleleriyle sorularıma cevap bulmaya ihtiyacım vardı.

"Dilşah, ben sizi çok özledim kızım."

Gözlerim dolmuştu. Farkında olmadan dişlerimi sıkmıştım. Ne Merih ne de Tankut Aras hiçbir şey demiyordu. Birazdan ikisi de odayı terk ederek onunla beni baş başa bırakmışlardı. Bizi özlediğinden bahsediyordu. o cümle... Hasretimin yangınlarının üzerine benzin dökmüştü. Cayır cayır yanıyordum. Anneydi o? O benim annemdi. Her gece hayalini kurduğum ve her gece bizi terk ettiği için nefretimi sevgimin üzerine örttüğüm annemdi. Beni hep arafta bırakmışlardı. Annemde babamda.... Kalbimin içinde anneme hissettiklerimin ne olduğunu tam anlamıyla bilsem de bunun onun bilmesine lüzum yoktu. Hatta ona tam tersini söylemeliydim. Ciğerini yakmalıydım. Onun bizi yaktığı gibi ben de onu yakmalıydım.

Dilşah +18 (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin