28. Bölüm

2.5K 96 10
                                    

İnstagram=_arikubra

28. Bölüm

Sokağın başına geldiğimde arabanın etrafından dolanıp kapısını açarak yolcu koltuğuna oturdum. Gözlerim sahibini bulmuş gibi hevesle Merih'in yüzüne baktıktan sonra baştan aşağı incelemeye başladı. Bu elimde olan bir şey değildi. Üzerinde mavi takım elbisesi vardı. Saçlarını doğal bırakmıştı. Özensiz, ama hoş görünüyordu. Gözleri yorgun duruyordu. Gece uyumamış olmalıydı. Davaları olduğu için çok çalıştığını biliyordum. Biraz sonra gülümseyince bende gülümsedim. Bana doğru biraz daha eğilince kollarını belime sardı. Benim kollarım çoktan yerine, boynuna, kavuşmuştu. Ensesindeki saçları severken konuşmaya başladım.

"Dün gece hiç uyumamış gibisin, çok yorgun görünüyorsun."

Bu durum bir anne gibi endişelnmeme neden olmuştu. Başını boynumdan kaldırdıktan sonra aramızdaki mesafeyi açmadan gözlerini gözlerime çevirdi. Ensesindeki elimi kaldırdıktan sonra dudaklarına götürdü. Parmakları, yüzük parmağımı okşarken yalnızca gülümsedi. İkimizde yeni olduğu için alışmış değildik. Ben de elini alıp öptükten sonra yüzük olan parmağıı okşadım. Bu çok güzeldi. Benim parmağımda hem alyans hem tektaş yüzük vardı. Onun parmağında da alyansı vardı. Onun alyansında benim adım, benim alyansımd aonun adı yazılıydı. Bu ânı sindirerek yaşadıktan sonra ellerimi yavaşça bıraktı ve direksiyonu elleri arasına aldı. Araba yolda sabit hızla ilerlerken bu sefer müzik açmamıştık. Bir süre sadece dışarıyı izlemiştim. İçimdeki sıkıntı büyürken yönümü yeniden Merih'e çevirdim.

"Aşkım."

Yanıtı gecikmedi.

"Sevgilim?"

Dudaklarım istemsizce gülerken o hariç her yere baktım.

"Sence Tankut Bey bizimle ne konuşacak?"

Merih bir süre yola bakmaya devam ederken kısık sesle, "Bilmiyorum." dedi.

Tankut Aras'ın bilipte Merih'in bilmediği ne olabilirdiki? Onlar çok yakındılar. En azından Merih akaç yıldır onun avukatı olduğu için gizli saklıları kalmamıştır diye düşünüyordum.

Merih benim bunaldığımı anlamıştı. Beni rahatlatmak için yeniden konuşmaya başladı.

"Birtanem, neden bu kadar telaş yapıyorsun? Önemli bir şey olduğunu sanmıyorum." dedi ve ekledi. "Hem ne söylerse söylesin ben senin yanındayım. Tamam mı?"

Gözlerimin içine bakarak söylediği o cümlelerden sonra başımı salladım. Yanımda olması, yanımda kalması her şeyden öneemliydi.

"Hem bu arada annem Mira'yı ve Agâh'ı çok özlemiş. Sana öyle kızıyordu. Gelin unuttu beni diye."

Ailesi bize çok düşkündü. Hele Mira onlar için bambaşaydı. Onlar da Mira için öyle.

Mahçubiyetle Merih'e bakarken "Biliyorsun Merih pek vakit bulamıyorum. Mira ilkokula başladı, Agâh liseye. Galiba sorumluluklarım biraz daha arttı. Hem söz en kısa zamanda hep beraber geliriz." dedim.

Merih arabayı sürmeye devam ederken bir süre onu izledim. İki yılda çok fazla yol kat etmiştik. Mira da yaklaşık bir haftadır Merih'i özlediğini söylüyordu. Agâh, Mira kadar üstelemese de o da Merih'i seviyordu. Beraber halı saha maçlarına falan katılıyorlardı. İkisi arkadaş gibiydiler ve bu durum çok hoşuma gidiyordu. Ben de Merih'in kardeşiyle öyleydim.

Araba Tankut Aras'ın villasının önünde durduğunda ikimizde arabadan indik. Yürümeden evvel Merih'in yanıma gelmesini beklemiştim. O da arabadan inip yanıma geldikten sonra eliyle elimi kenetlemişti. Çok heyecanlanmıştım. Neden gereksiz bir gerilime girmiştim, onu da bilmiyorum ama. Merih'in eli, elimde; gözleri, üztümdeydi. Beraber korumayı geçtikten sonra bahçenin içine girmiştik. Bahçeleri oldukça renkliydi. Ellerim git gide terlerken Merih'in elini sıkıyordum. Biz daha kapıya varmadan hizmetçi kapıyı açmıştı. Bize hoşgeldin dedikten sonra salona kadar bizimle beraber geldi. Salonun ortasında bize arkası dönük olan Tankut Aras, hizmetçiniin seslenmesiyle yönünü bize çevirdi.

Dilşah +18 (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin